Özönder: Şimdi Kudüs’te olmak vardı

Özönder: Şimdi Kudüs’te olmak vardı

Memleket Gazetesi yazarlarından Dr. Hasan Özönder, mübarek Mirac Kandili dolayısıyla bir köşe yazısı yazdı

Memleket Gazetesi yazarlarından Dr. Hasan Özönder, mübarek Mirac Kandili dolayısıyla bir köşe yazısı yazdı                                                 

“Şimdi  Kudüs-İ  Şerîf’de  olmak  var  idi…” başlığıyla köşesine Mirac Kandili’ni taşıyan Dr. Özönder, şu önemli ifadeleri kullandı:
 

“Bu  gece, mübarek  Mi’rac gecesi… Sevgili  Peygameberimiz  Efendimiz (S.A.)   semavât-ı  arzı, bu gece  şereflendirdiler..İmandan  yoksun  aklın ,   sırrına  eremeyeceği   bu mübarek ve mukaddes   yolculuk, Mekke-i  Mükerreme’de bulunan Harem-i  Şerîf’te  başladı,Küdüs-i  Şerîf’te  bulunan  Mescid-i  Aksa’da gerçekleşti..Cenâb-ı Fahr-i Kâinat efendimiz (S.A.),mekândan münezzeh olarak  Cenâb-ı Hak’la, örneği olmayan  bir  mânâ   ve  mahiyetle  mükâlemede  bulunarak,   birbirinden kıymetli  İlâhî armağanlarla, tekrar  dünyayı  teşrif  buyurdu.. Göklere  yükselmek anlamına gelen “Mi’rac”, sene-i devriyesini idrak etmekte olduğumuz bu gece ,böyle  vuku  buldu… Mübarek  Kudüs-i  Şerîf,  bu Rabbânî  yolculuğa  şahitlik yapan Mescid-i  Aksa , Kubbetu’s-Sahra  ile , bu  gün de  bize o ulvî  ve lâhûtî  gecenin hatıralarını taşımaktadır.  Âşıklar, sâdıklar ,   O  Yüce  Habîb’in nefesini, Mescid-i  Aksa’nın müberra  atmosferinde  teneffüs etmekle   ;  O  yüce  Allah  Dostu’nun Kubbe-i Hadra’daki  kayada  bulunan    mübarek ayak izine  , yüz sürmekle   bu gün  de müşerref olmaktadırlar..  Şimdi, bunca  esrar-ı  İlâhî’nin   dem tuttuğu  mubarek  Kudüs-i  Şerîf’te   olmak  var idi.. Bu mubarek  yıldönümünü Kudüs-i Şerîf’de idrak etmek için  dünyanın dörtbir tarafından   akın eden binlerce  mü’min  ile, Mescid-i  Aksa’da  saf tutarak,geceyi ihya  etmek ne büyük  mazhariyettir… Yorgun, mazlum , mükedder  Kudüs-i  Şerîf’ın  , kurtuluş  dualarına  katılarak   acılarına ve  makus talihinin elemine   ortak olmak için, şimdi   Zeytindağı’nın  yamaçlarında  olmak  var idi.. Bilmem gördünüz mü; Muhteşem  “Mi’rac Olayı’”nın gece  ve mütaeakip  gündüzünde Mescid-i  Aksa  , bambaşka güzelliklere bürünüyor. Civarda  bulunan  Selmân-ı  Fârisî  ve  Rabiatü’l-Adeviyye’nin kabirleri  serapa  bir nur  huzmesi  haline geliyor. Cuma namazı,   Mescid-i Aksa’yı, Kubbetüs-Sahrâ’yı, Mescid-i  Mervan’ı , Mecid-i Ömer’ı,  mine’l-âb  ile’l- mihrab  dolduran  bambaşka  bir iklimde  eda edilmiştir... Coşku ile kılınan namazın ardından   Hz. İbrahim,Hz. İshak, Hz. Yakub, Hz. Yusuf ve  zevcelerinin  (R.A.ecmaîn ) kabirlerinin  bulunduğu Halil’deki  muazzam mamureyi  ziyaret ,   insana binlerce yıl önceki mubarek  hatıraları  tekrar yaşatıyor.. Beytü’l-lahm, Ölü Deniz, o gün dirilerek, nice   olağanüstü  hallere  şahitliklerini  tekrar  dile getiriyorlar  ibret almak istyenlere ... Eriha  vadisi  o gün, nice  derin hakikatleri dile  getiriyor,  kulak ve  gönül verenlere, yorgun mermer sütunlarıyla, muhteşem yapıları, asırlardan beri kullanıla kullanıla  aşınmış mermer  döşeli  yollarıyla …

Yafa’daki ,  Osmanlı  mührünü  , şeref  madalyası  gibi  asırlardan beri taşımaktan  onur ve gurur duyan   Bahriye Camii Külliyesi , Mahmudiye  manzumesi , emektar saat kulesi ,  bu  lâhûtî  gece hürmetine bambaşka bir gelin  güzelliğine  bürünerek,  ayrı  bir ihtişam  sergiliyor… Seyrine  doyum olmaz  muhteşem Osmanlı  sebilinin musluklarından  nur akıyor. Bu  nurlu gece ve gündüzünde  insan  ,  kendini   büyük komutan Salâhaddin-i Eyyûbî’ye  ve bu mübarek  topraklara  cansuyu veren Osmanlı  Sultanları’na  daha bir  gönülden minnet ve  şükranlarını dile getiriyor…Kudüs için  kan  ve  canlar feda  eden  şehitlerimize  sayısız  Fatihalar ikram  ediyor.. Elhasılı, bütün  bu  ve  daha  nice   nice  güzellikleri  yaşamak için şimdi  Kudüs-i  Şerîf’te  olmak  var idi… Lâhûtî “Mi’rac” olayının   yıldönümünü  Mescid-i Aksa’da,  Kubbetü’s-Sahra’da  idrak etme   nailiyetine  eren  bahtiyar Küdüs  misafirlerine  ne  mutlu…O gece  Mescid-i  Aksa’nın  ve  Kubbetu’s-Sahra’nın  sütun ve  duvarlarından  süzülenler,  hınça hınç dolduran  cemaatin  teri  değil,  makus talihine   ağlayan   madur  Kudüs’ün  gözyaşları  idi.Onun elemini paylaşmak ve  gözyaşlarını  silmek için orada  bulunanlara  ne  mutlu … Ben mi ?  Yıllar önce yapma   mazhariyetine  eriştiğim  unutulmaz hatıralarla   donanmış Kudüs-i  Şerîf  ziyaretimde ,  Mescid-i  Aksa’nın avlusunda küçük bir şişeye   doldurduğum mübarek  toprağı gözüme  sürme  diye   çekmekle  ve  tuttuğum notların  küçük defterimi  dokuz derde  deva  nüsha  gibi üzerimde taşımakla  teselli  olmaya   çalışıyorum… Elden, şimdilik  başka   ne gelir ?...”