Sinirlioğlu mu yoksa Davutoğlu mu?
Selahattin Toprak, Milli Gazete'deki bugunkü yazısında Davutoğlu ve Ak Parti hükümetinin Mavi Marmara konusunda üzerine düşeni yapamadığını vurgulayarak bi takım göndermelerde bulundu
"Sinirlioğlu mu yoksa Davutoğlu mu?" Başlıklı yazısında Toprak 'Meğer Erdoğan ve bakanı Davutoğlu'nun İsrail'e yönelik tehditleri içi boş kuru slogandan ibaretmiş." dedi.
İşte Toprak'ın o yazısı:
Türkiye, 12 Haziran seçimleri öncesinde Erdoğan ile Kılıçdaroğlu'nun 'ben-sen' kavgasında 'kim daha iyi' diye tartışırken, hükümetimiz İsrail'le gizli görüşmeler gerçekleştiriyordu. Meğer Erdoğan ve bakanı Davutoğlu'nun İsrail'e yönelik tehditleri içi boş kuru slogandan ibaretmiş. Ne diyordu Erdoğan ve Davutoğlu: "Eğer İsrail Mavi Marmara şehitlerinin ailelerine tazminat ödemezse, özür dilemezse bir daha İsrail'le konuşmayız." Mavi Marmara saldırısının üzerinden bir yıldan uzun bir süre geçti ama İsrail hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Bırakın tazminat ödemeyi, özür dilemeyi, İsrail küstah bir şekilde bunları Türkiye'nin yerine getirmesini istedi.
12 Haziran seçimlerinden birkaç gün önce Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 'Mavi Marmara'nın hesabı daha görülmedi' diyordu. Bu sözlere İsrail cevap vermeyecek derecede itibar etmedi. Öyle ki Jerusalem Post gazetesi, "Davutoğlu'nun bu sözleri seçime yönelik açıklamalar" demişti. Türk gazeteleri ise, Davutoğlu'nun bu sözlerine karşın İsrail'in 'AKP'ye seçim başarısı getirecek bir açıklamama yapmamak için' seçim sonrasını beklediğini yazdı.
Seçimler bitti ve biz İsrail'in AKP Hükümeti'ne karşı bir tavır almasını beklerken sürpriz bir şekilde hükümetin İsrail'le olan krizi sonlandırmak için bu ülkenin yetkilileriyle gizli görüşmeler yaptığı haberini aldık.
Haaretz gazetesi ilk olarak bu görüşmeleri yazınca, bizimkiler de kamuoyunu yönlendirmek için Türk medyasını harekete geçirdi. Öyle ki, Ergenekon'dan tutuklanan Soner Yalçın'ın sahibi olduğu Oda TV yazarı Yahudi kökenli Rafael Sadi bile devreye sokuldu. Hürriyet gazetesi, Sadi'yi 'Erdoğan'ın yakın sınıf arkadaşı' diye takdim etti. Oysa Sadi bundan birkaç ay önce AKP medyasında Ergenekon'un İsrail ayağı diye anılıyordu.
Yine Haaretz'den öğrendiğimize göre gizli görüşmeleri Türkiye adına Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu gerçekleştiriyormuş. Gazete, Sinirlioğlu'nu 'İsrail'le ilişkilerin düzelmesi taraftarı bir isim' diye de bahsediyor.
Sinirlioğlu'nu İsrail'le görüşmeye gönderen Davutoğlu'nun 'Mavi Marmara'nın hesabı henüz görülmedi' sözleri şimdi daha iyi anlaşılıyor. İsrail'le ilişkilerimiz düzelince herhalde hesap da görülmüş olacak.
Davutoğlu ve Sinirlioğlu, uluslararası ilişkilerde oyun teorisinde 'korkak tavuk' oyununu iyi bilirler.
Maalesef İsrail'le iki yıldan beri yaşadığımız gerilimin sonunda 'korkak tavuk' olan taraf biz olduk. Büyükelçimizi alçak koltukta oturtarak Türkiye'ye hakaretler yağdıran, uluslararası sularda 9 vatandaşımızı şehit eden ve üstüne üstlük bizden özür ve tazminat talep eden İsrail'le şimdi anlaşma yolları arıyoruz.
Öyle görünüyor ki, anlaşmanın ilk etabı tamamlanmış durumda. İHH'nin Mavi Marmara'yı ikinci kez Gazze'ye gönderme planını düşürmesi görüşmelerin ilk etabını oluşturuyor. İkinci etabında ise İsrail'le barışmamıza kamuoyunun hazırlanması var. Bunun için hem CHP hem de AKP medyası 'Türk-İsrail dostluğu' üzerine haberler kurmaya başladı bile.
Davutoğlu 'hesabımız bitmedi' derken, bizler İsrail'den sonunda hesap soracağız diye umutlanıyorduk. Meğer bu sözleri İsrail'in sinirini yatıştırmak için söylemiş. Öyle olmasa, Sinirlioğlu'nu görevlendirir miydi?