Prof. Dr. Ali Akpınar
Vakıf dualarının
Vakıf dualarının bereket yahut bereketsizliği
Vakıf dua ve beddualarının keskinliğini hepimiz biliriz:
“Her kimse ki; Vakıflarımın bekasına özen ve gelirlerinin artırılmasına itina gösterirse, bağışlayıcı olan Allah u Teâlâ'nın huzurunda ameli güzel ve makbul olup, mükâfatı sayılamayacak kadar çok olsun, dünya üzüntülerinden korunsun ve muhafaza edilsin..."
"Allah'a ve Ahiret gününe inanan, güzel ve temiz olan Hazreti Peygamberi tasdik eden, Sultan, Emir, Bakan, küçük veya büyük herhangi bir kimseye, bu vakfı değiştirmek, bozmak, nakletmek, eksiltmek, başka bir hale getirmek, iptal etmek, işlemez hale getirmek, ihmal etmek ve tebdil etmek helal olmaz. Kim onun şartlarından herhangi bir şeyi veya kaidelerinden herhangi bir kaideyi bozuk bir yorum ve geçersiz bir yöntemle değiştirir, iptal eder ve değiştirilmesi için uğraşır, fesh edilmesine veya başka bir hale dönüştürülmesine kastederse, haramı üstlenmiş, günaha girmiş ve masiyetleri irtikâp etmiş olur. Böylece günahkârlar alınlarından tutularak cezalandırıldıkları gün Allah onların hesabını görsün. (Cehennem Bekçisi) Mâlik onların isteklisi, zebaniler denetçisi ve cehennem nasibi olsun. Zira Allah'ın hesabı hızlıdır. Kim bunu işittikten sonra, onu değiştirirse onun günahı, değiştirenler üzerindedir. Kuşkusuz O, iyilik edenlerin ecrini zayi etmez..." (Kânûnî Vakfiyesinden)
Bu dua yahut bedduaları yapanlar genellikle, sırf Allah rızası için kazandıklarını vakfetmiş hayır sahibi, salih insanlar. Geride amel defterlerine hayırların yazılması için kalıcı eserler bırakıp gitmiş ahiret adamları bunlar. Yaptıkları hizmetler, kamu yararına olan hizmetler. Camiler, hanlar, hamamlar, medreseler vb. Yani bu hizmet alanlarını âtıl hale getirmek aynı zamanda onlardan faydalanacak yüzlerce kişinin de hakkına tecavüz demektir.
Bugün vakfedilmiş, vakfiyesinde bu dua ve bedduaların yer aldığı pek çok vakıf yeri, gayesinden uzaklaştırılmış, talan edilmiş, özel mülkiyet haline getirilmiş vaziyettedir.
İşte size küçük bir bilgi:
Cumhuriyetin ilk yıllarında vakıf mallarının tasfiyesi sırasında Urfa’da 45 camiden 38 i satılmış; İzmir Tire’de 44, Edirne’de 100’ün üzerinde cami ve mescid, Gaziantep’de 35 cami ve 42 mescid satılmıştır. Diğer il ve ilçelerde de durum pek farklı değil… 1926-1972 yılları arasında 494 cami arsası, 722 mescid arsası, 598 cami ve 995 mescid satılmış… Hayrat arsasının en fazla satıldığı şehir olan İstanbul’da 386 eser satılmıştır… (Zaman, 08.06.2011)
Peki, bu talan edilen vakıfların bedduaları havada mı kalıyor yahut talan edenlerin yaptıkları yanlarına mı kalacak? O hayır sahibi salih insanların bu yakarışları karşılıksız mı kalacak sanırsınız? Elbette hayır.
Peki, bu lanetler nasıl yansır, ucu kimlere dokunur, hiç düşündük mü? Ben inanıyorum ki, sağanak sağanak yağan bu beddualar toplum olarak hepimize yansıyor. Her alanda bereketsizlik, güvensizlik, hastalık, kaza, bela, tabiî afetler ve benzeri şeyler olarak yansıyor.
Ve ben yine düşünüyorum ki, son zamanlarda vakıfları asliyetine döndürme adına yapılan imar ve ihya çalışmaları bereket olarak hepimize dönüyor. Yağan bereket yağmurlarının, ülkemizde pek çok alanda yaşanan güzel gelişmelerin arka planında bu çabalar var diye düşünüyorum. Zira bu çabalar, kısmî olarak bile olsa bedduaları durduruyor, ihlaslı duaların işlemesine zemin hazırlıyor.
O halde, bereket yansımalarını artırmak için daha fazla çalışmalıyız. Hepimiz çalışmalıyız, durmadan dinlenmeden çalışmalıyız.
İyilik ve takva konusunda yarışın birbirinizle.
Ama sakın kötülük ve düşmanlık konusunda yarışmayın! (5 Mâide 2)
Çalışanların dünya ve ahret mükafatları ne güzel, ne bereketlidir! (29 Ankebût 58)
Çalışanlar bunun için çalışsın (37 Saffât 61), yarışanlar bunun için yarışsın! (83 Mutaffifîn 26)