Prof. Dr. Ali Akpınar
Can Azerbaycan!
MESAJIN KAyNAĞINA GERİ DÖNÜŞÜ VE CAN AZERBAYCAN!
Bizde Tarih dersleri hem eksik, hem tek taraflı okutuluyor. Şöyle ki Orta Asya’da hüküm sürmüş Türk ve Müslüman Devletler, bizim tarih kitaplarında yeterli yer bulmuyor. Sözgelimi Azerbaycan topraklarında dört yüz yıl hüküm sürmüş olan Şirvanşahları biz Bakü’deki tarihi yerleri gezerken öğrendik. Öte yandan bizde tarih, savaşlar bilimi olarak okutulur. Timur, Yıldırım ile savaşmasaydı onu da bilmeyecekmişiz demek ki! Oysa Tarih, toplumların kültür ve medeniyetlerini öncelikle bize tanıtmalı. Bir milletin ve bir medeniyetin doğuşunu, gelişmesini ve yıkılışını sebepleri ile birlikte anlatmalı ki sonrakilere ibret olsun, olumsuzluklar tekerrür etmesin.
Hani bir söz dolaşır sanal âlemde, bu mesajı beğendiyseniz tüm dostlarınıza gönderin, hatta size gönderen kimseye de gönderin. Sonunda gönderdiğiniz mesaj, döner dolaşır size geri gelirse, bilin ki mesajınız hedefe ulaşmıştır, diye.
İşte tam da bunu doğrulayan bir vakıa. Orta Asya’dan alperenler eliyle Anadolu’ya gelmiştir İlahî Mesaj. Bir aralar nasıl olmuşsa, Orta Asya mesajdan uzaklaşmış/uzaklaştırılmış. Şimdi Anadolu Erenleri, İlahî Mesajı ulaştırmak için Orta Asya içlerinde çalışıyorlar harıl harıl. Alperenler rahat uyusunlar mezarlarında, mesaj geçte olsa hedefini bulmuş demektir. Zira mesaj, tekrar ilk göndericileri ile buluşuyor.
Uluslar arası Uşak/Çocuk Edebiyatı adlı sempozyuma katılmak üzere gittiğimiz Azerbaycan’da Diyanet, bugüne kadar çok bereketli çalışmalara imza atmış. Bakü’deki altı yüz öğrencisi ile Diyanet Lisesi, Azerbaycan’ın bir numaralı lisesi konumunda. Lisede Arapça ve Kur’ân zorunlu ders olarak okutuluyor. Bakü’deki İlahiyat Fakültesi de geleceğin sahiplerini yetiştiriyor.
Öte yandan Hizmet, yine ilkokul, lise, dershane ve Kafkas Üniversitesi ile Azerbaycan’da da eğitim işlerine öncülük etmeye devam ediyor.
Hüdayî Vakfının açılımı olan Uluslar arası bir teşkilat hüviyetine sahip olan Gençliğe Yardım Fondu da kendisine seçtiği çok önemli bir alanda bereketli hizmetlerini sürdürüyor. Bunlardan başka yerli ve diğer Müslüman ülkelerin çalışmaları da mevcut Azebaycan’da.
Azerbaycan’da Türkiye’den giden bir Türk oradaki kardeşleriyle anlaşma zorluğu hemen hiç çekmiyor. Dil, bizden daha az dejenere olmuş. Zira Azerbaycan Türkçesinde bizden daha fazla Osmanlıca kelimeler hala canlı ve kullanılmakta.
Azerbaycan’da din anlayış bir hayli yozlaşmış vaziyette. Yıllarca süren kızıl tehlikenin baskıcı ve din dışı tutumları yüzünden insanlar dinden uzaklaşmış vaziyette. Sözgelimi dört milyonluk Bakü’de cami/mescid sayısı onu bulmuyor. Bugün Viyana’da yüz kadar cami/mescid olduğu düşünülürse durumun vahameti daha iyi anlaşılır. Azerî kardeşlerimizin, orada bulunan ve hizmet için Türkiye’den gelmiş olan kardeşlerimize söyledikleri bize içkisiz sofraya oturulabileceğini gösterdiniz ve öğrettiniz sözü oradaki dinî hayatı ve din anlayışını özetliyor aslında. Buna rağmen insanlar dine susamış vaziyette, kendilerine doğru dini anlatacak ve yaşayışlarıyla örnek olacak Müslüman kardeşlerini beklemektedirler.
Hazar’ın kıyısında, Bakü’nün en güzel yerinde ve Azerbaycan Millî Meclis Binasının hemen yanındaki Şehidler Meydanı, Türk-İslam Birliğinin sağlam köklerini sembolize ediyor. Çünkü orada, Karabağ şehidlerinin mezarları bulunmakta, onun hemen yanıbaşında Azerbaycan Bağımsızlık Mücadelesinde şehid düşenlerin anısına yapılan şehidlikte ise İslam Coğrafyasının dört bir yanından, kardeşlerinin yardımına koşup gelen ve Nuri Paşa Komutasında savaşarak bu uğurda can veren müminlerin isimleri yer almaktadır. Balkanlardan, Orta Doğudan, Afrika’dan ve Osmanlı’nın diğer pek çok yerinden gelmiş ümmetin seçkin evlatlarının kanla yazdıkları bu isimler, Türk ve İslam Birliğinin kaçınılmaz olduğunu bizlere bir kez daha haykırmaktadır.
Azerbaycan petrol zengini bir ülke. Dünyanın en ucuz maliyetli en kaliteli zengin petrol yataklarına sahip. İşgal altındaki Karabağ’da zengin altın yatakları bulunuyor. Hazar Gölü ve münbit arazileri ile daha başka zenginlikleri de var. Bugün iç ve dış çıkar güçleri tarafından paylaşılmış bu zenginliklerini bütünüyle sahiplenebilir ve kendi geleceği doğrultusunda kullanabilirse, Azerbaycan’ın geleceği, bugünden daha parlak olacak diye düşünüyor ve temenni ediyoruz. Zira Türk ve İslam Dünyası yer altı ve yer üstü zenginliklerini, maddî ve manevî güçlerini bir araya getirirse, farklı coğrafyalarda farklı devletler de olsa tek millet olarak hareket ederse yenemeyeceği güçlük, aşamayacağı engel yoktur. Yeter ki Yüce Allah’ın birbirinizle tanışıp kaynaşasınız, birbirinize destek olasınız diye sizleri farklı kavim ve kabileler halinde yarattık düsturu doğru bir şekilde anlaşılmış olacaktır. Aksi takdirde Türk ve İslam Dünyası varlık içerisinde yokluk çekmeye devam edecektir.