WSJ Başbakan Erdoğan'ı neden öptü?
Ne oldu da şimdiye kadar Türk dış politikasına 'çok eleştirel' bakan Batılı gazeteler birden övgü düzmeye başladı?
Eyüp Can'ın yazısı
Amerika’nın en etkili gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ) önceki gün Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bölgede ‘siyasi bir rock yıldızına’ dönüştüğünü yazdı.
Yazının özeti şu:
“Erdoğan’ın İsrail’e karşı sert tutum almasının ardından Türkiye Ortadoğu’da İran’ın nükleer programından Lübnan’da hükümet krizine birçok zor diplomatik meselede ‘anahtar oyuncu’ olarak öne çıktı. Analistlere göre Türkiye bölgede Sünniler, Şiiler, Hizbullah ve Washington’la kolaylıkla konuşabilen tek ülke… Erdoğan siyasi bir rock yıldızı. Davutoğlu Ortadoğu’daki krizlerde arabuluculuk kapsamında adeta bir demirbaş haline geldi.”
Eskiler böyle bir haberle karşılaşınca ‘bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü!’ derlerdi.
Hele de öpen düne kadar ‘Türkiye’nin ekseni kaydı’ minvalli yazıların mebzul miktarda yayımlandığı WSJ ise…
Ama bakın WSJ’den birkaç gün önce New York Times’ta çıkan bir başka makalede Türkiye resmen ‘yükselen süper güç’ olarak nitelendi.
Peki ne oldu da şimdiye kadar Türk dış politikasına ‘çok eleştirel’ hatta kimi zaman ‘çok önyargılı’ bakan Batılı gazeteler birdenbire övgüler düzmeye başladı?
Aslına bakarsanız Türk dış politikasında son günlerde değişen bir şey yok.
AK Parti iktidara geldiğinden bu yana bölgede hem ekonomik hem de siyasi ‘en önemli ülke’ olma iddiasında…
Yeni olan, bu iddianın artık her anlamda gözle görülür hale gelmiş olması…
Dikkat edin ‘gerçekleşmiş olması’ değil…
Çünkü ne İran’ın nükleer programı, ne Lübnan’da hükümet krizi ne de Türkiye’nin Hamas ve Hizbullah üzerindeki etkisi somut bir sonuç vermiş…
Verir mi o da belli değil…
Ama tüm bu süreçlerde Türkiye’nin çok aktif bir rol oynadığı artık Avrupa ve Amerika basınının bile yadsıyamadığı bir gerçek…
Pazarlama derslerinde anlatılan hoş bir hikâye vardır…
Geçen yüzyılın başında Amerikalı iki büyük ayakkabı firması iki çalışanını pazar araştırması yapması için Afrika’ya yollar.
Birinci firmanın çalışanı incelemelerini bitirip Amerika’ya döner ve genel müdürüne araştırma sonucunu şöyle açıklar…
“Müdür bey, durum felaket! Orada yatırım yapmak çok yanlış olur çünkü Afrika’da kimse ayakkabı giymiyor.”
Nitekim o firma Afrika’da yatırım yapmaz.
İkinci firmanın çalışanı ise dönüşte müdürüne gayet heyecanlı gördüklerini şöyle aktarır.
“Müdür bey, müdür bey! Afrika’da çok büyük paralar kazanabiliriz çünkü kimsenin ayakkabısı yok.”
Hakikaten de ikinci firma Afrika’ya açılır ve çok büyük paralar kazanır…
Ülke aynı ülke…
Durum aynı durum…
Aslında her iki bakış açısının dayanağı da aynı…
Ama sonuç bambaşka…
Avrupa ve Amerika, uzun yıllar Türkiye’ye tıpkı birinci ayakkabı firmasının çalışanı gibi baktı.
Sadece onlar mı?
Biz bile çoğu zaman
kendimize birinci çalışan
gibi baktık…
Oysa artık ne içerden ne de dışardan Türkiye ‘ayakkabısız bir ülke’ olarak görünüyor…
Bu yüzden Türk dış politikasına karşı önyargılı yayınlarına rağmen WSJ Erdoğan’ı ‘siyasi rock yıldızı’ diyerek alnından öpüyor…
‘Eksen kayması’ yerini ‘bölgede yükselen süper güce’ bırakmış gözüküyor…
Radikal