M. Mustafa Özdemir
Konya'da FETÖ mücadelesinin ahvali
Hiçbir ciddi siyasetçi, demokrasi dışı bir oluşuma müsaade etmez.
Hele hele FETÖ gibi, bu toprakların gördüğü en büyük, en satılmış, en adi ihanet örgütü ise hiç müsaade etmez.
MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli’nin Paralel Yapı çıkışı, aslında “günaydın” diyecek türden değil.
Sayın Bahçeli’nin 17 Aralık önceki Paralel Devlet Yapılanması ve Pensilvanya ile söylemlerini biliyoruz.
Ama işin içine, 17-25 Aralık operasyonlarıyla Erdoğan girince, Bahçeli’deki Erdoğan depresyonu, onu bu örgüte maalesef destek verir konuma getirdi.
Düşünün Zaman’a kayyum atanınca MHP İstanbul İl Başkanı da desteğe gitmişti.
Olağanüstü kongre meselesi, Bahçeli’nin ayarlarını yeniden 17 Aralık öncesine döndürdü.
Daha önce de yazmıştım; aslında öncesinde 1 Kasım yenilgisi sayın Bahçeli’yi tabiri caizse fabrika ayarlarına geri döndürdü.
Doğrusu FETÖ konusunda Bahçeli’nin özüne dönmesi sevindirici.
Şahsen ben sayın Bahçeli’nin Milli duruşu konusunda (nadiren bizi şaşırtsa da) bir şüphem yok genel anlamda.
Bahçeli’nin Ülke ve Millet söz konusu olduğunda siyasi görüşlerini bir tarafta bıraktığına dair çok sayıda yaşanmış örnek var.
Eğer Bahçeli’nin dediği gibiyse; Akşener’in arkasında gerçekten FETÖ varsa, (ki buna işaret eden çok ciddi şeyler yazılıp çiziliyor) MHP’liler FETÖ’ye geçit vermeyecek ve Bahçeli’nin arkasında duracaktır, şüpheniz olmasın.
KEMAL KILIÇDAROĞLU VE FETÖ
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na gelince, inanın bugün Başbakanlık koltuğunda otursa, elinde bu güç olsa, bu FETÖ meselesine karşı Erdoğan’dan daha acımasız olurdu. Tabi ki o güç, cesaret, yöneticilik ve liderlik vasıflarına sahip olsa, yoksa bu niteliklerin sayın Kılıçdaroğlu’nun uzağından bile geçmediğini biliyoruz.
Ancak Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’la ilgili onda oluşan paronaya durumu kalıcı bir hale gelmiş. Geçmiyor, geçmeyecek gibi. CHP’den gidince “Erdoğan Ne Derse Aksi” diye bir dernek kurabilir.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ne derse tersini söylüyor.
İnanın Erdoğan diyor diye 2 kere 2’nin 4 etmediğini savunursa ben şaşırmam.
Erdoğan’ın düşmanı diye FETÖ’nün de avukatlığını yapıyor. Dün Ergenekon’un Balyoz’un avukatıydım diyordu bugün FETÖ’nün avukatlığını yapıyor.
Oysa kendi Milletvekili Mustafa Balbay, FETÖ hakkında neler neler diyor, daha ötesi Cumhuriyet gazetesini FETÖ’cülerin ele geçirdiğini söylüyor.
Peki yine kendi milletvekili eski Yarbay Dursun Çiçek’in FETÖ gerçeği ile ilgili söyledikleri. Ama Kemal bey bildiğiniz gibi işte. Farklı bir şey de beklememek lazım.
TEMİZ VATANDAŞLARIMIZ ARTIK GÖRMESİ LAZIM
Bugün bu örgütün varlığı ve tehlikesi konusunda hala sorgulamalarda bulunanlar var mı?
Şaşırtıcı ama var.
“Hizmet” anlayışına gönül veren saf ve temiz vatandaşlarımızın “artık” FETÖ gerçeğini görüp bunları bırakması lazımdır.
Bu örgütten menfaat sağlayanlar, bu ihanette aktif rol alanlar ise onların kaçışı yok, bedelini ödeyecekler.
Bu örgütün ne Türkiye’de ne ‘Dünya’nın hiçbir ülkesinde yaşama şansı yok.
Bakın dünyayı yöneten küresel sömürü güçleri, bu tip insanları para karşılığı satın alırlar, kullanırlar işleri bitince de tekmeyi vururlar.
FETÖ’ye de tekmeyi vuracaklar.
Tamamen umutlarının bitmesini bekliyorlar.
Hiçbir devler, 3-5 tane satılık adam için koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni karşısına almaz.
Onların çalışma metodu “Kazanmak için her yolu den, her hileyi yap, kazanamazsan anlaş”tır.
Bunlara tekme vuracaklar, yenisine bakacaklar.
O günleri de göreceğiz ömrümüz olursa.
KONYA’DAKİ FETÖ DAVASI
Selçuk Üniversitesi Rektörü, Süleyman Okudan ifade verdi.
Yaşadıklarını anlattı. Tabi büyük acılar yaşadı.
Siz doktor olacaksınız, profesör olacaksınız, rektör olacaksınız, bir çete gelip sizin bu dünyada yaşayabilecek en kötü acıları yaşatacak.
Başbakan’ın Cumhurbaşkanı’nın odasına kadar girmiş bir örgütten bahsediyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin en namahrem sırlarının saklandığı birimlere kadar sızmış bir örgütten bahsediyoruz.
Aklınıza ne gelirse A’dan Z’ye bütün resmi kurumlara girmiş bir örgütten bahsediyoruz.
Çok korku salmışlar, örgütün eline düşenler için kolay bir şey değil.
Ama şu eleştiriyi yapmamız gerekiyor.
“Namuslular namussuzlar kadar cesur olamazsa namussuzlar kazanır” diye bir söz var.
Maalesef rektör Süleyman Okudan, korkutulmuş, sindirilmiştir.
Süleyman Okudan’ın mahkemedeki “Allah razı olsun Recep Tayyip Erdoğan'dan, o olmasa sürünecektim” şeklindeki ifadesi zaten bu durumu net bir şekilde anlatmıyor mu?
Okudan için cezaevi öncesi ve sonrası vardır.
Bugün Rektör Mustafa Şahin yönetiminin geri almak için dava açtığı Massera, bugünkü Mevlana Üniversitesi’nin tahsisi, cezaevi çıkışı sonrası gerçekleşmiştir!
Zaten Mustafa Şahin, o dönem rektör adayı olarak, FETÖ’nün baskı şantaj ve kumpaslarını yakından görmüş bir isim.
‘KONYA’DA FETÖ’YLE MÜCADELE İÇLER ACISI’
Bu anlamda ben her türlü bedel ödemeyi göze alarak örgüte boyun eğmeyen Nusret Argun’u tebrik ediyorum. Bugün Konya’da görülen FETÖ davasında onun payı büyüktür.
FETÖ Konya’nın en etkili olduğu illerden birisiydi.
6 ismin TC’nin terör listesinden arandığı bir şehir için FETÖ etkisiz denilebilir mi?
Hal böyleyken Konya’da davanın bir avuç müşteki ile yürümesi Nusret Argun’un da dediği gibi, içler acısıdır.
Dediğimiz gibi iyi korku salmışlar.
Konya’da FETÖ ile mücadele her bakımdan düşündürücü.
Bu şehirde hala, FETÖ’nün tepedeki 6-7 isminden birisi olan, hakkında tutuklama kararı firari Abdullah Aymaz’ın ismiyle okullarda eğitim verilmektedir.
Düşündürücü değil mi?
***
BUNLARIN HAKKINDAN ANCAK ERDOĞAN GELİRDİ
İnsanların yatak odasına girecek kadar adileşen örgüt haklı olarak çok ciddi bir korku salmış.
Ama bir cesur yiğidin çıkması gerekiyordu.
Erdoğan çıktı, bu aziz Millet arkasında durdu.
Bırakın yıkılmayı, ayağı sendeleseydi, bugün “reisim” diyenlerin çoğu çil yavrusu gibi kaçışacaklardı.
Makam, mevki ve para sahiplerinin, statü sahiplerinin, bakanların, milletvekillerinin, belediye başkanlarının nasıl sus pus olup da, sisli havanın dağılmasını beklediklerini o günlerde hep birlikte gördük, yaşadık.
Konya’da da aynı şey... Memleket başta olmak üzere belki 4-5 yayın kuruluşu, hadi zorlayalım 10-15 köşe yazarı, dağılmasını beklemeden sisin içerisine daldı, FETÖ’ye karşı korkusuzca durdu, Erdoğan’a destek verdi.
Ağzına hala FETÖ’yü alamayan çok gazeteci, çok kişi var bu memlekette.
İNLERİNE GİRDİ
Allah’ın inayeti aziz milletin desteğiyle Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan, tehlikeyi bertaraf etti. (Tabi ki daha çok yapılacak iş var. Birçok kurumda temizlik yapılamadı.)
Koyu Erdoğan düşmanı Levent Kırca’nın ve diğer bazı Erdoğan düşmanlarının da dediği gibi “Erdoğan’dan başkası da bu örgütün hakkına gelemezdi”
‘İnlerine gireceğiz’ dedi, sözünde durdu.
Ona inanan güvenen milyonlar var arkasında, Millet var.
Diğer icraatlarını bırakın, bu memleket; sadece FETÖ belasından ülkeyi kurtarmasından dolayı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ardından bu mücadeleyi aynı kararlılıkla sürdüren Başbakan sayın Ahmet Davutoğlu’nun hakkını ödeyemez.
Eğer;
17-25 Aralık darbesi başarılı olsaydı;
Bu memleket 50 yıl geri giderdi.
FETÖ başarılı olsaydı;
Bu ülke, İsrail’in, Amerika’nın mandası olurdu.