“Taraf’a ayıp ediyorsunuz”
Taraf Gazetesi’nden canlı yayında istifa eden Orhan Miroğlu ve Taraf arasındaki gerilime çok farklı bir perspektiften, eski Taraf Yazarı Hilal Kaplan'dan bir yorum geldi.
Eski gazetelerini topa tutan arkadaşlarını Taraf ve ayıp başlıklı bir yazı ile eleştiren Kaplan "Taraf'la ayrıştığımız pek çok nokta olabilir. Ancak bunların hiçbiri, kişisel veya siyasî amaçlar sebebiyle "şeyleri olması gereken yerine koymaya", yani adaletle bakmaya engel olmamalı. Ayıp oluyor çünkü." yazdı.
İşte o yazıdan çarpıcı bir bölüm:
"Eski bir Taraf yazarı, her dâim bir Taraf okuru olarak son dönemde Orhan Miroğlu'nun ayrılışının ardından koparılan fırtınaya ilişkin birkaç kelâm etmek isterim. Öncelikle, Orhan Miroğlu'nun Ahmet Altan tarafından yazısının sansürlendiğini iddia etmesi -sonradan düzeltse de- yanlıştı. Zira ortada bir sansür fiilinden çok, bezdirme tekniği vardı. Miroğlu'nun Fatih Altaylı'ya verdiği mülakattan dinleyelim: "Bir iki ay önce Davutoğlu ile ilgili bir yazı yazdım ve Ahmet Altan'a da bir kaç cümle ile dostça bazı eleştiriler yaptım. O yazıdan sonra bir soğukluk girdi araya. O tarihten itibaren yazılarım ilk sayfadan anons edilmemeye başladı. Ahmet Bey'e bir mesaj attım okurların bunu sorduğunu aktardım. Ama düzelmedi. Anladım ki bir soğuma var. Bu da normal, gazetenin bir tasarrufu var. Bizim gibi insanların da bir tasarrufu olabilir. Dolayısıyla bu yazı yayınlanmadığı için bir tepki koydum."
Yazılarının istisnasız ilk sayfadan anons edilmesini bırakın, önemli bulunanların bazen sürmanşetin altından duyurulduğu Miroğlu için, yayın yönetmeni hakkında yaptığı bir eleştiriden sonra gelen yok sayma, ilan sayfalarına gömme, vb. klasik bir bezdirme ("mobbing") uygulamasıdır. Sansürden daha mı dürüst bir yoldur bilmiyorum ama ayıp olduğu kesin. Özellikle de "Düşünmek, Taraf olmaktır" sloganıyla çıkarak basın ve düşünce özgürlüğünün bayraktârlığını yaptığını iddia eden bir gazete için ayıptır.
Ahmet Altan'ın iddialara cevap verdiği yazısında (Sansür ve Taraf), Miroğlu'nun Şerafettin Elçi'ye ilişkin "Kürdistanî Şerafettin" yazısını sansürleme ihtiyacı duyduğunu açıklamasını da garipsediğimi söylemek isterim. Hatırlarsanız Elçi, PKK'nın sadece hainleri öldürdüğünü ima eden korkunç bir açıklama yapmıştı. PKK tarafından "Mortoğlu"olmakla tehdit edilen Miroğlu da bunun üzerine oldukça sert bir eleştiri kâleme almıştı. Ağırdı ama sansürlenecek bir tarafı yoktu. Üstelik kimsenin hain olduğu için öldürülmesini salık vermemiş Başbakan'ı "sefil, zavallı" sıfatları olmadan nerdeyse anamayan Altan'ın bu sansürü uygulamak istemesi de ayrıca çelişkili değil mi?
Ancak bu hadiseyi müteakip, Miroğlu'nun -dediğine göre kime verdiğinin farkında olmadan ve ortaya çıkan sonuçtan oldukça üzgün olarak- Yeni Akit'e demeç vermesi ve gazetenin bu demeci "aşırı yorum"a tabi tutup sürmanşetten "Altan ailesi PKK'ya hizmet ediyor" şeklinde görmesi oldukça yakışıksızdı. Yeni Akit'in rutin hale gelen hedef göstermelerine artık alıştık ama Miroğlu'nun dikkatsizlikten bile olsa buna vesile olmasının da ayıp olduğu kesin.
Bir de Yeni Akit'in sürmanşetten yaptığını, köşelerinde yapanlar mevcut ki içlerinde Taraf'ı "baba ocağım" diyerek niteledikleri veda yazılarının mürekkebi daha kurumamış olanlar bile var. Ahmet Altan'ın, özellikle Mehmet Altan'ın Star'la ilişiğinin kesilmesinin sonrasında Ak Parti'ye yönelik yazılarının pek çoğuna ben de katılmıyorum. Analitik zekâya hakaret olarak algılanabilecek genellemelerle toptancı ve kategorik bir karşı duruş sergilediğini gözlemliyorum. Kürtçe seçmeli ders adımını bir cümleyle geçiştirdiği, Antep saldırısını bile Ak Parti eleştirisi yapmadan ele alamadığı, Demirtaş'ın o çocuksu "400 kilometre kare PKK'nın hakimiyetinde" çıkışından "savaşa davet"i onaylayan bir sonuç çıkardığı yazıları hafızalarda tazeliğini koruyor. Ancak bunların hiçbiri kendisi ve Taraf hakkında iddia edilenlerin doğruluğunu ispatlamıyor. Üstelik Taraf'ta köşesi olan tek kişi de Ahmet Altan değil. PKK'nın şiddete dayalı geleneğine teorik açıdan en derinlikli eleştirileri getiren Halil Berktay ya da PKK şiddetinin tarihsel köklerini tavzih eden Yıldıray Oğur da Yeni Akit yazarı değil.
Mavi Marmara saldırısına meşruiyet kazandırmaya çalışan yazılar yayınlayan ya da şimdilerde adını bile zor hatırladığımız Stratfor'un dedikodu yazışmalarından haftalarca manşet çıkaran, Hakan Fidan'ı hedefleyen 7 Şubat sürecinde doğru yerde duramayan Taraf'la ayrıştığımız pek çok nokta olabilir. Ancak bunların hiçbiri, kişisel veya siyasî amaçlar sebebiyle "şeyleri olması gereken yerine koymaya", yani adaletle bakmaya engel olmamalı. Ayıp oluyor çünkü.