Aydın Doğan’ın Hilton arazisinde 3 milyar dolarlık rant planı
Aydın Doğan, İstanbul’un en kıymetli bölgesindeki Hilton Oteli’ni 2005′te, gerçek bedelinin 5′te birine aldı. Araziye AVM, otel ve villalar yapmak istiyordu. Şişli Belediyesi’nin jet hızıyla olumlu yanıt verdiği inşaat, Anıtlar Kurulu’na takıldı.
SİT ALANI OLSUN
İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, 2006′da, 2 No’lu Anıtlar Kurulu’na, Hilton arazisinin de içinde bulunduğu bölgenin SİT alanı olması için başvurdu. Bunu öğrenen Aydın Doğan, 25 Ağustos 2006′da, Şişli Belediyesi’ne başvurarak Hilton arazisine inşaat yapmak için izin istedi. Talep dilekçesinde, “50 yıl öncesinin yapılanma şartlarına göre araziye 0.70 emsalle inşaat yapılmıştır. Arazinin günün şartlarında konut, ticaret ve turizm alanı fonksiyonuna kavuşturulması için 2.7 emsal inşaat yapılmasına ihtiyaç vardır” diyerek arazi üzerindeki yapılaşmanın 4 kat artırılmasını talep etti. Doğan, inşaat yaparken ‘TAKS’ sınırı gözetilmemesini de talep ediyordu. Bu da arazinin tamamına, istedikleri kadar inşaat yapabilecekleri anlamına geliyordu. Dönemin Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül başkanlığında toplanan belediye meclisi, belediyecilik tarihine geçecek bir hızla, Aydın Doğan’ın talebine, bir oturumda onay verdi. Doğan’ın 2.7′lik inşaat talebi 2.5′a indirilmişti. Şişli Belediyesi’nin bu kararı, Büyükşehir Belediyesi’nin 1/5000′lik planlarına aykırıydı. Sarıgül, bir kurnazlık daha yaptı. Şubat 2007′de, Hilton dosyasını gözden kaçırabilmek için “Toplu görüşülsün” diyerek 80 dosyanın arasına sıkıştırdı ve Büyükşehir Belediyesi’ne gönderdi.
İBB KURNAZLIĞI FARK ETTİ
Bu arada 2 No’lu Anıtlar Kurulu, dosya Büyükşehir’de beklerken, Prof. Dr. Zeynep Ahunbay’ın başvurusunu değerlendirdi ve bölgeyi SİT alanı ilan etti. Kültür ve Turizm Bakanlığı 2 No’lu Anıtlar Kurulu’nun 11 Nisan 2007 tarihli kararına göre, belediyeler izin verse dahi Hilton arazisine ekstra inşaat yapılamayacağı vurgulanıyordu. Dosyayı bir yıl elinde tutan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Şişli Belediyesi’nin kurnazlığını fark edip, tek meclis oturumunda bu kararların alınamayacağına vurgu yaparak, “Her parsel için ayrı başvuru yapın” şerhi düştü. Büyükşehir ayrıca Anıtlar Kurulu’na, Hilton arazisiyle ilgili bir çalışma olup olmadığını sordu. Anıtlar Kurulu, Nisan 2007′de bölgenin SİT alanı ilan edildiğini, çivi bile çakılamayacağını tekrarladı. Aydın Doğan ise bir taraftan belediyelere inşaat izni çıkartmak için baskı yaparken diğer taraftan da arazinin üzerindeki ağaçlardan kurtulmak istiyordu. Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Hüseyin Dirik başkanlığındaki heyet, 30-150 yaş aralığındaki bin 56 ağaç için “Anıt değeri taşımıyor” diye rapor hazırladı. Aydın Doğan, araziye inşaat yapabilmesi için bir engeli daha aşmıştı.
YASADAKİ BOŞLUK
Anıtlar Kurulu 2007′de bölgeyi SİT alanı ilan edince 0.70′lik plan düşmüştü. Yeni koruma amaçlı imar planı yapılana kadar 2 yıllık geçiş süreci vardı. Aydın Doğan bu sürenin bitimine 3 gün kala mevcut yapılarda tadilat yapacağını bahane ederek, Anıtlar Kurulu’na, 2.5′lik imar planıyla başvurdu. 2011′de Büyükşehir Belediyesi yeni bir imar planı hazırladı ve Hilton bahçesine inşaat yapılamayacağını yineledi. Doğan’ın talebi, 2 No’lu Kurul’da halen bekliyor. Aydın Doğan, bir yandan Şişli ve İstanbul Büyükşehir belediyeleri ile Anıtlar Kurulu’na, inşaat izni almak için baskı üstüne baskı yapıyor, diğer taraftan da Hilton arazisine yapacağı inşaatın projesini hazırlatıyordu. Metex Design Group mimarlık ofisi, 2010′da, araziye yeni binalar yapmak üzere projeyi hazırlamıştı bile. İçindeki mobilyalarına kadar 3 boyutlu görselleri hazırlanan proje araziye, Hilton dışında kalan alanın tamamına yeni inşaat üniteleri yapımını kapsıyor. Projede, 2.5 emsale göre, 111 bin metrekaresi toprak altında olmak üzere, toplam kapalı alanı 155 bin 461 metrekare olan inşaat yapımı öngörülüyor. Bölgede inşaatın metrekaresinin asgari 20 bin dolardan satıldığı düşünüldüğünde, Doğan 3.1 milyar dolar rant bekliyor.
2 OTEL VE 8 KATLI AVM
Doğan araziye 18 ve 20 katlı 2 otel, bir katı zemin üstünde, 7 katı zemin altında olmak üzere, 8 katlı AVM ve villalar yapmak istiyor. Arsanın alt kısmı yani Maçka cephesinin denizden yüksekliği 59 metre, Harbiye cephesinin yüksekliği ise 76 metre. Doğan, toprağın altına istediği kadar derine inmek ve 26 metrelik kot farkından doğacak katları ise 2.5′lik emsalin dışında tutmak istiyor.
(Sabah)
Geziciler nerede?
“Sabah harika bir gazeteciliğe imza attı” diyen Star yazarı Ahmet Kekeç, 1056 anıt ağacı kesmesine izin verilmediği, Hilton arazisini yağmalayamadığı için hükümete savaş açan Aydın Doğan’ın hikayesini yazdı.
Refikimiz Sabah, harika bir gazeteciliğe imza attı. “Yeşil” diye inleyen Aydın Doğan’ın, Hilton arazisindeki (bir bölümü “anıt” olarak tescillenmiş) 1056 ağacı katletmek için rapor hazırlattığını ortaya çıkardı.
Meseleyi biliyorsunuz:
Lastikçilikten petrolcülüğe, bankacılıktan canlı hayvan tacirliğine, porno yayıncılıktan (bu konuda hüküm giymişliği vardır) müzik yapımcılığına, neredeyse denemediği iş, girmediği sektör kalmamış ve hepsinden de üstün başarılarla ayrılmış Aydın Bey, bir tarihte “otelciliğe” merak sardı, devasa arazisiyle birlikte satışa çıkarılan Hilton Oteli’ni satın aldı.
Gazetecilikten otelciliğe…
İlginç bir irtifa… Daha doğrusu, ilginç bir geçiş.
Neden olmasın.
HİLTON’U YIKIP AVM YAPMAYA ÇOK HEVESLİYDİ AMA GERÇEKLEŞTİREMEDİ
Farklı iş alanlarında görmeye alışık olduğumuz Aydın Bey’i bir de otelci/turizmci olarak görmek, tanımak, sınamak isterdik. Ben isterdim, ne yalan söyleyeyim… Sık sık en iyi gazeteyi çıkarmakla, en başarılı televizyonculuğu yapmakla övünen Aydın Bey, mutlaka otelcilikte de aynı başarıları tekrarlayacaktı.
Öyle olmadı.
Daha doğrusu, Aydın Bey otelciliği sevmedi… “Bu yaştan sonra otelcilik yapacak değiliz ya” diyordu çevresine ve niyetinin farklı olduğunu anlatıyordu.
Zaten Hilton’u da, bu yaştan sonra otelcilik yapmak ve Türk turizmine katkıda bulunmak için değil, göz kamaştırıcı imkânlar sunan arazisi için satın almıştı. Oteli yıkıp, yerine AVM ve rezidans yapmak istiyordu.
Bu hevesini gerçekleştiremedi.
Çünkü inşaat için gerekli izni çıkaramadı.
ANITLAR KURULU VE BELEDİYE ÇEVRE KATLİAMINA İZİN VERMEDİ
Hem Anıtlar Kurulu, hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, hem de diktatör Erdoğan, haklı ve anlaşılabilir nedenlerle bu işe karşı çıkıyordu.
Birincisi, Hilton arazisi diye “başıboş” bir arazi yoktu. Ermeni mezarlığı diye bir şey vardı. Dönemin muktedirleri, Ermeni mezarlığını yıktırmış, yerine (dönemine göre) şık bir otel kondurmuşlardı. Otel sonranın işidir gerçi… Ermeni mezarlığından elde edilen alan, Taksim bulvarına dahil edilecekti. Hani, Fransız şehir planlamacısının tasarladığı ama Topçu Kışlası arazisiyle sınırlı kalan bulvar… İş planlandığı gibi yürüseydi,Hilton Oteli ve Divan Pastanesi’nin bulunduğu alan Taksim bulvarı sınırları içinde kalacaktı. Dönemin muktedirleri, çalışmayı yarım bıraktılar, Fransız planlamacıyı da ülkesine yolladılar, niyeyse… Kabak da “Topçu Kışlası”nın başına patladı… Sonra da, epey sene sonra, işlevsiz kalmış o atıl boşluğa bir otel kondurdular. Böylesine netameli ve muhataralı bir geçmişe sahip, türlü haksızlıklara sahne olmuş bir alan… Bu alanda rezidans ve AVM fikri, yüksek kazanç getirebilirdi ama iyi bir fikir değildi. Şık da değildi.
BÖLGENİN SİLÜETİNİ TAMAMEN BOZACAKTI
İkincisi…
Hilton arazisi, süreç içinde, “yeşil alan” ortaya çıkmıştı. Bir kısmı anıt değeri taşıyan, binlerce ağaca sahipti ve denilebilirse İstanbul’un akciğeriydi.
Üçüncüsü…
Hilton arazisine kondurulacak rezidans ve AVM, şehrin siluetini bozabilirdi. Buna hiçbir hükümet, hiçbir belediye, hiçbir anıtlar kurulu izin vermezdi.
Nitekim gerekli izin çıkmadı ve Aydın Bey (“baskı aracı” olarak kullandığı Yargıtay’ca tescillenmiş medya organlarını devreye sokarak), işine mani olan hükümete karşı amansız savaş başlattı. Pis hükümet Türkiye’yi Malezyalaştırmak istiyordu… Amansızca mahalle baskısı uyguluyordu. Bizi gericileştirecekti. Şeriatı getirecekti. Diktatörlük kuracaktı. “İçki yasağı” ve “kürtaj” düzenlemesi bunun ilk adımıydı. (Bu savaşın tafsilatını internetten öğrenebilirsiniz. Arama motorlarına uygun sözcükleri girin, karşınıza çıkan sayfaları sabırla okumaya başlayın.)
Uzattığımın farkındayım…
GEZİ’NİN SAHTE KAHRAMANLARI NEREDE?
Sözü, bir bölümü “anıt” olarak tescillenmiş 1056 ağacı katletmek için rapor hazırlattığı ortaya çıkan Aydın Bey’in adamlarına getirmek istiyorum.
Bunlar, Gezi’nin atarlı kahramanlarıydı, hatırlarsanız… “Yeşil” diyorlardı, başka da bir şey demiyorlardı…
Biri, sahte çevreci Sırrı Süreyya Önder’le eylem çadırının önünde diz dize otururken, biri de yakılmış NTV canlı yayın aracının üzerinde poz verirken yakalanmıştı.
Bu iki soytarıdan tepki bekliyorum.
BEŞ AĞAÇ İÇİN OLMADIK REZİLLİK YAPTINIZ
Beş ağaç için olmadık rezillikleri sergilediler.
Her melaneti işlediler.
İstanbul’un altını üstüne getiren “Vandallara” servis yapıp durdular.
Patronlarının “katliam raporu” için de bir çift söz söyleyecekler mi?
Hasretle bekliyoruz.
Ahmet Kekeç-Star