Ruhat Mengi yazdı!
Fatmagül artık sahipsiz değil!...
"Fatmagül'ün Suçu ne?" dizisindeki yanıltıcı durumun potansiyel suçlulara cesaret verebileceği gibi çok ciddi bir ihtimal de var ortada... İşte o yazı;
Fatmagül'deki durum yok artık, tecavüzcü cezalandırılacak!
Siyasi kavgalardan, olaylardan fırsat bulmak mümkün değil ama toplumun kanayan yarası olan "kadın ve çocuk tecavüzleri" ile "bunların suçlularına hak ettikleri cezaların verilmemesi" artık bir gün bile zaman kaybetmeyecek kadar önem taşıyor. Ayrıca tecavüz konusunda "Fatmagül'ün Suçu ne?" dizisindeki yanıltıcı durumun potansiyel suçlulara cesaret verebileceği gibi çok ciddi bir ihtimal de var ortada.
***
2003 yılında gazetelerde bu konu ile ilgili olarak çıkan tüm haberlerin küpürleri var elimde, onları inceliyorum. Yasaları hazırlayan iki hukukçu profesörün bana açtığı, o günün parasıyla 150 milyarlık davaları (ki bugüne kadar bir gazeteciye açılmış en yüksek tazminat ve ceza davalarıydı) anlatan haberler bunlar...
Davalar çok daha önce, 2002 öncesinde "Medeni Kanun ile Türk Ceza Kanunu'nda yapılacak değişiklikler tartışılırken" yazdığım yazılar nedeniyle açılmış,aralarında eski Bakan Önay Alpago, o sırada KADER Başkanı olan Hülya Gülbahar, Türk Kadınlar Birliği Başkanı Sema Kendirci, Mor Çatı Kadın Sığınağı'nın kurucusu Avukat Canan Arın'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda avukatın gönüllü olarak beni savunması sonucunda hemen hepsi kazanılmıştı. Duruşmalar sırasında halkın adliye koridorlarını doldurarak verdiği destek de gazete manşetlerinden verilen fotoğraflarla belgelenmiştir. (O yıllardaki toplum duyarlılığı ve tepkileri , STK'ların özgürce görüş açıklaması, onlara verilen önem bugün var mı?)
Davaların kazanılması,zafer aslında kadın haklarının, kadın davasının zaferiydi. O hukukçular (ve bizler, bir avuç kadın gazeteci) yıllar boyu bu haklar için mücadele vermiş ve çağdışı yasa maddelerinin getirilmesine engel olmuşlardı. Bu mücadelenin en önemli nedenleri arasında; Medeni Kanun'da; "boşanma sırasında kadın ve erkeğin edinilmiş malları eşit paylaşımı"nın sağlanması, TCK'da ise; "çocuk tecavüzlerinde çocuğun rızası olup olmadığına bakılması" ile "toplu tecavüz olaylarında, tecavüzcülerden birinin mağdurla evlenmesi durumunda hepsinin cezadan kurtulması" maddelerinin önlenmesi vardı.
Ve sonuçta bu insanlık dışı maddeler ceza kanunları arasına giremedi. Bugün "Fatmagül'ün Suçu Ne" dizisindeki toplu tecavüz olayında "tecavüz mağduru tecavüzcülerden biriyle evlenince diğerleri serbest kalır" durumu artık Türk yasalarında yoktur. Tecavüz suçu artık "şikayete bağlı bir suç" değildir, mağdur şikayetten vazgeçse de yasa suçluların cezalandırılmasını zorunlu kılmaktadır.
Çocuk tecavüzlerinde ise "çocuğun rızasını arama" şeklindeki skandal mazeret ortadan kalkmıştır. Bu maddeler TCK'yla birlikte 2004'te kabul edilip 2005'te uygulanmaya konmuştur.
Peki o halde Mardin'de 13 yaşındaki kız çocuğa tecavüz eden 28 kişi nasıl cezasız kurtulabildi? Bu karara neden olan savcı ve hakimler suç mu işledi? Yarın Türk Kadınlar Birliği Başkanı, avukat Sema Kendirci'nin bu konudaki açıklamasını yazacağım.