Kasım Çakır
VEFA-AHDE VEFA-MİNNET VE SADAKAT
Vefa, sadece İstanbul'da bir semtin adı değildir! Vefa, sevgiyi sürdürme, sevgi bağlılığı, sözünde durma dostluğu sürdürmedir.Vefa, sevgide devamlılık demektir.
Ahde vefa: sözünde durma verdiği sözlere bağlı kalma, özü ve sözü doğru anlamına gelen, İslam ahlakının en önemli prensiplerinden biridir. İster insana, ister ALLAH'a karşı verilmiş olsun her ahid ve söz, yükümlülük şartlarını taşıyan her insanı borçlu ve sorumlu kılar. Bu sorumluluğun yerine getirilmesine ahde vefa denir.
Minnet, yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, iyilik yapana karşı teşekkür, gönül borcu. Yaradana şükür, insanlara teşekkür edilir. Bu duyguyu taşımamak, önemsememek çok büyük eksikliktir.Teşekkür bekleyene minnet etmemek, karşı tarafı inciltir, kırar, üzer, moralmen çöküntü ve sitem oluşur.
Sadakat, doğruluk ve dürüstlük üzerine kurulmuş sağlam ve samimi dostluk,içten bağlılık ve gerçek dostluk, kalp doğruluğu demek. Sözünde durmak, doğru olmak ve sözünü yerine getirmek anlamına gelir.
Bu üç hasleti, kelime anlamı olarak birbiriyle kesişen kısımları olan ve bu nedenle günlük hayatta içiçe ve birbirinin yerine kullanmaktayız.
Kendimize, ne kadar vefalıyım, ne kadar ahde vefa gösteriyorum, ne kadar sadık ve minnet, sorularını sormalıyız.
Bu değerler insana mahsus değerlerdir. Yaratılışımızda, fıtratımızda var olan, din ile emredilen değerlerimizdir.
Vefalı, ahde vefalı ve sadık bir insan olma sorumluluğumuz akıl baliğ olduğumuz gün başlar.
Aile fertlerine, akrabaya, komşulara, arkadaşlarımıza ve çevremizde ki insanlara karşı vefalı olmak, ahde vefa, sadakatlı olmak görevimizdir. Kendisini çok özgür gören, çevresini önemsemeyenlerde bu sorumluluktan kaçamaz. Kaçtıklarında, içerisinde bulunduğu çevreyle çatışma yaşarlar.
Aile fertlerinin birbirlerini sevmesi, sayması, güven vermesi, doğruluk, dürüstlük, özveri, paylaşmak, cömertlik, tatlı dil; vefa, ahde vefa ve sadakatın ifadesidir. Aile ferdi olmak, ailenin bireyi olmamız bu değerlere bağlı kalmaya söz vermek demektir. Bu değerlere uymamak, taşımamak gibi bir özgürlüğümüz olamaz.
Akrabalar arasında da, akrabaların birbirlerini sevmesi, sayması, birbirlerine güven vermesi, özveri, acıları ve sevinçleri paylaşmak, cömertlik, tatlı dil; vefa, ahde vefa, ve sadakatın ifadesidir. Birisine 'akrabam' demişsek, 'akrabam ile ilişkilerimde bu sayılanlara uyacağıma söz veriyorum ' anlamına gelir. Bu söz vermekte, vefa, minnet ve sadakatı zorunlu kılar.
Akrabadan sonra komşu gelir. Komşumuzu sevmek, saygılı olmak, selamlaşmak, güven vermek, yardımlaşmak, nezaketli olmak, gurur ve kibirden uzak olmak, küçük görmemek komşuluk vazifelerimizi oluşturur.
Komşuluk ilişkisinde de, sevgiyi sürdürmeye, özü ve sözü doğru olmaya, doğruluk ve dürüstlüğe söz verildiği için, vefa, ahde vefa ve sadakatlılık vazifemizdir. Komşuluk değerine sahip çıkmamız için, komşu komşunun külüne muhtaç mı olmalıdır?
Arkadaşlıklar, sevgi, saygı, güven, doğruluk, dürüstlük, özveri, yardımlaşma, samimiyet üzerine kurulur. İki kişi bu saydıklarımız konusun da birbirlerine söz vermiş oluyorlar.
Aile fertleri, akrabalar, komşular, eş-dost, arkadaşlar arasında, sorun, sıkıntı, gerginlik ve üzücü olayların yaşanmasın da, vefa, ahde vefa, minnet ve sadakattan uzaklaşmamızın çok etkisi var. Bir de hasetlik, kıskançlık, gurur ve kibrimiz olmasa her şey yoluna girecek, ilişkiler tümden düzelecek.
Harabet ehlini hor görme zakir! defineye malik ne viraneler var. İ. Hakkı Hz.
Ne insanlar gördüm üstünde elbise yok ne elbiseler gördüm içinde insan yok. Hz Mevlana.