Taraf'ın iki yazarı arasında TSK kavgası

Taraf'ın iki yazarı arasında TSK kavgası

Taraf Gazetesi'nin kadın yazarı ile köşedaşı arasında Başbuğ kavgası patladı...

Taraf Gazetesi'nin bayan yazarı Amberin Zaman ile köşedaşı Yıldıray Oğur arasında TSK kavgası çıktı...
Temel neden de Orgeneral İlker Başbuğu...

Amberin Zaman, The Economist'e yaptığı Başbuğ analizi ile Yıldıray Oğur'un tepkisini çekmiş...

Oğur, Amberin Zaman'ın yaptığı ; "Başbuğ entellektüel" tanımına takılmış...
Daha doğrusu o analizde değilde...
Amberin Zaman'ın daha önceki bir yazısından nem kapmış...

Ama The Economist'deki yazıyı bahane edip sataşmış...
Aberin Zaman böyle diyor...
Olayı da şöyle aktarıyor;

ŞİMDİ DE ORDU ŞAKŞAKÇISI OLDUM

Türkiye gerçekten tuhaf bir ülke. İnsanı ne şekillere sokuyor. Uzun yıllardır 'ordu düşmanı, Kürtçü ajan' suçlamalarına maruz kalan bendeniz geçenlerde The Economist dergisi için kaleme aldığım TSK ile ilgili analizde darbe ihtimalinin azaldığını iddia ettiğim için şimdi de 'ordu şakşakçılığına terfi etmiş bulunuyorum.

Özellikle İlker Başbuğ ile ilgili bu gazetede yayımlanan tesbitlerim bazı meslektaşlarımın tepkisini çekti. Bunların arasında, her zaman büyük merak ve zevkle okuduğum 'köşedaşım' Yıldıray Oğur da var.

Anlaşılan Başbuğ'u 'entelektüel' olarak tarif etmem kendisini epeyce eğlendirmiş. Ve Yıldıray hemencecik bunun tersini ispatlamaya koyulmuş.
(...)
BAŞBUĞ'DAN TIRSIP YAZMADIM

Benim adımı vermektense, beni kırmaktansa, bana kıymaktansa yazıların imzasız çıktığı The Economist üzerinden geçen hafta Tarafta yayımlanan Başbuğ portremi mi hedef alıyordun? Çünkü orada Başbuğ'un çok kitap okuduğunu, entelektüel bir yapıya sahip olduğuna dair bir imaja sahip olduğunu yazmıştım. Ve eğer The Economist'tekl yazım makaslanmasaydı bu görüşler de elbette dergide yer alırdı. Ancak ben bu kanıya Başbuğ'un Habertürk röportajı sırasında çıkardığı tek bir İngilizce kitaba dayalı olarak değil, yaptığım onlarca röportaja ve araştırmaya dayalı olarak sahip oldum ve yazdım. Ayrıca ben yazımı, Başbuğ Habertürk'e konuşmadan, çok önce yazıp göndermiştim.

Bir tesadüf sonucu Fatih Altaylı'nın yaptığı mülakatla aynı gün yayımlandı. Dolayısıyla bazı sitelerin iddia ettiği gibi Başbuğ'un "sabrımızı taşırmasınlar" salvolarından tırsıp 'General Güzellemesi' yapmadım.

Sevgili Yıldıray, senden ricam, bundan böyle yazılarımı okuma fırsatı bulup da yine beğenmezsen kıy bana. Bana kıy. Merak etme bir şey olmam. Fatih Altaylı gibi Genelkurmay Başkanlığı'nda tam beş saat geçirmemiş olabilirim ama Şırnak'ta, Yüksekova'da çeşitli komutanlar tarafından defalarca 'misafir' edildim. Habertürkçülere sunulan mönüdeki gibi 'mercimek çorbası, salata, karışık ızgara, zeytinyağlı fasulye ve çeşitli tatlılar' da yoktu.

Farklı bir ikram vardı. Ve onların yanında senin dokundurmaların olsa olsa dostça bir öpücük gibi kalır kardeşim.