Durali Göğüş
İhaneti On İkiden Vurmak…
Güneşin dünyamıza en yakın konumda olduğu bir zaman dilimi idi. Sıcaklık en yüksek derecede etkisini iyiden iyiye hissettiriyordu. Son çeyreğin dünyanın incisi İslâm’ın hamisi, koruyucu ülkesi ve milleti. Üç tarafı denizlerle çevrili coğrafi güzellikleri olan belde-i muhayyere olan topraklar Türkiye teyakkuzda.
Mevsim yaz, aylardan Temmuzun 15. günü. Vakit ikindi, gizli mahfillerde kirli eller ve alçak beyinler arasında bir hareketlenme hissedilmişti. Bu milletin makûs tarihinin her döneminde küresel vampirlerin beslemesi tipler var. Kırk yıllara dayanan hoca kılıflı bizden görünümlü cipi programlanmış kalbi ve kafası dışarıda olan haşhaşi sürüsü. Bu ülkenin içinde habis urlar gibi üremeyi sürdürdüler. 2016 Temmuz ‘unun tam ortası Cuma günü ihanete susamış aç sırtlan sürüsü harekete geçti. Küresel eşkıya şefi ABD yancıları AB’de zincirlerini bıraktıkları kudurmuş çakalları binlerce yıllık medeniyetin öncüsü topraklara, millete saldırttılar. Hegemonyacı patronların kuklası alçak loca efendi örgütünün postallı eşkıyaları idi bunlar. Vatan sevdalısı millet evlatları habersizdi bu hain alçakça kalkışmadan. Mahzun ve mazlumların tek umudu olan kutlu millet ‘’bu alçaklığın bu çağda neden ve nasıl olduğu’’ şokunu yaşadı kısa bir an.
Depremin hissedildiği anın sarsıntısı diyebileceğimiz bir ilk tepki idi bu. Nasıl ki depremde ilk umut Rabbimize dua ile sığınma ve teslimiyet halidir. İşte bu ihanet girişiminde tarihe mührünü vuran İslâm’ın sancaktarı olan bu milletin başında olan korkusuz bir torun vardı. Son asrın tüm küresel emperyalist çetelerinin korkulu rüyası bir liderdi. Kendisine ve ülkesine yapılan alçakça girişime korkusuzca bir dik duruş. Milleti ve ümmeti sahipsiz bırakıp boyun mu eğecekti? Beraber yürüdüğü milletine ve ümmetine vefasızlık yüreğinde yok hükmündedir. Kaçmak, arkasını dönüp gitmek olmazdı. Bu reisin fıtratında olmayan bir durumdu. Aksi hareket millete ihanet eden sırtlan sürüsünün ekmeğine yağ sürerdi. İştahı kabaran leş sevicilere yol vermek olurdu. Yiğit bir insan ölümü kendi içinde öldüren başkomutandı O. Çıktı ‘’Ben buradayım, direniş meşalesi elimde ihanet çapulcularına hadlerini bildirmeye sizleri de bekliyorum aziz milletim’’ çağrısı. Halkla buluşmaya ve ihanet şebekesi alçaklarla çarpışmaya ant içti O. Diğer siyaset korkağı gibi tanklar arasından yol verilip belediye başkanının evinde kahvesini yudumlayarak ihanet dizisini izleyen çapsız olamazdı O. Özde değil sözde devrimci, milliyetçi ve muhafazakârlar gibi korkak, silik ve titreyen liderlerden değildi O. Başkomutandı O. İlk adımı atan, yanında özde vatansever Devlet başbuğ ve Alperen Mustafa, arkasında milleti ile en önde istiklale yürüyendi O. Uzun adamdı, ustaydı O. Kefenini yanına alıp ta çıkmıştı bu kutlu yolculuğa O. Dünya yolculuğunda ümmete ve millete sevdalıydı, hizmetkârdı O. Küresel eşkıyaların önünde diz çökmemişti O. Tüm girişim ve operasyonlara meydan okuyup tek tek yok ediyordu O. İçerden şimdiye kadar yapılan darbe nöbetinin en pervasızı olan adice ihanete, meydanı dar edecek adamdı O.
Usta artık savunmada değil taarruzdaydı. Milletiyle omuz omuza hedefi işaret etti. Elinde yay oklar hedefin minderine konumlanmış alçak örgütün merkezine kilitlendi. Hepsi bir nidâl, başta ‘’Ömer Halis Demir’’. Diğer nidâller bu milletin öz evlatları. Vatana ve bayrağına sevdalı çocuklar, gençler, ihtiyarlar, kadınlar peş peşe hedefe kilitlendi. Yay kendisini tutan ustanın gücü, kuvveti kadar büyük ve ağırdı. Okların özgül ve kültürel ağırlığı da yaya denk ağırlıktaydı.Bu ağırlık kalpteki iman, vatan ve bayrak sevdasının ağırlığının güce ve gönüllere yansıması idi. Kemankeş içerdeki haçlı ruhunun piyonları cephesine fırlattığı oklar şehadet ve zafer hızıyla ihanetin merkezine saplanıyor, hedefi 12 den vuruyordu.
Adeta postallı yerli alçakların ve dahi Pensilvanya’daki papazın ruh dünyasına temrenler tek tek saplanıyor ve yok ediyordu.
Hedefi 12 den vuran 251 şehidimizin yeri Resullahın yanı oluyordu.
Hedefi vuranlara ne mutlu!.. Hedefe doğru koşan postallı mankkurt sürüsünü durduran gazilerimize ne mutlu!.. Şehitlerimize rahmet, ailelerine sabr-ı cemil niyaz ediyoruz. Gazilerimize Cenabı Mevla’mızdan sağlık sıhhat ve uzun ömürler diliyoruz.
Bu millet, bu ümmet sizlere daima minnettar kalacaktır.
Alçaklara son söz;
15 Temmuz da destan yazdık! Bu bir.
Bundan sonraki her hain teşebbüsünüzde suratınıza atılan tokadın binlercesini indirmek için hazır ve nazır bekliyoruz. Bu da iki.
Bu böyle biline…