Teröristbaşı da aday olursa ne olacak?
Gazeteci Fatih Altaylı tutuklu vekillere yönelik yapılacak yasal düzenlemenin Abdullah Öcalan'ın adaylığına uzanacak yolu açacağını yazdı.
Gazeteci Fatih Altaylı, Hatip Dicle ve diğer KCK'lı vekiller, CHP'li Ergenekon sanıkları ve MHP'li Engin Alan'a yönelik yapılacak yasal bir düzenlemenin tüm sanıkları etkileyeceğini ve Abdullah Öcalan'ın milletvekilliği adaylığına uzanacak yeni bir krizi doğuracağını yazdı.
Fatih Altaylı, bu düzenlemelerin olası sonuçlarını köşesinde değerlendirdi. Altaylı'nın, Habertürk gazetesindeki köşesinde yazısının önemli satırbaşları şöyle:
"Hatip Dicle ve diğer KCK'lı vekillerle CHP'li Ergenekon sanıkları ve MHP'li kahraman general Engin Alan aynı sepete girdiler. Yazdım. Okundu ama anladım ki, kimse ne kastettiğimi anlamamış. Galiba 1 kişi hariç. Engin Alan. Engin Alan bir gazeteye verdiği röportajda, 'Apo'yu İmralı'dan çıkarmadan bizi Meclis'e göndermezler' diyor. Benim 'Sepet'ten kastım da üç aşağı beş yukarı buydu işte. Birbirine taban tabana zıt siyasi görüşleri aynı sepete koyuyorsunuz. Sonra üçünün ortak hale getirilmiş sorununu "Hadi şunu çözelim" diye önlerine koyuyorsunuz. Ne diyecekler? "Benimkini çözelim ama onunkini çözmeyelim" mi? Mesela MHP, "KCK'lıları Meclis'e sokacak bir düzenlemeye karşıyız" nasıl diyecek! Ya da BDP'li KCK'lılar, "Ergenekon'u Meclis'e getirmenize destek vermeyiz" diyebilecek mi? Hadi CHP'nin işi "nispeten" kolay. Yeni CHP "Uyaroğlu" zaten. Ama diğerleri sepette "Harman" olacaklar.
DİCLE MESELESİ ÇOK KARIŞIK
Hele Hatip Dicle meselesi iyiden iyiye karışık. Diyelim ki, yarın gittiler Anayasa Mahkemesi'ne ve "Girebilir" diye bir karar aldılar veya Meclis'te bir yasal değişiklik yapıldı ve Hatip Dicle'ye "mevcut vaziyetiyle Meclis'e girebilme" vizesi çıktı. 4 sene sonra ne olacak?
Ya da bir ara seçimde. Dicle'ye mahkûmiyetine rağmen "Meclis yolu" açılırsa BDP'nin ilk seçimde Öcalan'ı aday göstermesinin önüne nasıl geçilecek? Düşünsenize, BDP toptan istifa edip ara seçime yol açsa ve Hakkâri'den Abdullah Öcalan'ı aday gösterse ne olacak?
"Hatip'ler girebilir, Abdullah'lar giremez" diye bir yasa mı çıkaracak yüce Meclis.
ÖCALAN'A MECLİS YOLU
Vallahi iş zor, billahi iş zor. Bir sepete bu kadar farklı yumurtayı koyunca çözüm kolay gibi görünse de iş zor. Bir sonraki seçimde kürsüden, "Öcalan'a Meclis yolunu siz açtınız" diye MHP'yi suçlarlarsa MHP ne diyecek? "Biz olduğumuz sürece Öcalan hapisten burnunu çıkaramaz" diyen AKP ne diyecek? CHP mi? Onun işi kolay. Yeni CHP "Uyaroğlu" dedim ya.
Kabili kıyas değil!
ERDOĞAN'IN ÖNÜNÜ CHP AÇTI
Şimdi CHP İstanbul Milletvekili olan eski Beyoğlu Başsavcısı Ercan Cengiz, dün Habertürk'te günün röportajının konuğuydu. Şöyle demişti: "Muhtar dahi olamaz denilen Erdoğan'ın önünü CHP açtı." Söylediği doğru. 2002 seçimlerine katılamamıştı Erdoğan. Partisi büyük zafer elde etmişti ama Tayyip Bey seçime girememişti. Başbakanlık koltuğunda Gül oturuyordu. Mecburen. Sonra CHP, daha sonra Zülfü Livaneli'nin açıkladığı bir uzlaşmayla Erdoğan'ın yasaklı durumuna son verecek düzenlemede AK Parti ile birlikte hareket etmiş, Erdoğan Siirt'te istifa eden Mervan Gül'ün yerine aday olmuş ve seçilmiş, emaneti de Gül'den devralmıştı. Cengiz'in hatırlattığı işte bu uzlaşma. Peki acaba bu uzlaşma "sosyolojik" olarak doğru olmakla beraber acaba "siyaseten" de doğru muydu? CHP, Tayyip Erdoğan'a milletvekilliği ve Başbakanlık yolunu açmasa acaba Türkiye nasıl bir yer olurdu bugün! 4 yıl boyunca Meclis'e giremeyecek olan bir Erdoğan, acaba gücünün bir kısmım Abdullah Gül'e kaptırır mıydı? 4 yılı Tayyip Erdoğan'sız geçiren bir AK Parti, acaba 2007 seçimlerinde o yüzde 47.7'yi alır mıydı? Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı'na gidebilir miydi? Yoksa Erdoğan'ın "mağduriyeti" AK Parti'ye daha fazla oy mu getirirdi? Ya da Erdoğan siyaset sahnesinden silinir miydi? CHP kendisi açısından doğru olanı mı yapmıştı acaba? Ya da Türkiye açısından doğru olanı yapmak CHP açısından yanlış olan mıydı? Bu soruları çok uzatmak mümkün.
Yanıtım zaman bile veremez bu olasılıkların. Ancak bildiğim şu var. Bugün CHP'nin yasaklı milletvekilleri ile o günkü Tayyip Erdoğan arasında büyük hem de çok büyük fark var.
ARALARINDAKİ BÜYÜK FARK
Tayyip Erdoğan hapishanedeyken de, hapishane çıkışı yasaklıyken de "büyük bir siyasi fenomendi". Kitleleri ve bir partiyi arkasından sürüklüyordu. Nereden bağımsız aday olsa oradan milletvekili olabilecek güçteydi. CHP'nin Meclis'e katılma hakkı elde edemeyen milletvekilleri içinse aynı şeyi söylemek mümkün değil. Arkalarında CHP'nin gücü olmasa ikisinin de siyasette bir rüzgâr estirmeyi bırakın, seçilmeleri bile mümkün değildi.
Dahası Ergenekon Davası nedeniyle "mağdur" gibi görünmeseler milletvekili adayı olmaları da büyük ihtimalle söz konusu değildi. O nedenle bugünkü durumu o günkü durumla karşılaştırmak pek de olası değil. Ayrıca o gün bütün gücüne ve karizmasına rağmen aday yapılmayan Tayyip Erdoğan ne tehdit etmişti kimseyi, ne de Meclis'te bir boykottan falan söz etmişti. Bu nedenle Sezar'a karşı olanlar bile Sezar'ın durumunun farklı olduğunu anlamalı.
Hakkını da ona göre aramalı.