Fahri Kubilay
Susuz Şahap Yaylası...
Susuz Şahap Yaylası; Seydişehir Antalya Yolu 23. km de bulunan Tınaztepe Mağaralarının bulunduğu bölgenin batısında, Ağaç Tepesi olarak bilinen bölgenin, en iyi çam ağaçlarının bulunduğu ve Giden Gelmez Dağları’nın doğu kısmı olarak tarif edebileceğimiz Antalya Bölgesine ait bir yayladır.
Yaylanın bulunduğu yer, devasa çam ve katran(köknar) ağaçlarının bulunduğu Ağaç Tepesinin bitimi ile Giden Gelmez Dağları’nın başladığı yere denk geliyor.
Görsellik olarak çok fazla bir güzelliğe sahip olmayan yayla, boğaza hapsolmuş bir konumdadır. Yaylayı önemli kılan şey ise oksijen bakımından çok temiz ve zengin bir durumda olmasıdır.
Doğaseverler için, etrafı çam ormanları ile çevrili, fazla dikey olmayan, son derece keyifli bir doğal yürüyüş parkuruna sahiptir. Normal zamanlarda bir saatte varılabilecek ve dağcı olmayan insanların bile rahatlıkla yürüyebileceği bir konumda… Kış aylarında ulaşılmaz bir bölge… Bölgede kar kalınlığının iki metreyi bulması nedeni ile sadece yürüyerek ulaşılabiliyor.
Seydişehir'den bir grup dağcı ile birlikte,bir hafta boyunca yağan kar sonrası bölgeye gitmeye karar verdik.
Bizim, ilk bahar ve yaz ayalarında yürüyüş rotamızda olan bu bölgeyi birde kışın görelim istedik.
Normalde rahat bir yürüyüş ile bir saatte vardığımız,yaylaya yağan yoğun kar nedeni ile bölgenin yolunu bulmakta zorlandık.
Üç saatlik zorlu tırmanıştan sonra yaylaya ulaştık. Evlerin çoğu kardan kaybolmuş, çatıları yürüyerek geçtikten sonra orada evlerin bulunduğunu fark edebildik. Yaylanın içinde bulunan ve gittiğimizde su içtiğimiz çeşmeyi kardan dolayı bulamadık. Yolumuz üzerinde bulunan ve uzunluğu üç metreyi bulan ağaçların yağan kar sonucu karın altında kaldığını fark ettik.Bölgede bulunan devasa çam ve katran ağaçlarının birinin altına yanımızda götürdüğümüz kuru odunlarla, metrelerce karın üstüne ateş yakmayı zar zor başarabildik .
Biz ordayken tekrar kar yağmaya başladı. Kara çaydanlıkta demlediğimiz çayı içip kar üzerinde öğle namazını da kılıp hemen o bölgeden ayrıldık. Dönüşün daha kolay olacağını tahmin ederken, karın yumuşamasıyla birlikte düşündüğümüz kadar da kolay olmadığını anladık. Biz de dere yatağından yürümeyi tercih ettik.
Altı saat yürüyüş yaptıktan sonra eve geldiğimde 3000 m Rakımlı Anamas zirvesine çıkmış kadar kendimi yorgun hissetim..
Ama bölgenin oksijen deposu olmasından ve kışın o muhteşem kar manzaralı yollarından yürümek son derece keyifli olduğu için yorgunluğum kısa sürede geçti.
“Bol oksijen” dedim. Konu ile ilgili bir duyumumu anlatmak istiyorum. Çocukluğu Susuz Şahap yaylasında geçmiş, zamanla İstanbul’a göçmüş bir işadamının eşi rahatsızlanmış. İstanbul'da doktora gitmişler muayene, tetkik, tahlil, filim filan derken yenge hanımın rahatsızlığının ciğerlerinde ve oldukça kötü durumda olduğu ortaya çıkmış. Hasta sahipleri başka hastanelere başka doktorlara da gitmişler ama değişen bir şey yok...Teşhis belli...
İş adamı yayla zamanında “gel hanım memleketimize gidelim, eşimizi dostumuzu görürüz oralarda biraz kalırız” demiş.Yaylaya gelmişler bir kaç ay yaylada kaldıktan sonra tekrar İstanbul'a dönmüşler. Doktora kontrole gittiklerinde doktor hastada müthiş bir şekilde iyileşme olduğunu görmüş. “Ne yaptıklarını nereye gittiklerini” sormuş. İş adamı “Toroslarda memleketi olan Susuz Şahap Yaylasında olduklarını uzun süre orda kaldıklarını” söyleyince doktor da “oranın havası sizi iyileştirmiş, size iyi gelmiş” tespitini yapmış..
Adam hemen ilk baharda yayla evinden öte daha muhkem bir ev yaparak baharla birlikte yaylaya göçmeye başlamış ve kısa ömür biçilen hasta iyileşmiş ve uzun yıllar yaşamış…
Toroslarda,yaylalarının büyük çoğunluğu böyle temiz havaya sahiptir. Ancak Susuz Şahap Yaylası ve Ağaç Tepesinin bulunduğu bölge, bitki örtüsü bakımından duble temiz bir havaya sahiptir...Vaktiniz olduğu zaman Toroslara gelin.
Toroslar her derde devalar barındırır. Yürüyüş, temiz hava… Kafa dinlemek için son derece verimli bir yer. Yeter ki doğallığını bozmayalım.