Selman S. Akyüz
Şampiyonluk geliyor mu?
Bucaspor ile oynanan harika maçın ardından Konyaspor’un yine sahasında oynaması çok iyi oldu. Kadın ve çocukların muhteşem şovundan sonra yönetimin onlara kapalı tribünün tamamını ayırması ve kadınları kıskanan erkek taraftarların tribünlere koşmasıyla maç harika bir atmosferde başladı. Yaklaşık 8 bin taraftar vardı. Erkeklerin kalın seslerine kadın ve çocukların daha pozisyon başlamadan heyecanlanan tiz sesleri karışınca kendimi süper ligden sonra ilk kez gerçek bir futbol maçında hissettim. Ama bu sevincim, takım kadrolarının yazılı olduğu listeyi elime alınca biraz gölgelendi. Sakaryaspor’un teknik direktörü olarak listede Yılmaz Vural’ın ismi yazıyordu. Hemen “yok artık” dedim. Çünkü geçen sezonun sonunda şike iddialarıyla yine gündeme gelen Yılmaz Vural, bir taraftan da Konyaspor’da çalışmak istemediğini söylüyordu. Çalışma şartı olarak 30 milyon liralık borcun tamamının ödenmesini öne sürüyor, borçlu kulüpte çalışamayacağını söylüyordu. Ben de taraftar da kendisine “yuh” demiştik o zaman. İşte, borçsuz takımda çalışmak isteyen, Konyaspor’a burun kıvıran Yılmaz Vural Bank Asya 1. Lig’den düşmek üzere olan Sakaryaspor’a teknik direktör olmuştu. Güya babası ısrar etmiş, güya para almayacakmış falan filan. Çok sık kullanır bu sözü; “umarım inşallah” başarılı olur.
Gelelim Konyaspor’a… Sakaryaspor karşısında maça istekli başladılar. Gökhan Emreciksin bir kat daha arzuluydu. Ve ilk 15 dakikada iki net pozisyon yarattı. İkisini de Marcin Robak harcadı ama o durmadı. Takımın nerdeyse bütün akınları sağ kanattan yapıldı ve o da Sakarya’nın gençlerine futbol dersi verdi. Tam o sırada kapalının sağ tarafındaki bayan taraftarlar “Sakarya evine, futbol senin neyine” diye bağırmaya başladılar. Yılmaz Vural da duydu, ne güzel oldu. Gökhan verdiği futbol dersini 39. dakikada attığı güzel değil süper golle süsledi. Sağ ayağının üstüyle o kadar sert ve düzgün vurdu ki ağlar yırtıldı zannettim. Ligin ilk yarısında ne kadar eleştiriyi hak ettiyse bir dönem Ankaragücü’nde harikalar yarattığı dönemi hatırlatan performansıyla da övgüyü hak ediyor.
İkinci yarı yine iyi başladı. Bu kez hücum yaparken sol kanadı daha fazla kullanmaya başladılar. Fakat beklenmedik bir şey oldu. Ali Dere ile birlikte sol kanatta atağa çıkan ceza sahasında Ali’den aldığı topu harcamasının üzerine bir de rakibe faul yapıp kırmızı kart gören Abdullah Çoban, bütün planları bozdu. Genç oyuncular iyi hoş ama bazen böyle büyük sorunlar da çıkarabiliyorlar. Osman Özdemir, takım 10 kişi kaldıktan sonra oyuncularını sürekli frenledi. Özellikle defans bloğunu... 35 dakika 10 kişi ile skoru korumak hayli zordu, hem de maçın başından beri sürekli anlaşılmaz kararlar veren, sanki Konyaspor’un işini zorlaştırmak isteyen hakeme rağmen. Hakem yardımcılarıyla birlikte hakikaten çok zorladı. Konyaspor’un sakinliğiyle tanınan başkanı Ahmet Şan bile yerinden kalkarak maçın gözlemcisine “lütfen bunları görün” dedi. Aslında federasyon kötü tezahürat nedeniyle ceza verirken hakemlerin puanlarını da göz önünde bulundurmalı. İnsanların gerçekten sabrı zorlanıyor bazen.
Her şeye rağmen Konyasporlu futbolcular büyük bir özveriyle oynayarak 10 kişiyle de olsa maçı kazanmayı başardı. Tribünlerdeki binlerce kadın ve erkek taraftar her geçen süper lige yükselme umudu daha da artan takımlarını “şampiyon Konya” tezahüratlarıyla uğurladılar.
Kasımpaşa’nın evinde Rize’ye yenilmesi, Akhisar’ın berabere kalması herkesi şampiyonluk konusunda biraz daha umutlandırıyor ama Konyaspor’un gol atamaması bana “bu iş olmaz” dedirten tek sorun. Yine de hayırlısı. 3-4 maç sonra fotoğraf daha da netleşir.