Uslu'dan gündemi sarsacak iddia
Taraf yazarı Emre Uslu, son günlerde yaşanan cemaat tartışmalarının arka planıyla ilgili şok bir iddiada bulundu. Uslu, Gülen cemaati mensubu isimlere saldırı düzenlenebileceğini ileri sürdü.
Taraf yazarı Emre Uslu, son günlerde yaşanan cemaat tartışmalarının arka planıyla ilgili şok bir iddiada bulundu. Uslu, Gülen cemaati mensubu isimlere saldırı düzenlenebileceğini ileri sürdü.
Uslu, 2004-2005 yıllarında başlatılan misyonerlik tartışması ve sonrasındaki misyoner cinayetleri ile Hrant Dink’in öldürülmesiyle sonuçlanan sürecin bir benzerinin bugünlerde cemaat üzerinden yaşandığına dikkat çekti. Cemaate yönelik saldırıların yaşanabileceği uyarısında bulunan Uslu, yazısında "Bugün de Gülen cemaati için böylesi bir ortam yaratılıyor ve muhtemelen Ogün Samast ve Yasin Hayal gibi kişilerin cemaatten birilerine saldırmaları için zemin hazırlanıyor. Bu süreç iki tarafı da kesen Gladyo kılıcı gibi bir süreç. Hem Kürt hem Türk milliyetçilerinin aynı anda cemaate saldırılmaları için psikolojik zemin hazırlanıyor. Bu nedenle de doğrusu 2012’den kaygılıyım." uyarısında bulundu.
İşte Emre Uslu'nun Taraf gazetesinde yayınlanan o yazısı...
Korkarım 2012 kolay geçmeyecek
AKP yüzde 50 oy alıp yeni anayasa vaadiyle yeniden iktidara gelince hem ülkenin geleceği için beklentiler yükselmiş hem de sistemin dönüşeceğine ilişkin umutlar artmıştı. Ancak seçimden sonraki sürece bakıldığında ülkenin yakın vadede geleceğini bir kenara bırakın 2012 yılını kazasız belasız atlatsak diye düşünmeden edemiyor insan. Bu kadar karamsar olmak için ne gibi sebepler var?
1) AKP hükümeti gittikçe tabanıyla çelişen ve kendi etrafına doluşmuş yalakalardan oluşan bir kesimden başka kimseyi dinlemiyor. Bilgi ve liyakatin yerini yalakalığın, hakkaniyetin yerini kayırmacılığın, vefanın yerini nankörlüğün aldığı bir yönetim anlayışından umutlu olmak için saf olmak gerekiyor. Dahası, AKP iktidarında hemen her adım artık 2014 planlarına göre atılmaya başlandı. Parti içindeki üç ekip kendi adamlarının başbakan olması için kıyasıya çalışma yapıyor. Dolayısıyla artık Tayyip Erdoğan’ın AKP’si için “topal ördek” demek yanlış olmaz. Bu durumda AKP’den reformcu ajandayı bir kenara bırakın ülkenin normal gidişatına müdahale etmesini beklemek bile iyimserlik olur.
2) AKP partner değiştirme sürecine girmiş gibi görünüyor. Daha düne kadar AKP’ye küfreden adamları AKP’nin iktidar sahipleriyle aynı karede daha sık görmeye başladık. Candaş medya artık “onu at beni al” mesajlarıyla AKP’ye sağdan yaklaşıyor ve AKP de bu zarfı boş göndermiyor. Dikkat ediniz AKP’ye yönelik dost acı söyler eleştirileri son dönemlerde hep “yandaş” kategorisine konan medya organlarından gelmeye başladı. Hatta bu eleştirileri nedeniyle işini kaybedenler oldu. AKP ile dünkü düşmanları aynı şarkıyı söylemeye başladı. Özellikle siyasal iktidarın partner değiştirme dönemleri kolay zamanlar değildir. Bu süreçte çok harala gürele çıkar bu nedenle de 2012 çok kolay geçecek gibi görünmüyor.
3) Dış politikada ortalık iç dengelerden daha karışık durumda. İran bütün maharetiyle Acem oyunu oynamaya devam ediyor. Düne kadar uyumakta olan birtakım örgütler adeta kulaklarına sur üflenmiş gibi teker teker uyanmaya ve bildiriler yayınlamaya başladı. Geçen gün Türkiye’nin Bağdan Büyükelçiliği’ne yapılan saldırıyı İran’la ilişkili bir örgüt üstlendi. Bu örgütlerin arasında Uğur Mumcu, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok’u öldüren Kudüs Savaşçıları ile Tevhid-Selam örgütlerinin yeniden uyanmaya başladığına ilişkin ciddi bilgiler gelmeye başladı. Kudüs Savaşçıları örgütünün profesyonel bombacısı –ki Uğru Mumcu’yu öldüren bombayı yapmıştı– halen yakalanamamıştır. Bu kişilerin ne kadar profesyonel oldukları gözönünde bulundurulursa Acem suruyla uyandırılan bu örgütlerin ciddi tehditler oluşturacakları değerlendirilebilir.
4) PKK yine bu süreçte ayrı bir aktör/taşeron olarak eylemlerini arttıracaktır. Bu noktada Öcalan’ın en son verdiği “Süreç çok hassas, görüşmeye şu aşamada çıkmak doğru değil” mesajı bu anlamda önemli bir mesaj. Öcalan muhtemelen daha önce kendisine yönelik kötü muamele iddiaları nedeniyle karışan Diyarbakır sokaklarının bu mesajla yeniden karışacağını bekliyor olabilir.
Bu bağlamda önümüzdeki dönemde PKK’nın da eylemlerini arttırmak istediği bilinen bir gerçek. Ancak KCK operasyonları nedeniyle sokağı hareketlendiremeyen PKK son çare olarak Öcalan’ın etkisini kullanmak için Öcalan’ın son pasını gole çevirmekte gecikmeyecektir. Bu bağlamda önümüzdeki dönemde sırayla PKK liderleri tekmil verircesine Kürt medyasına çıkıp Öcalan’a tecrit uygulanıyor, kötü muamele var, 2006’daki süreç yeniden derinleştirilmek isteniyor içerikli mesajlar vereceklerdir. Bu da Güneydoğu sokaklarında yeni bir hareketlenmenin trendini başlatabilir. Bu nedenle de 2012 kolay geçmeyecektir.
5) Ergenekon davası (1. İddianame) için artık mahkeme sonuna doğru yaklaşıyoruz. Bir yandan da Ergenekon yapılanması yeniden organize olma sürecine girmiş bulunuyor. Bu çerçevede Ergenekon networkunun bir terör örgütü olarak tescil edilmemesi için alabildiğine kulis faaliyeti yapıldığı da biliniyor. Bu bağlamda iktidar sahiplerinin bazı açıklamalarını da ayrıca not etmek gerekiyor. Ancak mahkemelerin mevcut delil durumuna bakarak Ergenekon yapılanmasını şiddet örgütü olarak tanımlamaması sürpriz olur (Hoş bu sürprizi Hrant Dink davasında gördük). Bu durumda 2012’de Ergenekon’un organize ettiği birtakım eylemlerin olabileceğini de belirtmek gerekiyor.
6) Daha önce de belirttiğim gibi, Kozmik Oda operasyonundan sonra durdurulan ve yeniden organizasyon sürecine alınan Seferberlik Tetkik Kurulu’nun “siyah kuvvet” unsurları artık organizasyonlarını tamamlamış bulunuyor. Bu unsurların yeniden operatif hale gelebileceği değerlendirmeler arasında. Bu durumda kaynağı belirsiz birtakım eylemlerin yapılabileceğini değerlendirmek de yanlış olmayacaktır.
7) Son dönemlerde bağlamsız ve suni bir cemaat tartışması başlatıldı. Bu tartışmayı son derece kaygıyla izliyorum. Bu tartışmanın arka planını çok iyi bilirim. Hiçbir doğru tarafı olmadığı halde birtakım bilgiler kamuoyuna pompalanarak kamuoyu hazırlanır. Bunun nedeni yapılacak operasyonlara hazırlıktır. 2004-2005 yıllarında başlatılan “misyonerlik” tartışması bu operasyon sürecinin en güzel örneğidir. O dönem de öylesi bir tehlike yokken sanki her apartmanda bir kilise varmış algısı yaratılmıştı ve sonunda misyonerleri ve Hrant Dink’in öldürülmesi süreci geldi. Bugün de Gülen cemaati için böylesi bir ortam yaratılıyor ve muhtemelen Ogün Samast ve Yasin Hayal gibi kişilerin cemaatten birilerine saldırmaları için zemin hazırlanıyor. Bu süreç iki tarafı da kesen Gladyo kılıcı gibi bir süreç. Hem Kürt hem Türk milliyetçilerinin aynı anda cemaate saldırılmaları için psikolojik zemin hazırlanıyor. Bu nedenle de doğrusu 2012’den kaygılıyım.
8) Daha da kötüsü bunları yazdığınız ve gelecek tehlikeye karşı açıkça uyarılarda bulunduğunuz halde altında başka nedenler aranıyor. Bu da körlüğü daha da derinleştiriyor. Asıl bu nedenle kaygılıyım 2012’den...
Emre USLU / TARAF