Ümit Savaş Taşkesen
TYB 2008: Neler Oldu?
Bildiğiniz gibi önceki ay Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin 2008 yılı kültürel etkinlikleri sona ermişti. Bir yılın program yoğunluğu sona erdiği için artık TYB’ye daha az uğruyordum. Öğle araları bir selamın dışında dostlarla Cumartesi öğleden sonraları buluşma adresimizdi. Benim TYB’ye uğrayamadığım dönem içerisinde meğer yoğun, hummalı bir çalışma varmış. Oysa ben 2009 yılı program taslaklarını görüşme zamanına hayli zaman var daha diyerek işi ağırdan alıyordum. Meğer yönetimden Ali Işık ağabeyi bu yılki programlarımız oldukça heyecanlandırmış. Eski köye yeni adet getirmiş! Daha önce sene başında program tanıtımında yaptığımız basın toplantısına bu yıl bir de ne kadar yol aldığımızı gösterir bir şekilde sene sonu değerlendirme toplantısı eklenivermiş. Güzel de olmuş. Basın toplantısı için hazırlanan kısa klibi gördükten sonra bir yılda gerçekleştirilen kırka yakın programları, konu ve konuşmacıları hatırladım. Güzel de oldu. TYB’de bütün arkadaşlar olarak, çalışanından üyesine, dinleyeninden yönetimine, program sorumlularına ve program seçimine değin işlerimiz gittikçe zorlaşıyor. Bunu fark ettim basın toplantısındaki teveccühü ve gelen misafirleri gördüğüm zaman. Belirli bir çıtanın altına düş-e-meyeceğiz artık. Zor olan, çıtanın boyunu da sizin belirlemekte oluşunuz. İnsan kendisine dıştan bakamayabilir her zaman. Bu yüzden programların yelpazesini genişleten ve renklendiren dinleyicilerin TYB’ye yönlendirmiş olduğu konu ve konuşmacı ile ilgili istekler oluyor.
Elden veya netten istekler
www.tybkonya.com adresinden iletilebilir. Geriye doğru bakınca TYB’de Erdem Bayazıt’ı anma programında konuşmacı olan ve konuşmacı olduğu anda Milli Eğitim Akademisi başkanı olan Prof. Dr. Ramazan Kaplan Bartın Üniversitesine rektör olmuş. Bir diğer program konuşmacısı olan Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam Selçuklularda Estetik Anlayış programından sonra ise Batman Üniversitesine rektör olmuş. Dr. İbrahim Demirci Halep Üniversitesine davet edilmiş ve şu an orada. Hımm, vardır bir hikmeti TYB’de konuşmuş olmanın.
Böyle olmayacak, bir yerlere gelmek için 2009'da ben de konuşmalıyım, geç de olsa anladım! Başkana buradan bir selam.
“-Ahmet Bey hörmetler. 2009 da bir hafta lütfen…” Latife bir yana, bakalım ikibindokuz ve 15. yıl içinde kimler, neler yer alacak?
TRAFİK VE GÖBEK
Hoşgörü diyarı olduğumuzun bir göstergesi olsa gerek daraltılan, ışıksız yollar ve göbekler. Herkes birbirine hoşgörülü davranıyor. Birbirine yol verme inceliği yüzünden trafik ilerleyemiyor. Göbeklerde şöyle konuşmalar geçiyor: “Önce siz buyurun, yo yo, siz buyurun. Reca ederim öncelik sizden, trafik kanununun, yönetmeliğinin ilgili maddesi uyarınca öncelik hakkı sizin... gogıla sordum, bakın. Olum, ver şu laptopu…” Muhabbet böyle uzayıp gidiyor. Trafik bir akıyor bir akıyor… sorma gitsin. Bence bu uygulamalar meyvesini vermeli. Daha da artmalı. Mevlana diyarının hoşgörü diyarı olduğunu ispat için gerekli bu. Benim birkaç teklifim var. Mesela Nalçacı Caddesi üzerindeki bütün ışıkların kaldırılması gerekiyor. Onun ötesinde Alaaddin civarındaki ışıklar da sıra. Sonra dünya literatürüne girmiş oluruz ışık, polis olmadan da trafiğin bir güzel aktığının ispatı ile. Bu göbek çizen arkadaşlardan birkaç bin tane daha ışıksız göbek istiyorum ben. Beşyolda niye yok mesela. Bunun anlaşılabilir bir açıklaması yok. Bizi bir yerde kazaya kurban verdirmek istiyorsanız biraz daha gayret lütfen! Yaşasın ışıksız göbekli trafik! Ne dersiniz?