Rektörlük seçimiyle ilgili yazan yazar ehbaplar bizden çok okunuyor, bizden çok konuşuluyorlar. Demek ki bi rektörlük seçimi yazısı da biz yazmalıyız. Başka çare yok gibi…

Süleyman Okudan’ın nasıl bir rektörlük dönemi geçirdiğiyle başlayayım yazıma. Efendim bildiğim kadarıyla bu adam bulunduğu makama geleli beri ha bire mahkemelerle, davalarla, sataşmalarla uğraşıp durdu. Adama şöyle rahat bi nefes aldırıp ne yapacağını iyi bi göstermesine fırsat verilmedi. Tüm bunlara rağmen şahsi kanaatim şudur ki, vasatın üstünde bir başarı göstermiştir.

Peki Rektörle kim niye uğraşır? Evvelki rektörle niye uğraşılmadı bu kadar?...

Efendim bi evvelki adamın arkasında sizin de bildiğiniz gibi bir camianın gücü vardı. Ayrıntısına girmeyeceğim. Ama diyeceğim, ona yan bakan olabilemezdi ki? Şimdiki rektörün arkasında böyle bir güç yok. Bildiğim ve gördüğüm şu ki, kendisi iyi bir liberal. O ne demek mi? Şu demek. Adam iyiye iyi, kötüye kötü diyor. Hak edene hakkını vermeye çalışıyor. Görebildiğim bu…

Liberallik iyi mi kötü mü diye sorarsanız. Hem iyi hem kötü derim. Veya kimisine göre iyi, kimisine göre kötü derim. Fakat böyle kurumlarda iyi olur düşüncesindeyim. Çünkü bin türlü fraksiyon olur fakültelerde. Falan partiye veya filan cemaate mensupsanız, bir yumuşak karnınız var demektir. Sizi oradan vururlar.

Liberalliğin yumuşak karnı ise daha bi farklıdır. İyi bir liberalseniz, sizi bir taraf dincilikle diğer taraf dinsizlikle suçlayabilir. Tüm bunlara hazırlıklı olmalısınız. Geniş bir karnınız olmalı. Ama, iyi bir liberalseniz aynı zamanda sırtınızda fazla yumurta kefesi de olmaz. Kitapta yazanı yaparsınız, ardınıza bakmazsınız…

Şimdi bildiğim kadarıyla bu işe kuvvetlice asılan 4-5 aday var. Rivayetlere göre kimisi filan cemaatin desteğini almış, kimisi falanca derneğin…

Abey, ben derim ki: YÖK’e emir kulu olacak birisi olmasın bir kere. İcabında, buram buram siyaset kokan YÖK kararlarına imza atmayabilen birisi…

Geldiğinde koltuğa değer katan birisi olmalı. Koltukla birlikte ismini büyütecek birisi de olmamalı. Öyle birisi de tehlikeli olur. Emir kulu olmaktan öteye gidemez.

Bir de adayım diye ortaya çıkan adamın en yakınındakilerden, yıllardır birlikte çalıştığı diğer hocalardan oy alabilmesi gerekir. Duyuyorum ki kendi fakültesinden bile ciddi bir oy alamayacağı söylenen adamlar orta yere atlıyormuş.

Ayrıca rektör olacak adam ya zengin veya gözü tok olmalı. Trilyonların döndüğü bir mekanizmada başı dönüverir hanimallah…

Bu yazının sonunda şunu derim ki, tüm adaylar adam gibi yarışsın. Sonrasına takılmasın. Artık Çankaya’da illa solcu seçeceğim diye ısrar eden birisi yok. Adam seçilecek neticede buraya. Allah kime nasip ederse o olur bilincinde olanlara selam ediyorum. Bambaşka amaçlarla oraya buraya saldıranlarla işimiz olmaz…

Hak ettiyse Okudan yeniden seçilsin. Hak etmiyorsa gitsin yerine hak eden adam gibi birisi gelsin. Kim gelirse ona da hayırlı olsun…