Mustafa Yiğit
Çocukluk ve Terbiye
“Çocuktum ufacıktım,
Top oynadım acıktım.
Yolda buldum bir erik,
Kaptı bir alageyik.” Ziya Gökalp
Okullar yarı yıl tatiline girdi.
Çocuklar karnelerini aldılar.
Kimi çok başarılı, kimi de biraz kırık notlarla yeni döneme girecekler.
Ancak tabii ki üzülmeyecekler, başarılı olmak için biraz daha çaba sarfedecekler.
Burada okul derslerinin yani öğretimin yanı sıra eğitim de ayrı bir önem kazanıyor.
Çünkü, İnsan hayatının en önemli safhalarından biridir çocukluk.
Karakterinin oturmaya başladığı, nasıl bir insan olacağı çocuk yaşta belirir.
İyi hasletler de kötü hasletler de çocuk yaşta kazanılır.
İnsanın değişmeyen karakter yapısı insan oğlunun hayattaki ilk yıllarında şekillenir.
Bu nedenle çocukların eğitimi çok önemlidir.
Pedagoji, çocuk eğitim bir toplumun sağlıklı var olabilmesinin neredeyse ön şartıdır.
Ülkemizde çocukların eğitimine dair konuları da , kültür, sosyal hayat, din, folklor gibi pek çok konuda yazı kaleme alan Ziya Gökalp irdelemiştir.
Gökalp çocukluğun insan hayatı üzerindeki tesirini şu cümlelerle özetler “İnsan en samimi, en derunî duygularını ilk terbiye zamanlarında alır. Tâ beşikte iken işittiği ninnilerle ana dilinin tesiri altında kalır. Bundan dolayıdır ki, en çok sevdiğimiz dil ana dilimizdir. Ruhumuza vücut veren bütün din, ahlâk ve güzellik durgularımızı bu dil vasıtasıyla almışız zaten ruhumuzun sosyal duyguları, bu din, ahlâk ve güzellik duygularından ibaret değil midir? Bunları çocukluğumuzda hangi cemiyetten almışsak, o cemiyette yaşamak isteriz. Başka bir cemiyetin içinde daha büyük bir refahla yaşamamız mümkün iken, cemiyetimiz içinde fakirliği buna tercih ederiz. Çünki dostlar içindeki bu fakirlik, yabancılar arasındaki o refahtan ziyade bizi mesut kılar. Zevkimiz, vicdanımız, özleyişlerimiz hep içinde yaşadığımız, terbiyesini aldığımız cemiyetindir. Bunların yankısını ancak bu cemiyet içinde işitebiliriz. Ondan ayrılıp da başka bir cemiyete intisap edebilmemiz için, büyük bir engel vardır. Bu engel, çocukluğumuzda o cemiyetten almış olduğumuz terbiyeyi ruhumuzdan çıkarıp atmanın mümkün olmamasıdır.”
Gökalp, çocuk dünyaya geldiği zaman lâ-millî bir ferttir. Der. Ancak çocuklar mektebe gittikten sonra oralarda, yalnız eski yahut yeni bir medeniyetin cansız ananelerini öğrenir ve millî harstan büsbütün mahrum kalırsa gayr-ı millî fertler sırasına geçerler.. Gökalp işte bu yüzden Terbiyenin gayesi millî fertler yetiştirmek olarak ifade eder.
Çocuklarımıza vereceğimiz terbiye, eğitim onların şuurlu bireyler olup olmamasıyla çok ilgilidir. İçinde bulunduğumuz toplum milli ve manevi şuurla yetişmiş gençlerle şekillenecek ya da başka bir şeye dönüşecektir.