Siyasal gerçekten ürkmek çözüm getirir mi?

Siyasal gerçekten ürkmek çözüm getirir mi?

Yeni bir dönemin başladığını aktaran Mehmet Barlas, bu yeni dönemde bazı sorunlardan ürkmek yerine çözüm getirmenin gerekliliğinden bahsediyor

Böylesine yoğun ve somut siyasal gerçek, bazı yorumcuları kübizme yönlendiriyor. Sonunda gerçek olan gerçekleri bir kenara itip Picasso gibi "Hayal ettiğiniz her şey gerçektir" diye düşünmeye başlıyor bazıları. Yoğun ve somut siyasal gerçek AK Parti'nin iktidarda bulunduğu ve en az bir seçimi daha kazanacağı şeklindedir. Hayal edilen gerçekler ise genellikle ürküntülere, endişelere dayalı biçimde oluşuyorlar. Mesela "AK Parti bir seçim daha kazanırsa medya üzerindeki baskılar artacak ve Türkiye'de demokrasi de laiklik de derin yaralar alacak" içerikli endişelere (veya korkulara) dayalı hayali gerçekler seslendirilmekte. Oysa bir de evrensel gerçekler var... Örneğin ürkmek veya endişelenmek bunlara sebep olan nedenleri yok etmez.

Yani seçim sonuçlarını hiç olmazsa bundan sonra anlamaya çalışmak bunlardan ürküntü duymaktan daha akılcı bir davranıştır. Bir dönem bitti; Yeni Türkiye'nin sosyo-politik yapısı "Asker-siyaset-medya" üçgenine oturtulmuş bir toplum mühendisliğini reddediyor.

Artık medya karteli kurup farklı düşünenler hakkında "Kara listeler" yapmak ve bunu "Özgür ve çağdaş basın" diye sunmak mümkün değil. Medyadaki gibi gibi sosyo-politik yapıda da "Çevre" merkez oldu artık. AK Parti'ye oy veren kitlelere benzemediklerini belirtmek için kendilerini "Beyaz Türk" azınlık olarak sunanlar, bazı Kürt siyasetçilerin de bütün Türkleri "Beyazlar" olarak gördüklerini hiç olmazsa bazen düşünmelidirler. Cesaret korkuların yok olması değildir.

Cesaret korkuların yönetilebilmesidir. Hayali gerçeklerden korkmak yerine bunların gerçek olmaması için neler yapılması gerektiğini düşünmek, daha akla yatkın bir davranıştır. Ürkmek değil, çözmek; Bu yoldaki engellerin kaldırılması, mesela Kıbrıs Sorunu'na çözüm üretilmesi için CHP de olumlu katkılar yapmaya zorlanmalıdır. Kürt Sorunu'nun bölücü terörden soyutlanması yolundaki her arayış, günlük siyasi polemiklere konu edilmemelidir.

Uzakdoğu felsefesi olaya "Sorununuzu çözebiliyorsanız endişelenmeniz gerekmez... Çözemiyorsanız endişelenmenizin faydası yoktur" şeklinde yaklaşır. Demokratik siyasetin nihai karar aracı olan "Seçim"i bir çözümsüz sorun olarak görmek ve seçim sonucundan ürkmek gerçekten akla ziyan bir davranıştır.

Mehmet Barlas-Sabah