Yücel Kemendi
AK Parti’ye oy verenler, bu partiden çok mu memnun?
Hep düşünürdüm, seçimlerden sonra daha derin düşündüm…
Bizim yaşlarda olanların gençliğinde, Anadolu denilen toprak parçasının özelliğini değişik sıradan yazılmış kitaplardan, tarihimizi ise; tarihi filme benzeyen Cüneyt Arkın filmlerinden ve romanlardan öğrenirdik…
O yıllarda derli toplu kitaplardan bilgileri almak da çok zordu.
Bu kitaplar farklı farklı siyasi görüşler tarafından paylaşıldığı için bilgilerimiz hep eksik kalırdı.
Ya bugün?
Maalesef değişen pek farklı bir şey yok.
Artık kitaplar bize eskisi kadar bile yol göstermiyor.
Çünkü ciltler dolusu kitaplar yazan ne yazarlarımız kaldı, ne de bunlara yatırım yapan yayınevleri.
Onun için de ülkemizde yaşayanlar; inançlarını, kültürlerini, maalesef eskisi kadar bile öğrenemiyor.
Değerler kaybını gündelik çelişkiler içinde gidermeye çalışan bir avuç insan ise, dışlanıyor, bu insanlar da rağbet edilmeyen insanlar olarak hayatlarını sürdürmek zorunda kalıyorlar.
Geçenlerde kendisine ‘çağdaş’ denilmesinden çok mutlu olan bir yazar arkadaşımız, “biz, her biçimde ülkeyi yönetemeyeceğine tanık olduğumuz, yolsuzluğa batmış bir hükümetin başının neden bu denli yüksek bir oy aldığını bir türlü çözemiyoruz” diyordu.
Çözemez;
Çünkü bu insan çağdaşım diyor, ancak dünyaya sadece sol gözüyle bakıyor, tek yönlü yetişmiş, ancak eksikliğinin farkında bile olmayan birisi.
Seçim öncesi iktidar partisinin Konya ilçe adaylarıyla görüştüm, sanki hepsi tek ağızdan konuşuyor, kendi yapacaklarından hiç bahsetmiyor, başarıyı sürekli Recep Tayip Erdoğan’ın kişisel becerilerine bağlıyorlar.
“Başbakanımız hata yapmaz, o ne derse doğrudur”, düşüncesiyle seçim kampanyaları düzenliyorlardı.
Kendileri okumuyor, düşünmüyor, sadece koltuğu doldurmak işine geliyordu.
Hiç kimse farklı bir açıdan bakmıyordu, çünkü okumamış ve kendini yetiştirmemişti.
Her şeyi başbakan düşünecek o “yap” diyecek benim başkanım da yapacaktı.
Onun, Recep Tayip Erdoğan diye bir lideri vardı.
Peki diğerlerinde böyle bir lider yoksa onlar ne yapacaklardı?
Onlar ya hiç seçim kazanamayacaklar, ya da kazandıkları ilçede bir dönem başkanlık yaptıktan sonra şapkasını alıp evine dönecekti.
Mesela her insan hayal kurar…
Kimi tek başına dünyayı dolaşmayı hayal eder, kimi başını sokacak bir eve sahip olmayı. Eğer hayal kuran siyasetçi ise, o da iktidar olmayı hayal eder, bizim siyasetçilerimiz de iyi yetişmediği için onlar hayal kurmayı bile beceremezler, onların en büyük hayali siyasi hayatlarının devam etmesidir.
Birçoğuna göre muhalefet koltuğu en rahat koltuktur.
Durum böyle olunca da AK Parti’nin yaptığı olağan çalışmalar bile kendisine oy kazandırmıştır.
Bizim toplumumuzda ev sahibi olmak bize güven verir…
Dünyada mekân ahrette iman deriz ya… İşte Erdoğan hükümeti, bu büyük çoğunluğun en belirgin hayalinin hayata geçmesini sağlamıştır…
Bu da bir zamanlar başını sokmak için hazine arazilerine kurduğu gecekondulardan insanların kurtulmasına, pek çok vatandaşın büyük bir servete kavuşmasına sebep olmuştur.
Şehir içinde kırk yıllık evlerini inşaat şirketlerine verenler, 10 yıl önce hayal bile etmediği akıllı evlerde oturmanın keyfine varmışlar…
Durum böyle olunca da insanlar bu değişimin ve istikrarın devam etmesini istemiştir. İl ve ilçelerinde başka parti adaylarına oy veren vatandaşlarımız, AKP’li belediye gelince bu imkânlara kavuşacağı için AKP’ye yönelmiştir.
Bu partinin oy oranını yükselten bir de kadınlarımız var.
Daha dün küçücük bir başörtüsü, büyük bir mağduriyetti. Onlar bu mağduriyetin Erdoğan’la birlikte yıkıldığını ve kendilerine sokaklarda başı dik yaşama imkânı sunulduğunu düşünüyorlar. Ve “AK Parti” diyorlar.
Aslında AK Parti hükümetinin kadın politikası kadına tam özgürlük sağlamış da denilemez, ancak bu bile kadınlarımızın bu partiye sevdalanmasına yetmiştir.
Bir de bütçenin yüzde yirmisinin sosyal yardımlara ayrılmış olması ve bu yardımların da kadınlardan başlaması AK Parti’nin başka bir gönül alma politikası olarak karşımıza çıkmıştır.
Vatandaşlarımızın sık sık dile getirdiği “Artık hastane kapılarında beklemiyoruz. Randevu alıp tık gidiyoruz!” sağlık sistemindeki tüm aksamalara rağmen, bu “randevu” meselesini insanlar çok sevmiş. Adam yerine konulduklarını hissetmişler.
Bu da az bir şey değil.
Peki, bu partiye oy verenler bu partiden çok mu memnun?
Kesinlikle hayır.
Vatandaşlarımız bölgesel olarak çektikleri sıkıntının farkındalar…
Fındık fiyatlarından da, buğday ve pancar fiyatlarından da haberleri var.
Şehirde yaşayanlar marketlerdeki fiyatların astronomik yükselmesinden de haberdar.
Ancak gelenin ne yapacağını bilmiyorlar ve kerhen de olsa akın akın bu partiye oy veriyorlar
Bu yazımdan ötürü radikal düşünen okurlarım bana kızabilir.
Bazen kamera açısını değiştirip, at gözlüğünü çıkarmak gerekir.
Bu insanların ufkunu açar, yeni politikalar geliştirmemize sebep olur.
Bir lider düşünün bir mitingle partisine en az yüzde 10 oy kazandırıyor.
Bir başka lider ise aynı mitingi yapıyor ancak yüzde 5 oy kaybettiriyor.