Selman S. Akyüz
“Ünal Karaman’ın Konyaspor’u”
Açıkça söylemek gerekirse sonuçları camianın istekleri açısından zıt olsa da Trabzonspor maçının İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçından daha faydalı olduğu görüşündeyim. Kaybedilen ya da kazanılan puanları kastetmiyorum. Trabzon maçında daha ne yaptığını bilen bir Konyaspor vardı. Ünal Karaman, mağlubiyete rağmen az da olsa ışık vermişti.
Şimdi şu maç bölümünü aradan çıkaralım. İstanbul ekibiyle oynanan karşılaşma izlediğim en sinir bozucu maçlardan biriydi. Futbolcusundan, teknik direktörüne, yöneticisine, taraftarına ve hatta basın mensubuna kadar herkesin ya heyecandan dizleri titriyor ya da sinirden tükenmek üzere. Maç 2-2 olana kadar her şey normal bir futbol karşılaşmasının seyrinde gidiyordu. Konyaspor öne geçti, sonra saçmaladı, İstanbul iki gol attı. Sonra hakemin de basiretinin bağlanmasıyla Washington’un ikinci golü geldi. İşte ilginç olaylar burada başladı. Sertan üç dakikada iki sarı kart görüp gözden kayboldu. Rakip 10 kişi. Konyaspor lige tutunmak için üç puan istiyor ama gol atmak amacıyla topyekün yüklenmeyi bile göremiyoruz. Onlar mı çok profesyonel biz mi aptalız diye düşünmeye başlamışken, sürekli eleştirilen ama bu maçta Veysel ile birlikte en fazla çalışan isim olan Murat Hacıoğlu ofsayt itirazları arasında son golü atıyor. Bir an herkes sevindi, sonra üzüldü, sonra tekrar sevindi. Ne demek istediğimi anlayın.
“Çok stresli bir maçtı, önemli olan oyun değil üç puanı almaktı.” gibi klasik maç sonu açıklamaları. Evet aynen katılıyorum. Konyaspor bu galibiyeti almalıydı. Nitekim hatalı hakem kararlarıyla alınsa da bunlar futbolun içinde var. Bu 3 puan çok önemliydi. Futbolcuların yeterince enerji sarf ettiklerini biliyorum. Maç sonu hem stresten hem de yorgunluktan kendilerini yere attıklarında, sanki şampiyonluk maçı kaybetmiş futbolcuların kahroluşunu yaşıyor gibiydiler. Önemli olan bundan sonra, harcanan enerjiyle futboldan alınan verimi orantılı hale getirmek. Yani Ünal Karaman’ın asıl işi.
Ünal Karaman’ın hafta içi yaptığı açıklamalardan yukarıdaki asıl işini unutturacak sinyaller verdiğini gördüm. Bence Ünal Karaman’ın, Konya halkıyla çok fazla diyaloğa ihtiyacı var. Çünkü O, yıllardır Konya’da değil. Burada yetişip gitmiş. Trabzonlular onu Konyalılardan daha iyi tanıyor. Ama Konyalılar tanımadıkları Ünal’ı Trabzonlulardan daha çok seviyor. “Bizden biri” diyorlar. İşte tam bu yüzden, kendisini uzaktan seven bu insanlarla arasındaki mesafeyi bir an önce kapatmalı. Ama doğru mesajlar vermeli. Sinirlenmemeli. İnsani duruş ile teknik adam duruşu arasında fark olduğunu bilerek davranmalı.
Mesela “Benim Konyaspor’a İhtiyacım Yok, Konyaspor’un Bana İhtiyacı Var” dememeli.
Konyalı olması nedeniyle insanların onu sevmesinin, onu, Konyaspor’dan çok sevdikleri anlamına gelmediğini bilmeli.
Artık milli takım gibi patronu olduğu sessiz sedasız bir yerde değil, Konya gibi kaynayan ve koskoca bir camiası olan gerçek bir Anadolu kulübüne geldiğini fark etmeli.
Trabzon ve İstanbul maçlarında gördüğümüz kadarıyla Ünal Karaman’ın Konyaspor’a ihtiyacı olduğu apaçık ortada. Maça çıktığında futbolcu kadar heyecanlı olduğunu inkar etmemeli. Çünkü Konyaspor, Sayın Karaman’dan önce de vardı ve onu da Konya futbolu var etti.
Kimsenin kimseden körü körüne destek beklemeye hakkı yok.