Başbakanımızın en büyük özelliklerinden biride sözlerinde sertlik olsa da yanlış yaptığı zaman geri adım atmasını bilmesidir.

Yada aldığı bir kararda özeleştiri yapması ve geri dönmesidir.

Geri dönmese de, eski tonda konuşmaması, sesini azaltması, ya da kısmasıdır.

Başbakanı belki de biz böyle değerlendiriyoruz.

Başbakanın bu özelliğini birçok kişi eleştirse de, bu bir huydur, buda kola kolay değişmez.

Bu özellikte, bize göre yanlışta ısrar etmekten daha iyidir.

Ancak öğrenci evleriyle ilgili aynı hareket içerisinde olması bize göre yanlıştır.

Geçen hafta öğrenci evleriyle ilgili birçok anne ve babayı mutlu eden bir açıklama yaptı. Bu hafta ise suskunluk dönemi başladı. Hükümet yetkilileri ve partililer topyekun Öğrenci evleriyle ilgili açıklamanın yanlış olduğunu düşünmüş olmalılar ki, bu açıklamayı düzeltmeye çalışıyorlar.

Bize göre düzeltilecek herhangi bir konu yok olsa da, AK parti kurmayları bu açıklamanın yanlış olduğunu düşünüyorlar galiba.

Peki başbakan bu konuda ne düşünüyor?

Parti içinde ona rağmen hiçbir şeyin yapılamayacağı gerçeğini göz önünde bulundurursak, onun düşüncesi de aynı diyebiliriz.

Başbakan bazen yapmak istediklerini de yapamıyor, biz buna demokrasinin gereği de diyebiliriz. Birde AK parti gibi geniş kitlelerin desteğine sahip olmuş bir parti kamuoyundan gelen tepkiyi göz önünde bulundurma düşüncesidir. Bir açıklamayla toplumun nabzını bir an için elinden bırakmak istememektedir.

Ama her şeye rağmen bu konuda geri adım atmamalı öğrenci evleri konusunda söylediğini yapmalıydı. Yıllarca seçilmişler hata yapmışlardır, Başbakan Erdoğan”da birçok defa hata yapmıştır. Ancak “Öğrenci evi açıklaması kesinlikle bir hata değildir.”

Belki hata daha önce yapılmıştır. Zinanın serbest olduğu bir ülkede tabi ki Öğrenci evini gündeme getirmek hatadır, ben de buna dikkat çekmek isterim.

Eleştirdiğim bir başka konu da AK parti bürokratlarıdır.

Onlara ne oluyor onu anlamış değilim. Onlar iktidarlarını topluma borçlu değillerdir onun için kamuoyundan korkmamalı kamuoyunu takmamalılar. Bu açıklamaya gösterilen tepki karşısında elleri ayakları titremeye başlıyor.

Başka bir yanlışta bu olsa gerek.

Türkiye geçmişte "yaşam tarzına müdahale"nin rejimin temel politikası olduğunu gördü ve yaşadı. Neyin iyi, neyin doğru olduğunu, nasıl yaşamamız, nasıl giyinmemiz, nasıl inanmamız, hatta neler hissetmemiz gerektiğini tepemizdekiler hep bize dayattılar.
Hatta sadece yaşam tarzına karışmamakla kalmadılar, sevmedikleri yaşam tarzlarının yok edilmesi için çalıştılar.

Ne var ki, bugün yaşam tarzına bir müdahale teşebbüsü ortaya çıktığında (yaşam tarzına müdahale olup olmadığı bile belli değil) yeri göğü inletenler o günlerde "yaşam tarzına müdahale" diye bir mesele akıllarının ucundan bile geçmedi. İşte garip olan bir başka konu da bu.

Ogünlerde yapılanları alkışlayacaksın, yapılan baskılara tempo tutacaksın, Sağırlaşan kulakların, kahrolan milyonların feryatlarını duymayacak. Bugün yaşam tarzına müdahaleden bahsedeceksin.

Yemezler be demokrat kardeşim!

Onlar bu yaygarayı yapacaklar onu biliyoruz da, benim anlamadığım konu AK Parti'yle aynı dünya görüşünü paylaşan köşe yazarlarımızdan birçoğu da, karma öğrenci evlerine müdahale teşebbüsüne karşı çıkmalarıdır.

Beyler başbakanın açıklaması yaşam tarzına müdahale değildir. Bu ülkede "çoğulcu bir toplum" kurabileceğimiz umudunu veren şey de bu değildir.

Bu bir ahlak zafiyetinin yaşandığı, öğrenci evi adı altında ne olduğu belirsiz bir yaşam tarzıdır.

Buda toplum için, toplumun geleceği için, yanlıştır. Hükümetin bu çalışması, bunu önleme çalışmasıdır.

İktidarlar hatalarını düzelttirecek, demokrasiyi derinleştirmek için gelişmelere öncülük yapmalıdır. Yanlışlara karşı çıkabilen bir kamuoyu ve yanlışından geri adım atabilen bir iktidarlara ihtiyacımız vardır.

Bunların hepsi doğrudur.

Ancak iktidarın bu çıkışı yanlış değildir ki.

Yanlış olan, geri çekilmesi, geri adım atmasıdır.