Fahri Kubilay
Yazıklar olsun; kardeşinin elini tutmayanlara, düşeni kaldırmayanlara….
Bangladeş Hükümeti İslami Hareketin liderleri ve partisinin başkanlarını birer birer idam ederken Emperyalist Batılı güçlerin müttefiki, işbirlikçisi iktidarlar ise idamlara karşı sessizliğini” korurken, Müslüman halklar feryat ediyor..
Bütün dünya ve İslam âlemini ayağa kaldıran “Bangladeş Hükümeti’nin, muhalefet lideri Nizami’yi idam etmesi” ülkemizde çok az gazete ve televizyon kanalı hariç her kılığa giren iri gazete ve televizyonlarda tek bir satır yer verilmemesi ise oldukça dikkat çekici bir durum..
Cemaat-i İslami Lideri Motiur Rahman Nizami' idamına yüreklere su serpen açıklamayı ise sayın Diyanet işleri başkanımız Mehmet Görmez yaptı. Mehmet Görmez açıklamasında “Bize yakışmayan bir husus da başka dünyalarda bir din adamının ayağına diken battığında ayağa kalkan dünyanın, bu idamlar karşısında sessizliğidir. Herkes biliyor ki bu idamların hukukla ilgisi yok, tamamen siyasi idamlar, toplumu baskı altında tutmak için başvurulan yanlış yöntemler. Buna rağmen çağdaş dünyanın hiçbir yerinden ses çıkmamış olması da gerçekten üzüntü verici. “dedi
Sözü fazla uzatmadan Bangladeş Hükümeti tarafından idam edilen Cemaat-i İslami Lideri Şehit Motiur Rahman Nizami'nin İslam Ümmetine son vasiyeti şu şekilde..
İşte o mektup:
“Doğduğumda nikâhlandığım ve son nefes diye zaman tayin ettiğim buluşmaya gidiyorum. Korkmuyorum. Ardımda pişmanlıklarım var ama üzgün değilim. Kırgınım. Sözünü unutanlara, kardeşinin elini tutmayanlara, düşeni kaldırmayanlara, Allah için gözyaşlarını sakınanlara, zalimin yanında durup mazluma timsah gözyaşları dökenlere, kıyama kalkmayı kolay zannedip elindekini muhafaza etmek için bahane satanlara, alanlara kırgınım. Bu kırgınlıkla kavuşacağım Rabbim’e söyleyeceğim bunları.
“Vuslat bu. Nerede buluşacağı belli olmuyor insanın. Bazen 14 yaşındaki bir kızı Kudüs’te pazarda buluyor. Kafasına sıkılan bir kurşunla göçüyor. Elbisesine bulaşıyor kan. Huzura çıkmadan önce melekler yıkıyor onu.
“Senin kardeşin benim. Bu katillerle niye anlaşıyorsun?” diyemiyor.
“Bazen vuslatına yürümen gerekiyor. Seni evinde bulsun istediğin buluşma için önce evinden ayrılman gerekebiliyor. Sonu görünmeyen bir yolu merakla yürümen gerekiyor. Yol bitip de deniz başlayınca acı acı yutkunmak serbest suya atlamadan önce. Bir kıyıya varıyor elbet denizin sonu. Kıyıya ya canlı varıyorsun ya da cansız vuruyorsun.
“Ben gidiyorum...
“Ardımda bir fikir kalsın istiyorum. Zorla karşılaşınca ölüm korkusundan istikametini şaşıranlarla biz ölümden aynı şeyi anlamıyoruz. Bu bir imtihandı. Kolay olacağını söylemedi kimse. Sancısız olacağını, bedelsiz olacağını. Bu yola baş koymak, sonunda gerekirse bu uğurda o baştan vazgeçmek demekti. Bizim için karar aldıklarını zanneden ahmaklar var. Bu karar ancak göklerde alınmış olabilir. Siz kimsiniz ki...?!
“Size son sözlerim şudur:
“Her zaman batılın, zulmün ve haksızlığın karşısında ilmi mücadeleye devam edeceksiniz. Bir mümin asla Allah’tan ümidini kesmez. Hayatınızın sonuna kadar Allah yolunda bir gaye ile görevinizi sürdüreceksiniz. Batılın tüm tuzaklarına ilim yoluyla cevap vereceksiniz. Kadınlarımızın yetiştirilmesine ve ahlâk yoluna önem vereceksiniz. Cemaat-i İslami’de asla bir lider problemi yaşanmayacaktır. Durum ne kadar kötü olursa, o kadar iyi ve kaliteli liderler yetişecektir. Ben yaşlandım. Rabbim her an canımı alabilir. Ben şehit olarak Allah’ın huzuruna gitmek istiyorum. Benim şahadetim ile beraber değişim başlayacaktır. Halkım ve dünya Müslümanlarından dua istiyorum.”
Şahadet’in Kutlu olsun üstadım..