Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Selçuklularda Ahîlik Teşkilatı
Ahilik teşkilâtının kurucusu, mütekellim Fahreddin Razî’nin (ö. 1209) de öğrencisi olan ve İran’ın Hoy şehrinde doğan Ahî Evren (ö. 1262)’dir. XIII. asırda kurulan ve mesleki bir hüviyete sahip olan Ahilik, Anadolu’daki meslekî eğitimin, sanat eserlerinin ve kültürel hayatın gelişmesine önemli katkıları olmuş tasavvuf ağırlıklı bir esnaf örgütlenmesidir. Özellikle I. Alâeddin Keykubad’ın büyük destek ve yardımıyla bir taraftan İslamî-Tasavvufî düşünceye ve fütüvvet ilkelerine bağlı kalarak tekke ve zaviyelerde şeyh-mürîd ilişkilerini, diğer taraftan iş yerlerinde usta, kalfa ve çırak münasebetlerini ve buna bağlı olarak iktisadî hayatı düzenleyen Ahiliğin, Anadolu’da kurulup gelişmesinde Ahî Evren’in büyük katkısı olmuştur. XVIII. yüzyıla kadar “Ahîlik”, XX. yüzyılın başlarına kadar ise “gedik” ve “lonca” adıyla faaliyet yürüten esnaf teşkilatları, toplumun ekonomik hayatını düzenlemede önemli roller üslenmiştir.
Tarih boyunca dini akımlar, halk nezdinde itibar kazanmak ve meşruiyetlerini pekiştirmek için dini gerekçeler ve şecereler üretmişlerdir. Aynı durum ahîlik teşkilatı için de geçerlidir. Bu sebeple, fütüvvet mesleğine bağlı olan ahîler, şecerelerini, Hz. Ali vasıtasıyla Hz. Peygambere kadar götürmüşlerdir. Bir de her akım, kendilerini diğer dini gruplardan farklılaştırmada bazı semboller kullanmışlardır. Örneğin, diğer sûfi zümrelerin hırkalarına karşılık ahîler, fütüvvet şalvarı giyerlerdi. Fuat Köprülü’ye göre, içlerinde entelektüel birikim sahibi kâdılar, müderrisler de bulunan Ahîlik teşkilatı, salt bir esnaf topluluğu değil, aynı zamanda inançlarını bu kanaldan yayan bir tarîkat olarak da görülebilir.
Ahîler, Anadolu’ya yerleşmiş bulunan Türkmenlerin yaşadıkları her yerde, şehir, kasaba ve köylerde bulunmaktadır. Ahilerin memleketlerine gelen yabancıları karşılama, onlarla ilgilenme, yiyeceklerini, içeceklerini, yatacaklarını sağlama, ihtiyaçlarını giderme, onları uğursuz ve edepsizlerin ellerinden koruma gibi görevleri vardır. Bununla birlikte ahîlik örgütü üyeleri hem sosyal yardımlaşma ve dayanışma, hem misafirleri ağırlama ve hem de ahlâk zabıtalığı yaparak toplumu denetleme görevini yerine getirmiş olmakla beraber, ayrıca, dini hayatın güvenlik içerisinde yaşanmasına katkıda bulunmuş olmaktadırlar.
Sonuç olarak, Selçuklular döneminde ahîlik örgütü Konya’nın kültür hayatına derinlemesine nüfuz etmekle kalmamış, aynı zamanda devlet otoritesinin iyice zayıfladığı bir dönemde yalnızca ekonomik alanda değil, siyasi alanda da önemli faaliyetlerde bulunmuştur. Bütün bir Anadolu’da olduğu gibi XIII. yüzyıl Konya’sında da ahîler, bağımsız siyasi bir güç olmamakla birlikte merkezi otoritenin zayıfladığı, anarşi ve kargaşanın ortaya çıktığı bir dönemde siyasi ve askeri güçlerini göstermişler ve önemli fonksiyonlar üslenmişlerdir. Özellikle Moğol istilâsı sırasında Ahî birlikleri şehirlerin yönetimine mahalli otorite olarak hâkim olmuşlardır.