Durali Göğüş
Vitrindeki mankenler
Hayaller kurulur zaman zaman. Hadi hep birlikte hayali bir senaryodan bahsedelim. Dünya canlılar için bir alış veriş yerleşkesi olsun. Bu merkezdeki mağazalar birer ülke olarak düşünmüş olalım. Bu kompleksteki ülkelerin ilişkileri sosyolojik, ekonomik, siyasal güç ve rekabet ölçeğinde sistem çarkının içinde oldukları gerçeğini bilelim. Her patronun kendi sermayesi ile kurduğu mağazasını güçlendirme ve daha da büyütme hedefinde koşturduğunu varsayalım. Buradaki tek hedef en fazla müşteri ve en yüksek kar elde etmektir.
Tüm bu devasa AVM’nin asıl kurucusu ve yatırımcısının sermaye sahibi açgözlü baronlar olduğunu unutmamak gerekiyor tabiki. Bunların tek hedefi tüm gelirin kendine akması ve soygun düzeni için sihirbazlığa soyunması kurgusudur. Bunu, dünyada eşkıya patron edasıyla tüm mağazaları (ülkeleri) haraca bağlama doymazlığı diyelim. Dünya bir yerleşke demiştik yazımızın başında. Son iki yüz yıldır ise küresel patronlardan oluşan ülkelerin tepe baronları olduğu aşikârdır.
İlk akla gelen Siyonist Rockefeller ailesi mesela. Bunların küresel sermayenin para, hazinesini elinde tutan bir aile şirket dünyaya yön çizerler. Kurdukları kurumsal bürolarla ülkeleri ekonomik silahla sıkıştırıp darbe ve iktidar değişiminde önemli bir sihirbazdırlar. Kim hangi mağaza(Ülke) atağa geçip güçlenirse, hemen hoop ‘’sen kimsin?" Sen, bizden habersiz büyürsün ha! O kadar kolay değil. Tehdit ve şantajlarla Demokles’in Kılıcı’nın gölgesi kafanızın üstünde belirir hemen. Senaryodaki komplekste son dönemde yükselen bir ülke TÜRKİYE. Yeni eşkıya Biden baronu ve hegemonyacı küçük ortak AB de hemen devredeler. Saldırı başlasın. Bu mağaza dağıtılmalı, batırılmalı, yok edilmeli vahşiliğinde harekete geçildi hemencecik. Öncelik, iç karışıklık. Olmadı, siyasi ve ekonomik sıkıştırma. En son, hain darbe girişimi ve fiili işgal ve ülkeyi bölme parçalama. Olmadı dışarıdan etrafı kuşatma, o da olmadı.
Çare, Türkiye mağazası (ülkesi)’nın karşısına Biden, sam amca tarafından muhalif bir mağaza (oluşturma) açtırma. İç mekânda belli olmamak adına, yerli ve ülke kültürüne ait ürünleri raflara döşediler. Vitrinine ise kendi imalatı ithal mankenleri yerleştirdiler. Adına ‘’millet ittifakı’ ’diyerek özel giysili mankenleri sundular. Bu mankenleri biraz daha geliştirilmiş, eli ayağı oynayan, ağzı açılıp, gözleri sağ sol yapan son model mankenlerdi. Vitrindeki görüntüleri; kuru, soluk, donuk ve cansızdılar. Karakter de çirkin, kafası alçıdan beyni olmayan, çipli mankenlerdi. Görenlerin ortak düşüncesi böyleydi.
Bunların en göze çarpanı şirazesi defolu, zayıfça, sıska ama cin gibi, sol kafası iri ve yamuk olanı. Bu sık sık ağzını gözünü solundan izleyenlere döner. Çip konuşma programı, otomatiğe geçip, ağız açılıp kapanmaya. Karşıdaki herkesin severek girdiği mağazayı karalama, iftira, yalanlarla hakaret etmeye başlar. Ağız hareketinden anlaşılan, karşı mağazanın müşterilerine ‘’öğretmen demem, onlardan alış veriş haram’’, demeye.
Bir de, bu mankenin sol cebinde cüce mankencik de ‘’bu ordu satılmış ordu der’’ küstahça.
Başı kel, gözlüklü mankenin hemen yanında bir bayan manken göze çarpıyor. Üzerine azıcık milli kıyafet giydirilmiş bacı manken. O da kendine bakanları görünce heyecanlanıp devreye girer. Programa uygun mesih yazılımı cip harekete geçip, başlar konuşmaya ‘’saraya yürürüm, ben yönetirim, ben ederim Kanal İstanbul değil, Katar İstanbul olacak, tek adam devirelim’’ rüyası gevezeliğine. Hep aynı ve tek ağız hareketi…
Onun yanındaki mankenimiz, biraz daha maneviyat elbiseli, ihtiyar amcamız. Sanki cin çarpmış, ya da beyin hücreleri top yekûn helak olmuş. Onun ağız hareketi ağır çekim, açıp kapamalar, ne dediği dikkate alınmaması gereken sonuç.
Diğeri eşkıya suratlı bir manken dağlardan şehire inmiş. Terörün kravat takılmış hali, ağız hareketinden, on kez savaş bir kez barış aldatmacası, sahtelik. Yeni posta soyguncusu, eşkıya kovboyu Biden ‘’yetmez bunlar’’ dedi. Vitrinde kalan küçük boşluklara dolgu malzemesi olarak Toros yaylalarının akademik hocası ve yanında yeni çaylak devacı çaylakı da sıkıştırdı. Hakikaten senaryonun ithal figürleri! Bu ülke için şaka mı bunlar? Diyesi geliyor insan aklına…
Hikâyenin sonucunda bu millet hakikat medeniyet kurucusu ve hizmetkârı mağaza(Ülke)yı sahiplenmiş, gönüllere girmiş, liderini sevmeye ve yanında olmaya devam eder. Siz isteseniz de istemeseniz de…
Erbakan hocamın dediği gibi , ‘’Sizi gidi Batıcı taklitçileri sizi’’ der. Güler geçer