Fzt. Nurullah Ertuğrul
Parkinsonda Fizyoterapi
Sevgili okurlarım bugün sizlerle beraber ileri yaşlarda ortaya çıkan ve yaşamsal aktivitede çeşitli sıkıntılara neden olan Parkinson hastalığına değineceğim. Parkinson hastalığı nörodejeneratif hastalıklar arasında Alzheimer hastalığından sonra en sık rastlanılan ikinci hastalıktır. Parkinson hastalığı (PH), 65 yaş üzerindeki popülasyonun yaklaşık % 2'sini etkileyen ilerleyici bir hastalık olup, motor sistemle ile ilgili bozuklukları içermektedir. Parkinson hastalığı genellikle çok sinsi ve yavaş bir biçimde başlar. Sıklıkla ilk belirti bir elde veya el parmağında titremedir. Bazı hastalarda yazı yazarken harflerde küçüğlme veya yüzünde donuk ifade olması da ilk belirti olabilir. Parkinson hastalığı, tremor (titreme), musküler rijidite (kas sertliği), bradikinezi (hareketlerde yavaşlama) ile şekillenen üç temel belirtinin yanı sıra, yürüme bozukluğu, yutma güçlüğü, otonom fonksiyon bozukluklarına ilişkin belirtiler (ağızda salya birikmesi, kabızlık, idrar yapma sorunları, cinsel fonksiyon bozuklukları gibi), ciltte yağlanmanın artması, ağrı ve duyusal yakınmalar, depresyon ve demans ile bireyin tüm boyutlarını etkileyen bir sağlık sorunudur. Hastalığın doğasına bağlı olarak, Parkinson hastalarının günlük yaşam aktivitelerini (GYA) yerine getirirken kısmen ya da tamamen bağımlı olmaları yaşam kalitelerinin olumsuz olarak etkilenmesine yol açmaktadır.
Hastalarda bulgular büyük oranda tek taraflı başlamaktadır ve yıllar içinde vücudun diğer tarafına da geçebilmektedir. Bu belirtilerden en önemlisi hareketlerin yavaşlamasıdır. Hastalar günlük hayatta çok rahat olan hareketleri yaparken donmalar yaşayıp hareketleri çok yavaş bir şekilde gerçekleştirmeye başlarlar. Bununla ilişkili olarak hastanın yürümesi de etkilenir, hastalar küçük adımlarla yürür ve sürekli dinlenme isteği hissederler. Hastalığın ağır olduğu taraftaki kolu sallamada azlık ve yavaş yürüme görülür. Aynı bulgular yüzde olduğunda mimik hareketlerin ve ifadelerin azaldığı donuk yüz görünümü ortaya çıkar. Hastalarda donma fenomeni şeklinde ifade ettiğimiz bu durumda hastalar hareketleri yapamayıp sabit bir şekilde yerinde durmaktadır.-
Titremeler özellikle hasta istirahat durumunda iken ortaya çıkar. En sık ellerde, daha az oranlarda ise ayaklarda, çene ve dudaklarda titremeler görülmektedir. Çok önemli bir belirti olmasına karşın Parkinson hastalarının tamamında titremeler görülmeyebilir.
Hastalık ilerledikçe “fleksiyon postürü” dediğimiz, vücudun öne ve yanlara doğru eğilmesi, “donma” diye isimlendirdiğimiz harekete başlamada zorluk, unutkanlık, psikiyatrik bulgular, kabızlık gibi sindirim sistemi bulguları, ürolojik belirtiler, uyku bozuklukları gibi diğer sistem etkilenmeleri de ortaya çıkmaktadır. Uyku bozuklukları hastaların çoğunda görülmektedir.
Ancak Parkinson olmadan hastalarda “premotor” denen, ileride Parkinson’un gelişebileceğini düşündüren bulguların olduğu evre vardır. Bu evrede kabızlık, “REM uykusu davranış bozukluğu” dediğimiz uyku bozukluğu, uykuda bağırma, korku, kol ve bacaklarda hareket de Parkinson belirtisi olabilir. Ayrıca koku alma bozukluğu da hastalığın ön belirtisi olabilir. Parkinson hastalarının geçmişine baktığımızda çoğunda bu tarz belirtiler olduğunu görüyoruz. Bu kişilerde Parkinson gelişme riski daha yüksek olmaktadır ve bu bozukluklar Parkinson hastalığı başlamadan yıllar önce ortaya çıkmış olabilir.
Parkinson hastalığının tedavisinde günümüzde ilaç tedavisiyle belirtiler kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır. Hastalar ilaçları ömür boyu ve düzenli kullanmaları gerekmektedir. İlaç ile tedaviden çok en önemlisi fizyoterapi yaklaşımıdır. Hastalık progresyonu ve klinik özelliklerin hastadan hastaya farklı olması nedeniyle rehabilitasyon hedefleri bireysel olarak belirlenmelidir. Hastalık semptomlarının düzenlenmesi, hastanın eğitimi, psikolojik destek sağlanması, stresin azaltılması, egzersiz ve beslenmenin düzenlenmesi, sosyal ilişkilerin arttırılması, kondüsyonunun korunması/arttırılması, günlük yaşam aktiviteleri becerilerinin sürdürülmesi, motor ve iletişim yeteneklerinin yeniden eğitimi gibi destekleyici yaklaşımlar hastaların yaşam kaliteleri açısından önem taşır. Hastaların fiziksel aktivitelerinin arttırılması, egzersiz alışkanlığı kazandırılması ve bu aktivite düzeyinde düşmelerin önlenmesi de rehabilitasyon hedefleri olmalıdır. Rehabilitasyon programı hastanın engellilik düzeyine göre düzenlemekteyiz. Egzersiz programı düzenlenirken hastanın egzersizlere toleranı göz önüne alınmalı ve grup egzersizleri şeklinde egzersizler uygulanmalıdır. Grup şeklinde yapılan egzersizler sayesinde hastaların egzersiz içine katılımı ve motivasyonu arttırılmaktadır. Hastalarda mutlak koordinasyon egzersizleri uygulamaktayız. Hastalar birden fazla ardı ardına gerçekleştirilen uygulamaları yaparken çok fazla zorlanmakta ve hareketleri genellikle karıştırmaktadırlar. Bunların önüne geçmek için koordinasyon egzersizleri yapmaktayız. Hastalarda dengelerinde oluşan sorunlar ve donmaların önüne geçmek için de programa denge egzersizleri de mutlaka dahil edilmelidir. Hastalarda yavaşlayan yürümelerin önüne geçmek ve düşmeleri de önlemek için kuvvetlendirme egzersizler uygulamaktayız. Hastalarda yürüme eğitimleri, merdiven inip çıkma gibi günlük hayatta çok fazla kullandığı aktiviteleri de ona en iyi şekilde öğreterek sorunlarının ortadan kaldırılmasını sağlamaktayız. Yürüme sırasında engeller koyarak merdiven çıkarken de farklı yükseklerden ve farklı pozisyonlarda çıkararak modifiye etmekteyiz. Hastalarda solunum kaslarının gelişimi için de solunum egzersizleri uygulayarak yorulmalarını yavaşlatmaktayız. Görüldüğü üzere Parkinson hastalarında çok fazla fizyoterapi teknikleri uygulanmakta ve bu uygulamalar sayesinde günlük yaşamsal aktivitelerini en iyi şekilde yapmasını sağlamaktayız. Parkinson hastalarının mutlaka fizyoterapistlerine danışması ve fizyoterapi hizmetlerini aksatmadan yapmaları gerekmektedir.
Saygılarımla.
Fzt. Nurullah Ertuğrul
instagram.com/fztnurullah
[email protected]