Zaman'a gitti eski mahallesi ile özlem giderdi

Zaman'a gitti eski mahallesi ile özlem giderdi

Ahmet Hakan, Zaman'ın Ankara Temsilciliğinde görüldü. Sebebi ziyaretini de bugün köşesinden anlattı; mahallesini özlemiş.

Aman be Ahmet Hakan!
"Eski mahallene" yolun düşünce buna bir açıklama getirme ihtiyacı duymandan sıkıldık.
Vallahi bizim aklımıza bir fesatlık gelmemişti.
İster Zaman'daki dostlarını ziyarete gidersin, ister Sözcü'deki...
Ve hatta!
Yeni Akit'te görseydik bile ne laf ederdik, ne de "onca kavgadan sonra ne işin var orda" diye manalı bakışlar atardık. 

Hem sandığın kadar "öteki-beriki" ayrımı, içinde yaşattığın kadar "nefret" duvarları da yok mahalleler arasında. Nihayetinde o mahallelerin özü insan... İnsanın olduğu her yerde de "kıskançlık, ihtiras, sevgi, haset" gibi "insani" duygular olur...
Hasılı...
Bırak bu ayakları da Mustafa Ünal gibi ol...

Buyrun Ahmet Hakan'ın eski mahalledeki "Zaman"ına;

ZAMAN ’ın Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal’ın davetiyle gazetenin Ankara Temsilciliği’ndeki dar kapsamlı yemeğe katıldım. Yemekte Zaman’dan arkadaşlar, Yeni Şafak gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi ve Star gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Kartoğlu’nun yanı sıra AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de vardı.
Oturduk, konuştuk.
Bazen hepimiz aynı noktalarda buluştuk, bazen ayrıldık.

Zaman’ın Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal, imam hatipten arkadaşım.
Görüşlerimiz farklılaşsa da aramızdaki teması hiç kesmedik.
Ben biraz ihmalkâr ve vefasız biriyimdir.
Ama Mustafa öyle değil.
Aramızdaki temas kopmadıysa, Mustafa’nın insancıllığı ve vefası sayesindedir.

Zaman gazetesindeki yemek, asık suratlı bir yemek değildi.
Rahat, sivil, güler yüzlü bir yemekti:
Birbirimize imam hatip şakaları yaptık, Necip Fazıl anekdotları anlattık, “The Cemaat” dedik, Erbakan Hoca’yı andık, mahallenin gündemini konuştuk.
Şunu fark ettim.
“Eski mahalle”yi fena halde özlemişim.
Ve çok da ihmal etmişim.

Türkiye’nin bugünkü şartlarında mahallelerden herhangi birine mensup olmadan mahalleler arasında keyfince dolaşamazsın, bunu biliyorum.
O mahalleye gidersen “bak, nasıl da yanaşıyor” derler...
Bu mahalleye dalarsan, “bak, nasıl da alıştı” derler.
Yani Türkiye, mahalleler arası anlık geçişlerin mümkün olduğu bir ülke olmaktan çıktı. Gerginlik o derece büyük, karşılıklı öfke o denli fazla ki...
İki taraf da içe kapandı, iki taraf da gettolaştı, iki taraf da yan yana gelemez oldu.
Bu durumda da olan bizim gibi “mahallesizler”e oldu.

Yazının tamamı için