Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Camilerimiz, açık üniversitelerdir
Camilerimiz birçok fonksiyonu yerine getiren, çok amaçlı müesseselerdir. Bu fonksiyonlardan birisi de cami cemaatinin eğitimi ve öğretimi meselesidir. Bir yaygın eğitim müessesesi olan camilerimizde cemaatin yapılan vaazlarla, cuma ve bayram hutbeleriyle dini ve ahlaki konularda bilgileri artırılmaktadır. Ayrıca, camilerimizde Diyanet İşleri Başkanlığımızın “Cami Dersleri” başlatması, geleneğin yeniden ihyâ edilmesine yönelik takdir edilmesi gereken bir girişimdir. Bu eğitim modelinin kökleri asr-ı saadete ulaşır. Bilindiği gibi asr-ı saadette, ashab-ı suffa mescid-i nebide, farklı asırlarda camilerde oluşturulan ilim halkalarında birçok dini otorite yetiştirilmiştir.
Diğer taraftan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 18.Mayıs. 2002 tarihinde İstanbul’da düzenlemiş olduğu “Güncel Dinî Mes’eleler İstişare Toplantısı’nda aldığı tavsiye kararlarından birisi de kadınların cemaat namazlarına katılmalarıyla ilgilidir. Yapılan bu toplantıda alının kararlarda “kadınlar günlük namazlara, bayram, Cuma ve cenaze namazlarına iştirak edebilirler. Hz. Peygamber dönemindeki uygulama dikkate alınarak, Cuma ve Bayram namazlarına kadın ve çocuklar özendirilmesi gerekir” denilmektedir. Bizde ise, öteden beri sadece ramazan aylarında kadınların teravih namazlarına katılmaları gelenek haline getirilmiş, diğer namazlar konusunda aynı zihniyet devam ettirilmemiştir. Son zamanlarda kadın cemaatimizin de camilerde beş vakit namaz kılmalarına uygun mekânların tahsis edilmesi sevindirici bir gelişme olmuştur.
Camilerimiz, öğretim açısından önemli olduğu gibi, terbiye açısından da önemli kurumlardır. İslam, cemaat dinidir. Cemaat namazlarına katılan mü’minler, sosyalizasyon sürecine de katılırlar. Her yönüyle eğitim anlamına gelen bu durum, iyiyi eylem haline getiren insanların çoğalmasını sağlar. Çünkü camiler, mü’minleri hayata hazırlar. Birgün Hz. Peygamber (a.s), adab ve erkân eğitiminden geçmemiş, bu sebeple, mescide tuvaletini yapmak zorunda kalan bir Müslüman’a hemen müdahale edilmemesini emretmiş, adam işini bitirdikten sonra kirlenen yeri bizzat kendisi temizlemiştir. Sonra da o kimseye, temizlik konusunda bilgi vererek, bundan sonra tuvalet ihtiyacının yapılacağı başka mekânlar olduğunu söyleyerek onun gönlünü almış ve diğer Müslümanlara da şu öğüdü vermiştir: . “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Yukarıda anlattığımız bu tek bir olay bile, camilerin her bakımdan insanların eğitildiği, yanlışların güzellikle düzeltildiği yerler olduğunu anlatmaya yeterlidir.
Çocuklarımıza ve gençlerimize cami ve cemaat sevgisi küçük usulüne uygun bir şekilde verilmelidir. Bu sebeple, çocuklarımızı anne ve babalar olarak camiye getirmeliyiz. Zira camilerde verilen din eğitimi ve örnek davranışlar onların gönül dünyalarında kalıcı izler bırakır. Kısaca camileri, her yaştan insanların katılımı ile süsleyerek manen imarına katkıda bulunmalıyız. ‘Camiler Haftası’ vesilesiyle, çeşitli sebeplerden dolayı yıkılmış, harabeye dönmüş cami ve mescitlerin öncelikle imarını gerçekleştirmede ilgili kurumlar ve halkımız seferber olmalıdır.
Unutmayalım ki camiler, birlik ve beraberlik ruhumuzun kaynağıdır. Camiler birleştirirken, modern hayat ayırmakta, dağıtmaktadır. O halde gelin bir defa daha hem camilerimize ve hem de burada hizmet veren din görevlilerimize gereken değeri verelim.