Paşa muhtırayı bırak Fenerbahçe'ye bak!
Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'dan Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt'a ilginç öneri geldi...
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Salih Tuna, bugünkü köşe yazısında Yaşar Büyükanıt'ın yapmış olduğu son açıklamaları ele aldı. Tuna, Büyükanıt'a koyu bir Fenerbahçeli olduğunu hatırlatarak bir de soru sordu:
İşte o yazı:
- O muhtıra değilse sen de Fenerli değilsin!
Onur Öymen telefonla bağlandığı canlı yayında o gün öyle bir "Gidecekleeer!..." diye haykırmıştı ki, nasıl anlatsam bilmem!
Bu korkunç sesin yanında Taha Akyol'un canlı yayın konuğu Altan Öymen'in sükûnet ve suhuleti demokrasinin bizzat kendisi gibi gözükmüştü gözüme diyeyim de, gerisini varın siz hesap edin.
"Gidecekler..." dediği, AK Parti hükümetiydi.
Peki nasıl gideceklerdi?
Seçimle mi?
Sandıkla mı?
Hulasa, millet iradesiyle geldikleri yerden yine millet iradesiyle mi uzaklaşacaklardı?
Hayır, Onuncu Yıl Marşı eşliğinde gideceklerdi.
"Paşa başkanı hizaya soktu" modunda...
"Topyekun savaş" tamtamlarıyla...
Bir daha dönmemek üzere...
Gideceklerdi.
Muhterem insan Onur Öymen açık seçik böyle demiyordu, ama, bunları ihsas ediyordu.
İyi de, dans etmeyi bildiğini gönenerek anlatan, bilmeyeni de çağdışı ilan eden bu salon erkeğine ne olmuştu da, bu kadar coşmuştu?
Lafı hiç dolaştırmadan söyleyeyim:
Bu heyecan ve coşkunun yegâne kaynağı, 27 Nisan 2007 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin internet sitesinde yayımlanan bildiriydi.
Şu "malumun ilamı" bildiri...
Şu Türkçesi içeriğinden daha facia olan bildiri...
Şu nerden baksan tutarsız, nerden baksan saçma sapan bildiri...
Şu "e-muhtıra" tesmiye edilen bildiri işte.
Ne ki, konumuz bu değil.
"Kutlu Doğum Haftası"nda peygamber sevgisini dile getiren çocukların ilahiler okumasını "irtica" şeklinde nitelendiren mezkur bildiri hakkında vaktiyle çok yazılıp çizildi zaten.
Tekrara düşmek istemem.
Lakin yeri gelmişken şu kadarcığını söyleyeyim: Sayın General İlker Başbuğ'un daha sonraları "Peygamber Ocağı" tesmiye ettiği ordunun internet sitesinde, çocukların peygamber sevgisi şu veya bu şekilde mahkum ediliyordu.
Mahut bildirinin, dönemin Genelkurmay Başkan'ı Yaşar Büyükanıt'a rağmen TSK'nın internet sitesine koyulduğu iddia edilmişti.
Belki de, Yaşar Paşa'ya yakıştırılmadığı için bu dedikodular yayılıyordu, bilemiyorum.
Fakat...
Yaşar Paşa, "32. Gün" programında, "e-muhtıra"sını sahiplenmiş, "Ben yazdım..." demişti.
Şimdi de kalkmış, Milliyet gazetesinden Fikret Bila'ya "Muhtıra vermedim" diyor?
Daha doğrusu vermiş, de, verdiği şey "muhtıra" değilmiş! Laiklik konusunda duyarlığın masum bir ifadesiymiş sadece!
Yani?
Efkarı umumiye paşamı yanlış anlamış!
Şunu diyor paşam:
"27 Nisan bir muhtıra değildir. Cumhurbaşkanlığı seçimine müdahale değildir. 27 Nisan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin laiklik konusundaki duyarlılığının dile getirilmesidir. Başka bir şey değildir..."
Haydi Yaşar Paşamın yayımladığı "şeyi" hepimiz yanlış anladık diyelim...
Haydi 14 Nisan 2007'de, yani malum bildiriden 13 gün evvel, cumhurbaşkanının "Yalnız sözde değil özde de laik biri..." olması gerektiği konusundaki açıklamasını da unuttuk diyelim...
Haydi "Askerler bu akşam muhtıra verecek..." haberini alır almaz Yaşar Paşamı arayan Başbakan Erdoğan'a, "İstirahate çekildi..." şeklinde karşılık verilmesini de mevzubahis etmeyelim...
İyi güzel de, vermedim dediği o "şeye" herkes "e - muhtıra" dediği dönemde niye çıkıp da "Bu muhtıra değildir..." demedi?
Neden yanlış anlamaları düzeltme konusunda bu güne kadar "istirahate" çekildi?
Her şey bir yana da, Onur Öymen'e yazık değil mi? Hepten boşuna mı heyecanlanmıştı yani?
Doğrusu şu ki paşam, 27 Nisan'da muhtıra vermediğini söylemek, Fenerbahçe tribünlerini o kadar çiçeklendirdiğin halde, Galatasaraylı olduğunu söylemek gibi bir şey.
Onu bunu bırak da, ne olacak şu Fenerbahçe'nin hali paşam? Baksana, Bursaspor yine acayip üçledi!