Mustafa Yiğit
Serseri Mayın
Mayınlar zamanla toprak hareketleri sonucu gömüldükleri yerden başka yere kayarlar, canları sıkıldığı için orada burada gezintiye çıkarlar, hiç ummadığınız bir yerde karşınıza çıkıp hayatınızı karartabilirler…
Işığınız söner…
Serseri mayın bu sefer hükümetin karşısına çıktı.
Bu sefer serseri mayın hükümetin ışığını söndürecek gibi…
“Türkiye ile Suriye arasında Mayınlı Arazilerin Temizlenmesine İlişkin Kanun Tasarısı”nı meclise getirmenin tek anlamı bu olsa gerek.
Muhalefet partileri isteseydi iktidara bu kadar kötülük yapamazlardı.
Bu yasanın çıkması iktidar için (Başbakan’ın söylediği edepsizler sınıfına girmek istemediğim için “ AKP değil, AK Part diyorum!) “AK Parti”nin kapatılma davasından daha vahim sonuçlar doğuracaktır…
Bir söz vardır, “Şuyûu vukûundan beter…”
Mayın meselesi de böyle bir şeye dönüşmüş durumda.
Söylenen o ki, mayın temizleme işi çok zor ve çok teknik bir işmiş.
Bazı teknik imkânlara ve donanıma ihtiyaç varmış.
Hatta bundan birkaç zaman önce 1950’li yılarda o mayınları döşeyen askerlere sorulmuş, onlar “biz bu işi yapamayız” demişler.
Bu nedenle de, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi için 44 yıllığına bir şirkete verilecekmiş.
Mayın temizleme işini de ancak birkaç İsrailli firma yapabiliyormuş.
İşte filmde burada kopuyor.
İsrail burada 44 yıl hüküm sürecekmiş, çıkacak bu yasa sayesinde…
Hatta o meşhur hikayede gerçek olacakmış.
Böylece arz-ı mevut gerçekleşecek, büyük İsrail devleti kurulacakmış.
Söylentiler bunlar.
Biz ilk duyduğumuzda bu söylentilere inanmamıştık.
Hatta demiştik ki, daha dün İsrail Devlet Başkanına “one minute” diye meydan okuyan ve seveni sevmeyeni tarafından alkışlanan bir başbakan ve onun başında olduğu bir hükümet bunu nasıl yapar?
Bu uydurmadır dedik…
Ancak tartışmalardan anlaşılan o ki, hükümet “paranın dini, imanı olmaz” diyerek bu söylentilerin gerçekleşmesine hizmet eder bir vaziyete geçmiş durumda…
Bunu yalnızca biz söylemiyoruz…
Muhalefet partiler de söylemiyor…
İktidara muhalif gazeteler de söylemiyor…
İktidara yakın, aynı dünya görüşünü paylaşan, içinde milli ve dini hassasiyet taşıyan yazarların bu tasarıya dönük sert eleştirileri de bizim şüphelerimizi artırmaktadır.
Ama benim tecrübelerim ve inancım odur ki, iktidar bu yasayı çıkarmaz, çıkaramaz!
Bırakın ülke menfaatlerini kendi menfaatleri için bu yanlış bir adım olur.
Aklı selim, geleceği doğru gören pek çok kişi bunu görüyor ve söylüyor.
Hatta iktidara yakın, aynı çevreden gelen ve iktidar tabanı tarafından görüşlerine önem verilen, her zaman dikkate alınan, etkili, makul köşe yazarları, İsrail şirketleriyle Türkiye toprakları üzerinde yapılacak bu anlaşmanın en insaflı ifadeyle şekliyle söylersek “büyük bir gaflet” olduğunu ifade ediyorlar…
“Siz aklınızı mı yitirdiniz, ne için yola çıktığınızı, halkın sizi niye iktidara taşıdığını unuttunuz mu” diyorlar…
“Bunu yapacak olursanız ya siyasal akıldan yoksunsunuzdur, ya da bunun altında bizim aklımızın yetmediği, bizim bilmediğimiz bir hesap vardır” diyorlar.
Evet, yangından mal kaçırırcasına çıkarılmaya çalışılan bu yasa kime hizmet edecek?
Bu yasada kimlerin hesabı var?
Bu yasa çıkarsa, kendi çevresini bile ikna edemeyen iktidar, vatandaşı nasıl ikna edecek?
Vatandaştan nasıl ve niçin oy isteyecek?
Bunun anlamı “iktidardan olmayı göze alacağım yine de yasayı çıkaracağım” demektir..
Eğer karşımızda bütün bunları göze almış bir hükümet ve iktidar varsa, ülkenin geleceği gerçekten vahim bir haldedir...
Büyük Millet Meclisinde bulunan vekillere buradan sesleniyorum!
Eğer böyle bir şey olursa, yani bu yasa meclisten bu şekilde geçerse…
Her şeyden önce milletin vicdanında mahkum olacaksınız…
İktidar vekilleriyse yavaş yavaş meclisteki dostlarıyla vedalaşsın…
Köyünüze geri dönmenizin vakti geldi demektir…
Çünkü “Davos Fatihi”, “Serseri Mayın”a kurban gitmektedir…
Kurban edenin kim olduğunu bilmiyorum…
O, bizim anlayamadığımız o karanlık hesapta gizli…
Ama kurbanın “iktidar” olacağı kesin gözüküyor…
NOT: Bu yazı yazıldığı sırada Mecliste görüşmeler sürüyordu…