Kasım Çakır
PAPA’NIN IRAK’TA NE İŞİ VAR?
Bayram değil seyran değil, Papa Irak’ı neden ziyaret etti? Katoliklerin Ruhani lideri Papa Franciscus 6-8 Mart 2021 tarihlerinde Irak’ı ziyaret etti. Bu ziyaret sıradan bir ziyaret değil. Bu ziyaretin tarihi bir özelliği var, geçmişten bugüne ilk defa bir Papa Irak’ı ziyaret etti hem de pandemi döneminde. Birçok devlet başkanları yurt dışı programlarını iptal ettiği, deli olanların dahi evlerinden çıkmadığı bir dönemde. 2020’de tüm dış gezilerini iptal eden Papa, pandeminin 16. Ayında virüs falan dinlemeden uçağını Vatikan’dan Bağdat’a uçurdu. Bu ziyaret beni çok tedirgin etti ve huzurumuzu kaçırdı. Bu ziyaret gelecekte olacakların ayak sesleriydi. Tarih tekerrürden ibarettir, Ortadoğu’da tarih tekerrür ediyordu.
Ben bu Iraklıları bir türlü anlayamadım. 2003 yılında ülkelerini işgal eden ABD askerlerini davul, zurna ve halaylarla karşıladılar. ABD’nin görevlendirdiği Papa’yı da yine halaylarla, sevinçle karşıladılar ve Papa’da kendilerine gülücük dağıttı. Yahu, öyle bir duruş sergileyiniz ki, hal dilinizden celladınız mahcup olsun. Allah (cc) aklımızı başımızdan almasın.
Haçlı seferlerin siyasi, ekonomik, dini nedenlerle yapıldı. 1096-1272 yılları arasında, Avrupalı Katolik Hristiyanların, Papa'nın isteği ve çeşitli vaatleri üzerine, genellikle Müslümanların elindeki Orta Doğu toprakları (Kutsal Topraklar) üzerinde askeri ve siyasi kontrol kurmak için düzenledikleri seferlerdir. Bir diğer siyasi nedeni Bizanslıların Türklere karşı Papa'dan yardım istemesidir. Ekonomik nedeni, fakir olan Avrupalıların İslam dünyasının zenginliklerine sahip olmak istemeleridir.
Kısa sürede yükselen bir değer olan İslam’ın geniş coğrafyalara yayılmasından, Müslümanların sayısının artmasından, ekonomik güç oluşturmasından, Anadolu’nun Müslüman Türk’ler tarafından fethedilmesinden rahatsız olan Papalık ve Avrupa kralları kendi iç sorunlarını gölgelemek, siyasi prestij kazanmak, ganimet elde etmek ve misyoner faaliyetlerde bulunmak için Haçlı Seferlerini yaptılar. Bu bölgeye o tarihlerde yapılan Sekiz Haçlı Seferi adı konulmuş Haçlı Seferleri’dir. Sonrasında aynı amaçlarla adı konulmamış yüzlerce sefer yaptılar. O tarihten bugüne kadar yapılanlara bakıldığında kutsal dinlerinin adını ekonomik, siyasi ve askeri müdahalelerine hep alet etmişlerdir.
İspanyollar Güney Amerika’yı ele geçirmeye başladıklarında İspanya Kralı Şarlken’in sarayında Hıristiyan uleması, papazlar toplanıyorlar, günlerce münazara yapıyorlardı. Aralarında Kızılderililerin insan mı değil mi konusunu tartışıyorlar. Köleleştirilebilir mi, köleleştirilemez mi? Hristiyanlaştırılabilir mi, Hristiyanlaştırılırlar ise köleleştirmek caiz mi, değil mi? Bunları tartıştılar. Bu tartışmalar gösteriyor ki, bu insanları insan gibi görmüyorlardı.
Sömürgeci devletler ile Papa arasında yapılan anlaşma ile sömürgecilik başladı. Sömürgeden elde edilen gelirlerin büyük kısmı Papalık merkezi Roma’ya aktarıldı. 1494’te Papalık (Papa VI. Aleksander) ın aracılığ ile Portekiz arasında varılan ünlü Tordesillas Antlaşması ile sömürgeler bu iki ülke tarafından paylaşıldı. Papa gözetiminde varılan bu antlaşma ile dünya üzerindeki tasarruf ve paylaşma girişimlerine dinî bir boyut da eklenmiş oldu. Bu iki ülkenin yaklaşık bir asır süren rakipsiz dönemlerinden sonra XVII. yüzyıldan itibaren Hollanda, Fransa ve İngiltere de sömürge arayışına çıktı. Böylece farklı Avrupa devletlerinin dünya’nın pek çok bölgesini keşif, fetih, ilhak ve iskân etmeleriyle ortaya çıkan, yeryüzündeki zenginliklerin, hazır kaynakların ve insan gücünün (köleleştirme) Batı’ya aktarılması ile Avrupa inanç, kültür ve hayat tarzı değerlerinin diğer toplumlara aktarılması, dayatılması süreci başlamış oldu.
Papa çoğunluğu Şii Müslümanlardan oluşan bir ülkeye gitti. Üstelikte ABD üstlerine roketli saldırıların, intihar saldırılarının yoğunlaştığı bir dönemde gerçekleşti bu ziyaret. Papa sadece dini bir lider değil, aynı zamanda Vatikan’ın da devlet başkanı olan siyasi bir kimliği de var. Papa Müslümanlar ve Hristiyanlar için sembolik öneme sahip yerleri ziyaret etti. Şiilerin Lideri Sistani ilede bir araya geldi. Attığı her adımın altında gizli bir mesaj olan Papa, FETÖ’nün dinler arası diyaloğunu hatırlatan açıklamalarda bulundu.
Papa, ‘bizler İbrahim’in çocuklarıyız’ dedi. Biz Müslümanlar Allah’ın gönderdiği tüm peygamberlere inanır ve severiz. Fakat onlar bizim peygamberimize inanmaz ve sevmezler. Bizler çocuklarımıza Musa, İsa ismini veririz, fakat onlar çocuklarına ‘Muhammed’ adını vermezler. Vermezler ve ardından ‘kardeşiz’ derler. Ne dedi Papa, ‘Terör dini kullanıyor, bizler dinin bir kılıf olarak kullanılmasına izin vermemeliyiz!’ diyor. Sanki dünyayı 900 yıldır sömüren, soykırım yapan, kan akıtan kendi yaşadığı kıtanın devletleri değil de Müslümanların yaşadığı devletlermiş. Çatışmasız, bombasız bir günü geçmeyen Irak’ta söyledi bunları. Sizce barış, istikrar, kardeşlik mesajı verdiğiniz Irak’ta düzeni Müslümanlar mı bozdu? Kim yaktı yıktı o tarihi beldeleri, Müslümanların yaşadığı toprakları? Neden 40 yıldır bu coğrafyada kendi dininden olanların yaptığı sömürüye, soykırıma, akıttıkları kana, insanların mülteci edilmesine ses çıkarmadın ve makamınızdan seyrettiniz. Olanların ve olacakların hepsini Vatikan biliyor ve bu planın içerisindeydi. Papa bu yapılanlara karşı çıksaydı, müttefiki olduğu o devletler bunların hiçbirisini yapamazlardı.
Papa’nın Irak ziyareti masum, sıradan bir ziyaret değildir. İslam coğrafyasını yerle bir edilmek istenen yeni bir oyunun, planın, yeni bir kuşatmanın ilk adımını görüyoruz. Trump döneminde ertelenen Ortadoğu planlarının Joe Biden geldikten sonra raflardan indirildiği yeni bir dönemin ayak sesleri bunlar. Yeni ve modern bir haçlı ittifakı kuruluyor. Irak’ı darmadağın ettiler, Suriye’nin durumu ortada. Yemen’i Suud ailesine kırdırdılar. Suudların ipi yıllardır İsrail ve ABD’nin elinde. Bölgede istikrarlı tek bir ülke kaldı oda Türkiye. Türkiye’yi ve İran’ı kuşatma ittifakına Irak’taki Şiileri de eklemek istiyorlar. Bundan sonra İran’a yapacakları müdahaleler öncesi, Iraklı Şiilerin İran’a vereceği desteği koparmak istiyorlar. Irak’ta yaşayan 250 bin Hristiyan için özerk bölge oluşturmak istiyorlar.
Hiç dillerinden düşürmedikleri barış ve kardeşlik mesajları, ılımlı İslam güzellemeleri, medeniyetler ittifakı projeleri bunlar. Bu projelerin hiç birinden bugüne kadar Müslümanların faydasına hiçbir iş çıkmadı. Bütün amaçları bizi biz yapan değerlerimizden parçalar koparıp, ayniyetlerimizden uzaklaştırmaktır. Bu değerlerle bağımızı koparmak istiyorlar. Bunun sonucunda şuursuz nötr bir insan oluşturmak istiyorlar. Müslüman nötr olamaz, olaylara sessiz kalamaz. Müslüman devletlerin çatısı altında yaşayan Müslüman-Yahudi-Hristiyan aynı memlekette huzur içerisinde yaşamışlardır. Fakat onların Yahudi, Hristiyan devlet adamları Müslümanların yaşadığı topraklara huzur getirdiğine hiç şahit olmadık. Onların tek derdi özümüzü yok edip, birbirimizden koparıp kendilerine benzetmektir. Bizlerin batılılar gibi olmasını istiyorlar. Fakat batılılar gibi üst limitten yaşamamızı istemiyorlar, üst limitte sömürge olabilirsin ancak.
Bu nedenlerden dolayı Papa’nın Irak ziyaretine sıradan bir ziyaret olarak bakamayız. Bizleri bu hale kimlerin getirdiğini unutmadan, uyanık ve şuurlu olmalıyız. Onların bir planı varsa Allah’ın planı onların üzerindedir.
Bu muhtemel ittifakta ve dolayısıyla pandemiye rağmen Papa’nın Irak ziyaretini yapmasında, ABD’nin yeni Katolik Başkanı Joe Biden’ın rolünün ne olduğu da sorgulanmalıdır. Bilindiği üzere, John F. Kennedy’den sonra ABD’nin ikinci Katolik başkanı Biden’dır ki o Roma Katolik Kilisesi’nin Amerikan modelinin mensuplarından biri olmakla övünmektedir. Bu durum Biden’ın İslam dünyasında Papa-Vatikan/Katoliklik öncülüğünde dini-politik bir hat oluşturma amacını akla getiriyor. Nitekim Papa ziyaretinde, başta ABD olmak üzere Irak’ın bu hale gelmesine sebep işgalcilerin Irak’tan çıkmasına dair hiçbir söz söylemedi. Papa’nın daha önce başlattığını düşündüğümüz bu hat, Katolik Başkan Biden’ın Beyaz Saray’a çıkmasından birkaç ay sonra, Katolik dünyasının liderinin Irak ziyaretiyle devam ettirilmiştir. Bunun bölgeye yönelik sonuçlarını göreceğiz.