Haşim Akın
Tefrika Kimin İşine Yarar- 1
İslam dünyasının birbirine buğz bağlaması asla Müslümanlara yaramayacaktır. Ağıtlar, Türkçe veya Arapça yakılacak, kahkahalar ise, İngilizce veya Süryanice olarak dile getirilecektir. Bu konuda İslam dünyasının her biri diğerinden daha dikkatli ve rakik olmalıdır.
Müminleri kardeş olarak tanımlayan ve aralarında kin ve tefrikayı yasaklayan, bu ayrılığı depreştirecek her türlü zafiyeti yasaklayan İslam dini; her ferde ve topluma ayrı bir sorumluluk yüklemiştir. Diğeri bu konuda bizden daha çok yükümlü değildir. Biz de masum olmayız. Aramıza her türlü düşmanlığı sokmak isteyenler olacaktır. Safları sıkı tutmak ve gedikleri kapatmak herkesin görevidir. Biz safların sıkı tutulmasını sadece camide namaza ait bir kural olarak algılasak da öyle değildir.
Âlem-i İslam bu konuda asırlardır sınav veriyor. Bazen de içler acısı manzaraları yüreğimiz burkularak izlemek zorunda kalıyoruz. Bir tarafın haksızlığını biliyoruz. Ona kızıyoruz da… Zira bu yanlış davranışa ve saf değiştirme olayına kızmamak da bir iman problemini doğuruyor.
Acı Bir Örnek
Geçen haftalarda Suudi Arabistan’dan iki gazeteci İsrail tarafından davet edilmiş. Onlar da bu davete katılmış. Hazır oraya kadar gelmişken Mescid-i Aksa’yı da ziyaret etmek istemişler. Bu ziyaret anına ait iki adet kısa videoyu izledim. Önce içimin ateşine bir avuç su serpildi. İzlerken, “Allahu Ekber!” Diye bağırdığımı ve sevinç narası attığımı biliyorum. Birkaç dostuma da izlettirdim. Bir görüntüde sandalye ve benzeri eşyaları atılarak mescide girmesi engelleniyordu.
Diğer görüntü de ise çocuklar, ziyarete gitmek isteyen gazetecilerin yüzüne tükürüyordu. Şahsen o gazetecinin yerinde olmak istemezdim. Böylesi bir hakaret cidden çok ağır geldi bana... Filistin’deki Müslümanları satarcasına İsrail’in davet onayıyla bölgeye gelmek affedilecek bir davranış değil. Lakin onlara bu hataları böyle mi anlatılmalıydı?
Bu ayrışmadan kim karlı çıkacak? Oturup konuşamadığımız, kardeşçe kucaklaşıp anlaşamadığımız bir dünyada bununla neyi kazanacağız? Bu görüntüler ilk anda benim de hoşuma gitti. Orada Filistinli Müslümanlara kan kusturan zalim bir İsrail var. Bunların zulmünü görmezden gelen ve hiç bir şey olmamış gibi onların dümeninde yürüyen devletler ve bunların tebaası, gazetecisi var. Durum gerçekten çok vahim...
Kime Yaradı?
Ancak burada ince ayarlanmış bir kurgu da var. Suudi gazeteciler buraya davet ediliyor, ağırlanıyor ve sonra da Filistinli Müslümanların arasına gönderiliyor. Bu işi kurgulayanlar da çok iyi biliyor işin nereye gideceğini. Asıl olmasını istedikleri şey de bu zaten… Müslümanlar birbirinden ne kadar nefret eder ve araları ne kadar açılırsa düşmanlar da o denli sevinecekler. Aynı görüntüler Suudi kamuoyuna nasıl ve ne duygularla servis edildi bilemiyorum. Görüntüleri ilk anda zalime destek olmanın cezası olarak düşünsem de içim başka bir noktadan kanamaya başladı. Zira bu görüntülere benden başka ama olayın çok daha farklı boyutları nedeniyle sevinenler vardı. Bu yaşananlar bizi yaklaştırmayacak ve daha da uzaklaştıracak. Biz uzaklaştıkça ve nefret söylem ve eylemlerini artırdıkça başkaları kazanacak.
Bu yaşananlar, farklı coğrafyalara o bölgenin gazını artıracak hamaset söylemleriyle servis edilecek. Yaşananlar karşısında herkes aynı tepkiyi vermeyecek. Bu da aradaki soğukluğu ve düşmanlığı artıracaktır. Mağdur olmanın verdiği iç burukluğu, ümmet-i Muhammed’i daha büyük tehlikelere sürüklememeli… Bu konuda daha çok dikkatli olmak hepimizin görevidir.