Salih Sedat Ersöz
Ramazan’ın en kıymetli günlerindeyiz – 2
Peygamber Efendimizin; Ramazan’a diğer aylardan daha fazla önem verdiği, son on günde de ibadetini daha da arttırdığı ve bu geceleri tam manasıyla ihya ettiği bilinmektedir. Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmek de, Efendimizin vefatına kadar terk etmediği önemli bir sünnetidir.
Efendimiz, Kadir gecesinde “Allah’ım sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle” şeklinde dua etmemiz gerektiğini bildirmiştir. Kadir gecesi Ramazan’ın son on günü içinde saklı olduğuna göre, her gece bu duayı yoğunlukla yapmamız, ibadetimizi arttırmamız, bu faziletli geceleri boş geçirmeden ihya etmemiz ve gözyaşları ile Rabbimize yönelmemiz bizi rahmet deryasına daldıracaktır.
Rahmet ve Gufran Ay’ının son on gününün içinde olduğumuz mübarek Ramazan’ı çıkarma ve bayrama ulaşma garantimiz var mı? Geçen yıl Ramazan ayında veya bayramda aramızda olan genç olsun, yaşlı olsun bazı yakınlarımız bu yıl aramızda olamadı. Onları ölüm ayırdı bizden, ailelerinden ve sevdiklerinden… Şu anda nasıllar, ne yapıyorlar, ne haldeler ancak Allah bilir. Bizim de dünya hayatındaki misafirliğimizin her an sona erebileceğini düşünerek hareket etmemiz ve içinde bulunduğumuz fırsatları kaçırmamamız gerekiyor.
Ağızlarımızın tadını bozan ölüm bir gün bizi de yakalayacak. Biz de, sayılı olan nefesimiz tükenince terki dünya eyleyip, Ana Vatan’ımıza intikal edeceğiz. Gideceğimiz yerde ya cennet bahçesi ya da Allah korusun çetin bir azap bizi bekliyor. Bu iki duraktan birisinin tercihi tamamen bize ait… Oradan kurtuluş yok. Yaşadığımız yurt geçici, gideceğimiz diyar ebedi…
Sonsuzluk yurduna gideceğiz. Sonsuzluk; ya mutluluk ve saadet ya da büyük bir sıkıntı, acı ve ızdırap içinde yaşanacak. Ebedi bir saadet varken bitmek bilmeyen azap tercih edilir mi? Sonsuz mutluluk bizi beklerken aklı başında bir insan kendini ateşe atar mı? Cennet dururken, cehenneme talip olunur mu?
Sonsuzluk yurdunun yeri bu dünyada kazanılıyor. Herkes bu dünyada yaptıklarının karşılığını görecek orada… Herkes saadetini veya ateşini bu dünyadan götürecek oraya… Günahlarımızdan arınıp tertemiz olmak kendi elimizde… Kendi kendimizi ateşe atmayalım. Saadet yolu, mutluluk yolu, cennet yolu varken cehennem yolunu ve ateşi tercih etmeyelim.
Ayrılık vakti gelmezden önce üzerimizde bulunan hakları ödeyelim ve hak sahipleri ile helalleşelim. Verdiğimiz sözleri yerine getirelim. Uhdemizde bulunan haklar ve sözler ateş olup bizi sarmadan kurtulmaya bakalım.
Ebedi hayatının saadet ve mutluluk içinde geçmesini kim istemez? Geçici dünya hayatında bile mutlu olmak için insanoğlu neler yapmıyor ki? Ebedi hayatımızın mutluluğu için niçin bir şeyler yapmayalım? Sonsuz bir saadet için niçin gayret etmeyelim? Ateşten kurtulmak ve cenneti kazanmak için niçin çaba sarf etmeyelim?
İşte fırsat önümüzde… Büyük bir ilahi ikramın içindeyiz. Mübarek Ramazan ayının son on günü ve birkaç gün sonra kavuşacağımız Kadir gecesi bizim için en büyük bir lütuf ve çok iyi bir fırsat… Bu fırsat bizim için son fırsat olabilir. Bu fırsatı iyi değerlendirelim. Ölüm gelmezden önce işlediğimiz günahlardan tövbe ve pişmanlık duyarak Rahman ve Rahim olan Rabbimize yönelelim.
Verilen bu fırsatları iyi değerlendirmek ve mübarek Ramazan ayını affedilmişler zümresine dâhil olarak uğurlamak için, bütün bir yılın en faziletli ve en değerli günleri olan içinde bulunduğumuz şu sayılı günleri, Rabbimizin istediği gibi ve Efendimizin bize örnek olduğu şekilde geçirmemiz gerekir.
Yarın devam edelim İnşallah.