Ahmet Demirel
Şart başlıklı yazıları bitirmek şart!
Okuyucularımızın malumu olan bir durumu değiştirmenin vakti geldi. Uzun bir süredir dikkatinizi çekmeye çalıştığım konuların sonuna şart kelimesini koyarak yazı başlıklarını oluşturdum. Artık maksadın hasıl olduğunu düşünerek bu başlıklı yazıların sonuncusunu yazıyorum.
Bir hususa alışıldı mı artık bir süre sonra etkisini kaybediyor. Ataların dediği gibi “Bal yiyen baldan usanır." Bir uygulama ne kadar da güzel olsa bir süre sonra etkisi azalıyor. Yine atalarımızın kullandığı güzel bir deyim var “yüzü eskimek”. Bir yerde ne kadar güzel faaliyetler de yapsanız bir süre sonra yüzünüz eskiyor ve çalışmalarınız eskisi kadar insanlar üzerinde etki yapmıyor. Atalarımız bu konuda da güzel bir söz söylemişler: “Tebdil-i mekanda ferah vardır.” Mesela tren yolunun kenarında evi olanlar bir süre sonra trenin sesini duymamaya başlarlar. Beyin o sese kulakları kapatıyor ve bünyeyi korumaya alıyor. Çocuklar da anne ve babalarının sık tekrar ettikleri ve hoşlarına gitmeyen sözleri duymazlarmış. Biz de duydukları halde cevap vermiyorlar diye düşünerek onlara kızıyoruz.
Peygamberlerin hicretlerine de bu gözle bakabiliriz. Bir yerde görevlerini yaptıktan sonra başka bir yerde göreve devam ettiklerini görüyoruz. Bazen ilk görev yerlerinde olumlu sonuç alınamazken bir başka yerde çok güzel sonuçlar alınabiliyor. Mekkeliler size iman etmeyip size pusu kurarken Medineliler kucaklarını ve evlerini açabiliyorlar.
Devletler ve şirketlerde bu hususun fakında oldukları için çalışanlarla ilgili belirli bir süre görev yaptıktan sonra rotasyon uygularlar ve görevlilerin idarecilerin yerlerini değiştirirler. Bu husus verimliliğin artması ve yüz eskimesinin önüne geçmek için genel olarak tüm çalışma katmanlarında uygulanması gerekir. Özellikle kişilerin kendi doğdukları yerde ve ilçelerinde görev yapmaları engellenmelidir. Çünkü kişinin geçmişi ve ailesi görevinin önüne geçmektedir. Bu da bazı sıkıntılara ve verim düşüklüklerine sebep olmaktadır.
Vahiy bile sürekli gelmemekte bazen uzun bir süre kesintiye uğramaktaydı. Veya Kur’an Fatiha’dan başlayıp Nas’a kadar indirilmemiştir. Peyderpey ve değişik sürelerin bir kısmı olarak nazil olmaya devam etmiştir.
Uzmanlar bazen her zaman gittiğimiz evin yolunu değiştirmemizi tavsiye ediyorlar. Sağ elimizle yaptığımız bazı işleri sol elimizle yapmamızı öneriyorlar.
Rutinlikten çıkmak için çaba göstermemiz ve rutin dışı faaliyetler yapmamız gerekiyor. Aynı işi yapa yapa monotonlaşıyoruz. Bu d abir süre sonra yaptığımız işten ve hayattan zevk almamaya başlamamıza sebep oluyor. O yüzden bize verilen imkanlardan değişik fırsatlar üreterek sıradanlıktan ve sıradan bir hayat yaşamaktan kurtulmalıyız.
Okuduğumuz kitap türünde bir değişiklik yapabiliriz. Hiç yemediğimiz bir yemeği deneyebiliriz. Hiç gitmediğimiz bir kültürel etkinliğe gidebiliriz. Hiç gitmediğimiz bir yere gidebiliriz. Hiç yapmadığımız meşru aktivitelerden yapabiliriz.
“Allah’ın sana verdikleriyle ahiret yurdunu kazan” şeklinde bir ayet-i kerime var. Allah’ın bize her alanda verdiği imkanları maksimum derecede fırsata dönüştürerek değerlendirmeliyiz. Çünkü elimizden giden imkan bir daha geri dönmüyor. Kaçan fırsat bir daha ele gelmiyor.
İmkanları fırsata dönüştürmek de kolay olmuyor. Beynin alışması gerekiyor. O bakış açısını kazanmak gerekiyor. Bunun içinde biraz zamana ve uygulamaya ihtiyaç duyuluyor. Bunu başardıktan bir süre sonra önünüze gelen imkanlardaki fırsatları görmeye başlıyorsunuz ve “fırsat bu imkanın neresinde?” diye sormaya başlıyorsunuz.
“Hayat fırsatları değerlendirmekten ibarettir.”
Gelen fırsatları kaçırmayacağız. Fırsat önümüze gelmediğinde de fırsat üreteceğiz.
Yeni bir tarz ve konu başlıklarıyla buluşmak üzere
Muhabbetlerimle
PAULO COELHO’DAN GÜZEL SÖZLER
- Kimin her şeye gücü yeter, bilir misiniz? Çocukların. Çocuk güvensizliği, korkuyu bilmez, kendi gücüne inanır ve tuttuğunu koparır.
- Kelimelerin kötü yanı, kendimizi başkalarına anlatabileceğimiz ve başkalarının söylediklerini anlayabileceğimiz hissini uyandırmalarıdır. Fakat dönüp kaderimizle yüzleştiğimizde yetmediklerini görürüz.
- Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum, çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak.
- Genellikle ölüm insanı hayata karşı daha dikkatli olmaya zorlar.
- Ebediyen aynı trendeyiz, ta ki Tanrı sırf kendi bildiği bir sebepten ötürü treni durduruncaya kadar.
- Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginçleştiriyor.
- Hayır. Siz farklı bir insansınız, ama herkes gibi olmak istiyorsunuz. Bu da, bana kalırsa, ciddi bir hastalıktır.
- “Yolunu bulduğun zaman korkmamalısın. Hata yapacak kadar cesur olmalısın. Hayal kırıklığı, yenilgi ve umutsuzluk Tanrı’nın bize yol gösterme araçlarıdır.”
- Bazen Tanrı’nın lütufları camı çerçeveyi parçalayarak gelirdi.
- İnsanın kendisini başkalarından aşağı görmesi, Büyücü’nün bildiği en kötü kibir örneklerinden biriydi, çünkü bu, farklı olmaya çalışmanın en yıkıcı yoluydu.
- Öyle zamanlar vardır ki , insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez.