Arif Köse /ey kavmim
ROTA DÜZELTMESİ
Hala ekonominiz düzelmedi değil mi? Hala işleriniz açılmadı değil mi?
Kimi esnafımız işçi çıkartıyor, kimi geçici sürelerle tatile gidiyor, kimi işyerini kapatıyor, kimi nasıl iş yapacağını şaşırmış bir halde bocalıyor. Kısacası perişanız.
Çok ciddi bir sıkıntıya girdik Rahip Bronson olayıyla birlikte ve hala çıkamadık.
Size fikrimi söyleyeyim mi: Çıkamayacağız da, rahatlayamayacağız kolay kolay.
Çünkü kolunuz kanarken gastroloji doktorunu suçluyor, tedavi için de dişçiye gidiyorsunuz.
Çok bilmişlik yapmıyorum. Sadece ayet ve hadislere dayanarak çıkarımlarda bulunuyorum. Kızmayın. Siz “Müslüman kimliğe sahibim” diyen ama kapitalist olarak yaşayan insanlarsınız.
Şöyle bir özet geçelim: Sizi yaratan Allah’tır. Dünyaya gönderen Allah’tır. Dünyadaki herşeyiniz Allah’ın elindedir. Ölünce de gideceğiniz yer Allah’ın huzurudur. Yaratılıp dünyaya gönderilme işlemi tamam ama çoğunuz dünya hayatında Allah’ın gösterdiği rotaya uymuyorsunuz. Ekonomimizin bel kemiği sanayi, inşaat, imalat vb. sektörler. Bu sektörlerde iş yapan insanlarımızın çoğu güvenliği ve iş yapabilme imkânını buluyor ama işini Faiz ile çeviriyor. Peki, bizi yaratan ve dünyaya gönderen Allah ne diyor: “Allah faiz malını mahveder” (Bakara, 276). Peygamber ne diyor? “Faizin başında çokluk olsa bile sonunda mutlaka azlık olacaktır” (Hadis – Hakim), Başka? “Her faiz yiyen sonunda fakirliğe düşer” (Hadis – İbn-i Mace). Yani? Türkçesi: Batarsınız diye uyarılıyoruz. Peki, biz ne yapıyoruz? Andavallığın daniskasını yapıp koşa koşa faize gidiyoruz.
“Faize gitmeyenlerimiz neyin sıkıntısını yaşıyor?” diyorsanız buyurun cevap: “Şüphesiz ki insanlar zalimi görüp te onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın kendi katından göndereceği bir azabı hepsine umumileştirmesi yakındır” (Hadis - Tirmizi) Buyurun bir başka cevap: Hz. Ebubekir: “Kendilerini engelleyebilecekleri kadar güçleri olduğu halde ümmet, içlerinde Allah’a isyan edenlere engel olmaz ve onlara karşı çıkmazsa, Allah üzerlerine bir bela indirir. Sonra da bu belayı onlardan uzaklaştırmaz”
Demek ki faize gitmeyenlerimiz de faize gidenleri uyarmamanın sıkıntısını yaşıyormuş.
Peki çözüm ne? “Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin ve gücünüze güç katsın. Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin.” (Hud, 52) Kur’an’da bahsedilen yağmur, ekonominin canlanmasıdır. Peki Kur’an’da birkaç kere tekrarlanan bu ayetten haberdar mıyız? Hayır. Günahlarımıza tövbe ediyor muyuz? Hayır. Adam yaptığını günah olarak görmüyor ki, neye tövbe edecek!
Faizin fetvasını naylon hocalardan alıyor. Gıda üretenimiz de sağlığa zararlı ama cebine faydalı her türlü katkı maddesi kullanmanın fetvasını Türk Gıda Kodeks’inden alıyor (Burada Torku’yu ve bu konuda hassasiyet gösteren firmalarımızı ayrı tutuyorum). Allah’a soran yok. E bu adam nasıl tövbe edecek?
Hadis inkârcısı bir ton zerzevat sağda solda hadisleri inkâr ettirince adamın yaptığı iş gözüne günah olarak görünmüyor ki. Hal böyle olunca da yaşadığı sıkıntıdan hep başkalarını sorumlu tutuyor.
"Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl bir veya iki kere belâya çarptırılıp imtihan ediliyorlar. Sonra ne tövbe ederler, ne de ibret alırlar." (Tövbe Suresi, 126. Ayet Meali)
Bunların dışında yaptırdığı işin bedelini geciktiren, ödemeyen de biz değil miyiz rahat günlerimizde? Biziz. Kimliksizleşmenin daniskasını giyim kuşamımızla, yılbaşı kutlamamızla göstermedik mi?
Ekonomik düzelme için bize gösterilmiş pek çok yol var İslami kaynaklarımızda. Bunlardan biri de "şükür"dür. "Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.”" (İbrahim Suresi, 7. Ayet Meali)
Hemen belirteyim ki her nimetin şükrü kendi cinsindendir. Yani artmasını istediğiniz şey ekonomik ise, önce şu anki halinize şükredeceksiniz. Yani elinizdeki maldan paradan infakta bulunacaksınız ki ayette Allah'ın vaadettiği artmaya kavuşasınız.
Kime mi verip, infak edeceksiniz?
Olmayanlara. Olmayanları bulmak için de biraz çabalamanız gerekiyor. İçimizde 300 bin liralık arabalara binen çok. Bu arabanın satıldığını düşünürsek, ayda 5000 TL harcadığınızı varsayarsak, bindiğiniz araba sizi 60 ay besliyor. Siz Konya'dasınız ve sadece arabanız sizi 5 yıl besliyorken, aynı şehirde yine Konya'da bir aile var. Kadının eşi yani evin erkeği 2 yıl önce aileyi terketmiş. Kadın "belki günün birinde geri döner" ümidiyle boşanma davası açmamış. Pırıl pırıl 2 küçük çocuğu var.Girmiş bir tekstil atölyesine çalışmış ama 1 ay önce süresiz izin vermişler bu kadına krizden dolayı.
Bir başka aile ise Suriyeli. Kadının kocası Suriye'de bombayla ölmüş. 4 çocuğu ve küçük kız kardeşiyle Konya'ya gelmiş. Kocasının ölüm belgesi olmadığı için devletten yardım alamıyor. Elektriği kesiliyor, evde yiyecek lokma bulamıyorsunuz.
Daha saymaya gerek yok, satın o 300 bin liralık nefsinizin emrettiği arabaları, 50 bin liralık arabalara binin, onlar da götürür sizi. Aradaki 250 bin lirayı da paylaşın bu garibanlarla. Bir de o zaman bakın Allah ekonominizi canlandırıyor mu canlandırmıyor mu?
Sen 300 bin liralık arabaya bineceksin, aynı şehirde aç insanlar olacak, sonra işlerinin durmasından yakınacaksın.
Acilen U dönüşüne, rota düzeltmesine ihtiyacımız var. Vakit daha geç olmadan.
Hasılı, faizden uzak durur, borcunuzu güzelce öder, hile yapmaz, gıybet etmez, yalan söylemez, şükreder, günah işleyenleri uyarır ve tövbe ederseniz işleriniz düzelir.
Ne Erdoğan ne Kılıçdaroğlu ne de bir başkası size fayda ya da zarar veremez.
Herşey amellerinize bağlıdır. Kimseyi suçlamayın.