Patronunu o manşetle kandırdı

Patronunu o manşetle kandırdı

23 Temmuz 2007 seçimden bir gün önce GÜLE GÜLE AKP, GÜLE GÜLE TAYYİP..

Yeni Şafak Gazetesinde Taha Kıvanç mahlasıyla yazan Fehmi Koru, bugünkü köşesinde Ertuğrul Özkök'ün 20 yıllık genel yayın yönetmenliği görevini noktalamasını, medyanın da 20 yıllık sürecini gözönüne alarak ilginç bir değerlendirme yaptı. İşte Koru'nun o yazısı:

NE ZAMAN ÖZKÖK MUHABBETİ AÇILSA..
Neredeyse herkes “Hürriyet'te başarıdan başarıya koşarak geçirdiği 20 yıldan” söz ediyor ne zaman Ertuğrul Özkök muhabbeti açılsa... Hürriyet'in önce Ankara temsilcisi sonra yayın yönetmeniydi tabii, ama etkisi yalnızca kendi gazetesiyle sınırlı değildi. Hatta yöneticilerinden olduğu Doğan Grubu'nu aşan bir etkisinden bile söz edilebilir.

Bugün varolan medya düzeninde sesleri yüksek çıkanların hemen hepsi bu durumlarını Ertuğrul Özkök'e borçludur; kendisiyle aynı çizgide durmayı kabul edenleri, hangi gazetede olursa olsunlar, koruyucu kanatları altına almıştı. Son zamanlarda işi bir 'çete' oluşturmaya kadar vardırdığı bile söylenebilir.

YANIBAŞINDA KENDİSİNİN YERİNİ ALABİLECEK BİRİ YOKTU
Grup yöneticileri “Git demesi kolay da, yerine gazete içinden kimi getirebiliriz?” sıkıntısı yaşamışlarsa hiç şaşırmam... Kendisinin yerini alabilecek tek bir kişiyi bile Hürriyet mutfağında tutmamıştı... “Benim yanımda beş eski yayın yönetmeni çalışıyor” diye övünen Ertuğrul Özkök'ün yanıbaşında kendisinin yerini alabilecek biri yoktu. “Kim olabilir?” diye soranlar şu yakınlarda yanına birini yerleştirdiler... Bir de Ankara temsilcisi...

'Amiral gemisi' koca gazetede görevi devralabilecek sadece iki kişi...

Kurduğu çarpık medya düzeninin değişik gazetelerdeki uzantılarının kaç gündür 'büyük başarı' diye sözünü ettikleri bu mu?

TÜRK BAŞBAKAN BİR DAHA BEYAZ SARAY'A SOKULMAZ DEMİŞTİ

Günlerdir 'çeteleşme' dışında kendisine atfedebileceğim bir 'başarısını' arayıp duruyorum. 1 Mart (2003) tezkeresinin Meclis'ten geçmesi için cansiperane çabalar gösterdi göstermesine, ama sonucu biliyoruz: Tezkere Meclis tarafından reddedildi. “Bundan böyle ancak Beyaz Saray sekreterine muhatap olurlar” manşeti, cumhurbaşkanı ve başbakanı âl-yı vâlâ ile ağırlayan Beyaz Saray tarafından kaç kez tekzip edildi.

GÜLE GÜLE TAYYİP ÖNGÖRÜSÜNE AYDIN DOĞAN'I DA İNANDIRDI
Yeniden hepsini saymama gerek yok sanırım; 2007 yılı başından bugüne neyi savunduysa eline yüzüne bulaştırmadı mı? “Abdullah Gül cumhurbaşkanı olmasın da kim olursa olsun” âcizliğine kadar indirdi çıtayı; Çankaya Köşkü'nde bugün istemediği kişi oturuyor... 23 Temmuz (2007) günü, “Güle güle AKP, güle güle Tayyip” manşeti atmaya hazırlandığını etrafı biliyor, patronunu o sonuca inandırdığını da... Oysa biraz da onun muhalefeti sayesinde, her iki seçmenden biri oyunu onun istemediklerine verdi.

PATRONUNU PATRONLUKTAN EDEN ADAM MI BAŞARILI
Medyada yerlerini Ertuğrul Özkök'e borçlu olduğunu bilenler korosunun, hep bir ağızdan, “Çok başarılıydı” diye övdükleri kişinin kısa 'başarı' bilançosu bu...

Patronlarını patronluktan eden birinin 'başarısı'ndan söz edilebilir mi?

Hürriyet'in her beş yılda bir yaptığı muhteşem yıldönümü davetlerini hatırlıyorum. Devrin başbakanının uzak duramadığı, Bakanlar Kurulu'nun tam takım katıldığı, “Türkiye'de kim, kimdir” kitabından fırlamış yüzlerce önemli şahsiyetin, Aydın Doğan görüntüsünün üzerine “Doğan Medya Grubu bir imparatorluktur” sözleri düştüğünde hep birlikte ayağa kalkıp patronu alkışladığı davetler...

AYDIN DOĞAN ve KIZLARI BOŞUNA ÇEKİLMİYORLAR
Siz bu yazıyı yeni yılın ilk günü okuyorsunuz ve ülkemizin en büyük medya grubunun patron koltuğunda artık Aydın Doğan oturmuyor. 'Başarılı' yayın yönetmeniyle birlikte patron da koltuğunu bırakmak zorunda kaldı. Yalnız o da değil, patronun kendisinden sonra yönetimi ellerinde tutacak şekilde yetişmeleri için elinden geleni yaptığı ailesinin diğer fertleri de...

Borsaya gönderilen yazıda, 'Doğan' soyadını taşıyan herkesin altı ay içerisinde yerlerini profesyonel yöneticilere bırakacakları bildirildi.

Piyasalar bu haberi coşkuyla karşıladı; Doğan Grubu'nun medyayla ilgili şirketlerinin hisse senedi değerlerinin tavana vurması bunu gösteriyor.

Oktay Ekşi, “Ertuğrul giderse bir gün bile burada durmam” demişti Nagehan Alçı'ya verdiği mülâkatta; şimdi o sözü söylememiş gibi davranıyor.

Bence grubun ikinci 'en başarılısı' o...