yazar-62
Ortadoğu’da Türkiye ve terör
2 gün arayla 13 şehit verdik. Herkesin yüreği yandı. Lübnan’a saldırıp havaalanını ve Beyrut’u vuran İsrail bombaları da birçok insanın hayatını söndürdü. Filistin kan revan içinde.
İsrail iki askeri bahane ederek herkese gözdağı vermekte. Ortadoğu’da barış umutlarını bombalayan İsrail gücünü Batılı ülkelerden alıyor diye Türkiye başka bir seçeneğe mi yöneliyor? Türkiye, Batı ittifakının gözünde bir Ortadoğu ülkesi mi değil mi, tartışması yapılıyor bugün. Bizdeki terörün İsrail saldırılarıyla aynı günlerde olması bir tesadüf değil. Yeniden çizilen haritaların terörü bu.
Terör artık sadece İmralı’dan verilen emirlerle yürümüyor. Türkiye’deki terör Irak’ın parçalanma sürecinin bir boyutu. Terörü böyle algılamak ve ona göre davranmak gerekiyor. Türkiye Ortadoğu’ya yaklaştıkça terör artacak mı diye düşünüyorum.
50 yıllık Türkiye-Batı siyasi ittifakı Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra da devam etmiştir. Ortadoğu meselesi dahil tüm siyasi kararlarımız Batı ittifakı içinde değerlendirilirdi bugüne kadar.
Başbakan Erdoğan, partisinin Ağrı il kongresinde yaptığı konuşmada, teröre karşı sabırlarının kalmadığını belirterek, “Bakanlar Kurulu toplantısı ve öncesinde yapılacak toplantılar çok şeye gebe.” demişti. Acaba Ortadoğu düzenlenirken Türkiye’nin siyasi tavrı nedir? “BOP’u rafa kaldırırız” tehdit olabilir mi? Ortadoğu’nun yeniden düzenlenmesinde yaşanan trajedilere insani açıdan hak vermek söz konusu değil elbette. Ancak biliyoruz ki, uluslararası ilişkiler duygular üzerinden yapılandırılmıyor. Bu yüzden insan hakları savunucusu Batı ittifakı ve AB siyasileri Ortadoğu’da yaşanan drama, her gün ölen çocuklara, sivillere çifte standart gözlüklerle bakabiliyor. 1900’lü yıllardan beri hiç değişmeyen siyasi manevralar, hesaplar ve paylaşım nedeniyle Ortadoğu’da huzuru sağlamak mümkün olamadı. Osmanlı bu topraklardan çekilince artık işin de çivisi çıktı. Osmanlı bütün dinlerle barış içinde yaşayan bir kültürün parçasıydı ve bunu yüzyıllarca başarıyla ayakta tutmuştu. Bugün sadece Osmanlıcılık oynamak yeter mi?
Avrupa’nın gözünde sert çıkış yapan Başbakan nasıl algılanacak? Seçimin galibi Hamas’la görüşmesinin yankıları bitmeden El Kadı skandalı çıktı. Başbakan’ın Meşal ile görüştüğünü açıklaması Batı’da Türkiye’nin rolünü tartışılır hale getiriyor. Batı kartları yeniden dağıtıyor. Türkiye’nin kendine yeni el açmak isteği kafalarda sorular doğuruyor. Ortadoğu’da çatışma terör kamplaşmasının haritasının yeniden çizilmesinin bir parçası.
Dünya dengeleri içinde Türkiye NATO’nun şemsiyesi altında Batı ittifakının sağlam bir müttefiki olarak algılandı hep. 11 Eylül’den sonra yaşananlar ABD ve Batı’nın radikal İslam’ı kendine tehlike görmesiyle Türkiye’nin yeri sorgulanmaya başladı. Irak savaşına katılmayan Türkiye, Amerika’da çok tartışıldı zaten.
Mehmet Altan’ın dünkü eleştiri yazısında Abant gibi platformlarda naif nedenler ve sonuçlara varıldığı görülüyor.Realist bir siyasi değerlendirme, derin analizlerin içinden bakış sağlanamıyor. En temel soru Türkiye’nin Ortadoğu’da yeri ve Batı ittifakında rolü nedir? Türkiye yeni politikalar peşindeyse bunları üretebilecek mi? Yoksa sadece duygusal görüşme seanslarını yeterli mi sanıyor? Kendine yeni stratejiler geliştirebilecek mi? Kiminle ve nasıl ittifak yapacağını biliyor mu? Nasıl bir altyapı hazırlıyor? Teknik ve siyasi altyapının hazırlanması şart. Bizim İsrail’le askeri işbirliği anlaşmamız var. ABD ile de stratejik ortaklık yeni imzalandı. Bunların hepsi kağıt üstünde mi sadece? Ortadoğu’da demokrat ve liberal bir kimlikle durmak hiç kolay değil. Yeniden tarif edilmesi gereken birçok konum, durum ve rol bulunuyor.
Türkiye kendini daha bağımsız bir noktada konumlandırmaya istekliyse yukarıdaki sorulara cevaplarının hazır olması gerekir. Türkiye kendini nerede konumlandıracağına karar vermeli.
Türkiye dışişleri politikası önünü görüyordur diye umalım. Yoksa şehitlerimiz oldukça ağlamak kimseye fayda sağlamaz.