Somali denilen Müslüman ülke

Somali denilen Müslüman ülke

Anadolu İnsani Yardım Derneği (AYDER)’nin organizasyonuyla Somali’ye giden Genel Yayın Yönetmenimiz Adem Alemdar, izlenimlerini aktardı

SOMALİ YAZI DİZİSİ -5-

Somali’de gördüklerimiz…

Türkiye Somali’ye hayati bir yardım eli uzattı geçtiğimiz yıl. Bu yardım bir seferlik değildi; devam ediyor ve yardımın iki boyutu var. Birincisi, Somali hükümetini siyasi olarak kuvvetli bir şekilde desteklemek ve devlet olarak yardım etmek. İkincisi de Türk vakıf ve derneklerinin halen devam etmekte olan yardım faaliyetleri… 

3.20120216234409.jpg

BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN DESTEĞİ

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bizzat giderek verdiği manevi desteği Kızılay’ın açtığı büyük kamplarla taçlandırması en önemlisi. Başkent Mogadişu’nun hemen dışında sahile sıfır bir yerde Kızılay 12 bin kişinin barındığı bir kamp kurmuş ve götürülen seyyar fırınla ekmek üretiyor. Su ihtiyacı için TİKA devreye girip DSİ vasıtasıyla içme suyu kuyuları açmış. Güney Somali’de de Kızılay’ın kampları var benzer şekilde… Kimse Yok mu Derneği, Yardımeli Derneği, Beşir Derneği gibi kuruluşlarımız da kendilerince yardım faaliyetleri sürdürüyorlar. Kimisi sıcak aş dağıtıyor, kimisi su kuyusu açıyor, kimisi gıda yardımı yapıyor…

1.20120216234026.jpg

Somalili öğrenciler hayatlarında ilk defa uçağa binmenin ve bir başka ülkeye gitmenin heyecanını yaşadılar. er birisi Türkiye’de çeşitli okullarda okuyarak meslek sahibi olacaklar ve ülkelerine faydalı hizmetlerde bulunacaklar.

İHH-AYDER’İN MÜTHİŞ EĞİTİM KOMPLEKSİ İHH-AYDER

ise daha profesyonelce hareket edip Somali’de aynı amaçla kurulmuş olan ZEMZEM Derneği’ni partner seçmiş kendisine bölge ve şehirlerin eksiğine göre yardım organizasyonu yapıyor. Örneğin İHH başkentte Kızılay kampının hemen yanına büyük bir eğitim kompleksi inşaatına başlamış. İHH bu yatırımı tamamen özkaynaklarıyla ve tahminen 2 milyon dolar harcama yaparak bitirmeye çalışıyor. İnşaatı gezip bizzat müşahede ettik; önceliğin yetim ve öksüzlere verileceği içerisinde ilköğretim, lise ve yurtların olacağı müthiş bir kampus yükseliyor. Tabi biz sadece başkentteki yardım faaliyetlerini müşahede edebildik, ama yetkililerden aldığımız bilgilere göre benzer kamp ve faaliyetler ülkenin ihtiyaç duyulan özellikle güneyinde pek çok yerine götürülüyor. Sebep olandan, gidenden gelenden Allah razı olsun diyelim…
 

2.20120216234215.jpg

Mogadişu Havaalanı’nda sabırsızlıkla Türkiye’ye gidecekleri uçağı bekleyen öğrenciler

BİNLERCE ÖĞRENCİ TÜRKİYE’YE GELİYOR

Diyanet Vakfı’nın ise çok anlamlı bir faaliyeti var. Somalili öğrencileri Türkiye’ye getirip ülkenin ihtiyacına göre eğitimler vermek ve ülkeleri için faydalı insanlar haline gelmelerine vesile olmak. Bizim Somali’ye gittiğimiz uçak Diyanet Vakfı tarafından THY’den kiralanmıştı. Giderken sadece bizi götürdü, ama gelirken uçak hınca hınç doluydu. Somalili 240 öğrenci o günkü uçakla Türkiye’ye geldiler. Ertesi gün ve bir gün sonra da bu seferler devam etti ve bu yıl için toplam 875 Somalili öğrenci Türkiye’ye getirildi. Öğrenciler ilk yıl TÖMER’de Türkçe öğrenecekler, ardından da Tarım, Sağlık, Veterinerlik, İHL gibi liselerde ve liseyi bitirmiş olan 65’i de ilahiyat fakültelerinde eğitime başlayacaklar. Diyanet Vakfı yöneticilerinden aldığım bilgiye göre birkaç sene içerisinde Türkiye’ye getirilecek öğrenci sayısı beş bini bulacakmış. Ayrıca başkent Mogadişu’da bina arıyorlarmış ve önümüzdeki Eylül ayına Mogadişu İHL’yi açacaklarmış. 1500 öğrenci almayı düşünüyorlar, ama talep çok olursa ikili öğretim yapıp sayıyı ikiye katlayabileceklerini söylediler. Türkiye’ye gelen öğrencilerin üçte birinin kız olduğunu da ayrıca belirtmekte fayda var…

4.20120216234551.jpg

Somali Milli Eğitim Bakanı ve yardımcıları

SOMALİLİ BAKAN TAKDİR EDİYOR

Somali Milli Eğitim Bakanı’nı da makamında ziyaret etme imkanı bulduk. Eski ve küçük bir okulun bir sınıfını bakana makam odası yapmışlar ve bakan bu odayı üç kişiyle birlikte paylaşıyor. Bize Türkiye’nin yaptığının ne kadar önemli olduğunu anlattı ve takdirlerini belirtti. Bu arada Türkiye’ye götürülecek öğrencilerin kendileri tarafından belirlenmesini istemişler, ama Türkiye Diyanet Vakfı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından oluşturulan üçlü heyet bunu kabul etmemiş. Sebebini merak ettik, Somali Milli Eğitimi’ne bıraksaydık, öğrencilerin tamamını kendi kabilelerinden göndereceklerdi, biz bunu istemedik dediler ki haklılar. Kimse Yok mu Derneği Somali devletinden istemiş öğrenci listesini ve derneğin yaptığını övdüler bize fakat anlaşılan derneğin getirdiği öğrenciler belli kabilelerden gelmiş…

5.20120216234723.jpg

Lise 3’e giden kızlar pür dikkat dersi takip ediyorlar.

MOGADİŞU’DA OKULLARI ZİYARET ETTİK

Zemzem derneği yetkilileri, bizi derneğin bir okuluna götürdü. Memnuniyetle gittik, Somali’deki bir ilköğretim okulunu müşahede etmek istedik. Çok güzel eğitim veriliyor, eldeki imkanlar ölçüsünde tabi. Lise 3 kız sınıfını ve lise 1 erkek sınıfını ziyaret ettik. Çocuklar çok zeki ve bizi can kulağıyla dinlediler, takip ettiler. Somali’de şuan itibariyle devlete ait tek bir okul bile yok. Bütün okullar özel; kimi vakıf ve dernekler veya özel şirketler tarafından işletiliyor. Devlete ait bir üniversite de yok Somali’de. Niye demeyin, Somali’de doğru düzgün bir devlet yok şuan için. Bir lise gezdik bir de üniversite isteriz dedik, bizi Mogadişu Üniversitesi’ne ve Benadir Üniversitesi’ne götürdüler. İkisi de özel olan bu okulların eğitim seviyesi tahmin edebileceğiniz gibi çok altlarda, ama inançlılar kısa zamanda geliştirecekler, bunu görmemek imkansızdı…

7.20120216234844.jpg

Başkent’te iş yerleri yeni yeni canlanmaya başlamış

SAVAŞ HERŞEYİ PERİŞAN ETMİŞ

Mogadişu’da iç savaş neredeyse sağlam bir bina bırakmamış, her taraf perişan vaziyette. Lakin yıkılmış ve 20 küsur sene önceki hali buysa, demek ki burada ciddi bir devlet geleneği var ve yeniden hızla eski haline gelebilir. Başkentin cadde ve sokaklarında en dikkat çeken şey, işyerlerinin duvarlarındaki resimler. Tabela yerine içeride ne yapılıyorsa onu hem yazmışlar hem de resmetmişler. Yol kenarlarında basit seyyar satıcılar var kimisi meyve satıyor kimisi ekmek. En can sıkıcı olanı da kat denilen bir otun burada da satıldığını ve sıklıkla kullanıldığını görmemizdi. Sonradan gördük ve öğrendik ki Kenya’dan her gün iki uçak dolusu kat otu buraya getiriliyor ve karşılığında günlük 4 milyon dolar ödeme yapılıyor. Niye siz yetiştirmiyorsunuz, madem kullanıyorsunuz, bu ota bu kadar para vermek doğru mu dediğimizde, izin verilmez deniyor. E peki uçak havaalanına nasıl inip bu otları getiriyor her gün, dediğimizde de gülümsüyor Somalili arkadaş. Havaalanını İngilizler işletiyor, mafya eliyle piyasaya sürüyorlar. Hal böyle olunca Kenya buradaki savaşın bitmesini istemez doğal olarak. Basit bir ottan bu kadar para kazandıktan sonra gerisini siz düşünün.. Sabah otelde soframıza getirilen balın nereden geldiğini merak ettim. Üzülerek belirtmeliyim ki bal Çin’den gelmiş. Yanlış okumadınız, basit bir bal bile taa Çin’den geldiğine göre durumun vahametini varın siz düşünün. Somali’de tam bir tüketim toplumu oluşmuş. Savaş nedeniyle hiçbir fabrika çalışamıyor, en küçük bir üretim yapılamıyor. Elektirik bile dizel jeneratörlerden elde ediliyor…

 

8.20120216235012.jpg

Mogadişu Büyükelçimiz Kani Torun, bizi Büyükelçilikte kabul etti.

BÜYÜKELÇİ KANİ TORUN İŞİNİN EHLİ

Mogadişu Büyükelçimiz Kani Torun’u büyükelçilik binasında ziyaret ettik. Londra merkezli Yeryüzü Doktorları örgütünün kurucusu olduğunu ve uzun yıllardır İngiltere’de yaşadığını öğrendiğimiz büyükelçimiz henüz 3 ay evvel ilk görev olarak atanmış buraya. Oldukça yetkin olduğu her halinden belli olan Artvin doğumlu Kani Bey İngilizlerin 1800’lü yılların başında bu topraklara geldiğini ve yoğun misyonerlik faaliyetleri yürüttüklerini söylüyor. Masasındaki 1840 yılında Somali’deki Hıristiyanlaştırma faaliyetlerini konu alan İngiliz kitaplarını göstererek durumun farkında olduğunu vurguluyor. Büyükelçimiz, Somali halkının çok çalışkan olduğunu ve kısa bir zaman sonra ülke olarak ayağa kalkacağına inandığını söylüyor. Türkiye’nin bu insanlar tarafından iyi bilindiğini ve önemsendiğini, gelecekte de Türkiye’nin bu topraklarda iyi işler yapacağına olan inancını paylaşıyor.

 

9.20120216235119.jpg

Kızılayın kampından bir görüntü

HÜKÜMETİN HİÇ BİR GELİRİ YOK!

Somali’de hükümetin yardımlar dışında hiçbir geliri yok. Vergi ya da benzeri gelir getirici bir faaliyet yok henüz. Sadece havaalanına veya deniz yoluyla limana gelen mallardan fahiş paralar isteniyor. Üstelik bu mallar ülkeye yardım için gönderilen mallar olsa bile aynı istek geçerli. Alt yapı çökmüş, yollar perişan, elektrik yok, ama silah var. Savaşın sürmesini isteyen baronlar bol bol silah göndermişler, savaş sürsün gitsin diye… Kaldığımız otelde duş almak istedik, sıcak su olmadığını öğrendik. Aslında burada hiçbir zaman sıcak su diye bişey olmamış, hava sürekli sıcak olduğu için kısmen ılık olan suyla duşumuzu aldık. Fakat içmek için bu suyu kullanmadık. Parası olana temiz pet suyu var burada. Sigara içene pek rastlamadık, hatta bizim içmemize laf edenler bile oldu. Deve eti ve sütünün yiyecek olarak sıkça kullanıldığını da notlarımıza ekleyelim. Muz, mango, karpuz, greyfurt gibi meyvelerin bu ülkede sürekli yetiştiğini ve tatlarının da çok güzel olduğunu belirtmekte fayda var. Afedersiniz eşek burada çok önemli bir hafif ulaşım aracı. Seyahatimiz boyunca bol bol gördük ki insanlar şehir içi nakliyeyi bu hayvanlarla yapıyorlar. Yüzyıl evvel İngilizler tarafından tasarlanmış düzgün cadde ve sokaklarda araç sayısına yakın eşek gördüğümüzü söylersek yalan olmaz… Somalili gençler Türkiye’ye gitmek için can atıyorlardı. Kaldığımız otelin resepsiyonisti bile kaç kez rica etti, beni götürün diye. Aynı şekilde bize rehberlik yapan delikanlı da defalarca aynı istekte bulundu. İlgili arkadaşlara isimlerini verdik artık… Mogadişu’nun nüfusu normalde 1 milyon civarındaymış, ama savaş dolayısıyla bir okadar da mülteci gelmiş şehre. İyi kötü bir yere doluşmuş insanlar ölmemek için. Bu kadar kötü şartlar ve savaşa rağmen emlak fiyatlarının İstanbul’la yarışır olduğunu duymak ise bizi oldukça şaşırttı. 

YARIM CAMİYİ KONYALILAR BİTİREBİLİR

Mogadişu’nun savaştan en çok nasibini alan mahallelerinden birinde yarım kalan bir cami inşaatına götürdü heyet bizi. Bu caminin inşaatına yardım etsin Türkler de bir an evvel bitsin, biz de ibadetlerimizi yapalım dediler. Gezdik kaba inşaatı biten inşaata tahminen 250 bin dolar para daha harcanması gerekiyor. Bize inşaatı bitirin istediğiniz bir ismi bu camiye verin dediler. Biz de elçiye zeval olmaz diye Konyalılara durumu havale ediyoruz. ilgilenenler olursa PTT arkasındaki AYDER derneğine müracaat edebilirler.  BİTTİ

 SOMALİ YAZI DİZİSİ -4-

Somali Cumhurbaşkanı Basın Danışmanı Cebrail İbrahim Abdullahi: Somalililer Türkler gibi

Somali yazı dizimizin dördüncü gününde kaldığımız yerden devam edelim. Somali’de ilk Türk müteşebbis Halil Altuntaş, bizi Somali hakkında ayrıntılı bilgiler alacağımız birisiyle tanıştıracaktı. O kişiyi sağ olsun otele, yanımıza getirdi. İsmi, Cebrail İbrahim Abdullahi. Kendisini Somali devlet başkanının basın danışmanı olarak  tanıtabileceğimizi söyledi. Somali’de ne oluyor, kim ne yapıyor, anlat dedik, başladı anlatmaya…

1.20120215224031.jpg

BM ve Uluslararası basın ve medya kuruluşlarının Somali hakkında sık sık bilgi almak için başvurdukları Cumhurbaşkanı Basın Danışmanı Cebrail İbrahim Abdullahi kaldığımız otelde bizi ziyaret ederek sorularımızı cevaplandırdı.


 
Somali’deki durumun nedeni: 6 aktör

Şuanda geçici bir durum var. Ne zaman ne olacağı belli değil. 20 senedir süren savaşın derin yaraları var. Bu yaraları sarmak, yeniden bir özgüven kazanmak ve millet bilinci kazanmak için zaman ve çalışmaya ihtiyaç var. Somali’de şuanda 6 aktör var. Bunlar: 1. Şuanki geçici hükümet. 2. Afrika Birliği Barış Gücü. 3. BM ve Uluslararası organizasyonlar. 4. Şebap örgütü. 5. Yöresel savaş ağaları ve aşiretler. 6. Komşu ülkeler. Bu 6 aktörün hepsinin ayrı gücü var Somali’de ve hepsinin ayrı hesapları var. Somali hükümeti güçsüz olduğu için bu aktörler etkili oluyorlar, hükümetimiz boyun eğmek zorunda kalıyor. Geride kalan 20 yılda bu saydığım aktörlere güvenimizi kaybettik ve bunlara karşı bir nefret başladı. Dışa bağımlı olduğumuz için savaş da bir türlü bitmiyor, her aktör kendi hesabına savaşın sürmesini istiyor. Maalesef Somalililer olarak ne zaman bir araya gelmek istesek bu aktörler bizim birliğimizi bozuyorlar.

 

2.20120215224422.jpg

Başkent Mogadişu sokaklarında eli silahlı hükümet yanlısı gruplar devriye  geziyorlar. Türklere her gördükleri yerde selam vermeyi ihmal etmiyorlar.

Somali’de Halk 45 yıldır istediği lideri seçemedi

Öte yandan 1967’den bu yana 45 yıldır Somali’de halk kendi istediği birini seçemedi. Şimdi bir cumhurbaşkanımız var, ama onu da halk seçmedi. 200-250 kişilik ileri gelenler seçti. Dolayısıyla iktidarı da kafalarına göre paylaşıyorlar. İşin garibi iktidara gelenler genelde cahil kişiler ve kendileri için çalışıyorlar. Hal böyle olunca iyi birisi iş başına gelemiyor. Yukarıda saydığım 6 aktör sistemi ayarlıyor, görünürde bir hükümet var, ama aslında bir iktidar yok. Ayrıca BM 20 yıldır Somali’ye her yıl 1 milyar dolar para gönderiyor, ama para Somalililerin eline hiçbir zaman geçmiyor. Bu 6 aktör tarafından iç ediliyor. Paranın yüzde 70’i Afrika Birliği Ordusu’nun savaş masrafları olarak Kenya’ya gidiyor, kalanı da BM masraflarına gidiyor. Şuana kadar BM’den Somali’ye 26 milyar dolar para gönderilmiş, bir tek kuruşunu dahi Somali halkı göremedi. BM veriyor gibi yapıp kendi masraflarına sayıyor. Hükümet geçenlerde BM’den sadece 4 milyon dolar istemiş, hakkımızdan kesin diyerek. Faturasını kesmişler harcanmış gibi, ama bu para yine hükümetin eline geçmemiş…

Türkiye Somali’ye gelince neler oldu?

Türkiye Somali’ye gelince işler biraz değişti. BM de kendisine biraz çeki düzen verdi. hatta İngilizler endişelenip bir konferans düzenlemeye karar verdiler 23 Şubatta. Anlıyorum ki maalesef hakkımızda yine İngilizler karar verecek. Tabi bu konferansta söz sahibi olabilmek için İngilizler daha bugün Somali’ye büyükelçi atadılar, ama Mogadişu’ya gelemiyor, Kenya’nın başkenti Nairobi’de ikamet edecek o da diğer bazı büyükelçiler gibi. Sevindirici olan şu, bu konferansta Türkiye de masada. Fakat bu konferanstan Somali lehine bir şey çıkacağına dair bir beklentimiz yok…

 

4.20120215225152.jpg

Türkiye Somali’ye gelince bize yeniden bir ruh geldi. Psikolojik olarak bu çok önemli bizim için. 20 yıllık kaderimizin değişeceğine dair bir ışık göründü. Bir de Türkiye Müslüman bir ülke olduğu için Şebap’ın da biteceğine dair umutlandık. Türkiye’nin gelmesi ekonomik olarak da çok iyi geldi bize. Çünkü diğer bazı devletler de en azından utancından buraya gelmeye başladı. Geçen sene Türkler ilk geldiğinde bir iki aydan kaçıp giderler denmişti, ama öyle olmadı Türkler burada ve biz onları çok sevdik…

 

Somali’de paylaşılamayan ne?

Cevap vermekte zorlanıyorum, sebepler sürekli değişiyor, ama iki madde ile söylemek gerekirse birincisi petrol, ikincisi de aktörlerin çıkarları. Bizim henüz tam keşfedilmemiş yeraltı zenginliğimiz var. İnsanımıza bir fırsat verilse silahı bırakıp işine bakacak. Tabi aynı zamanda güçlü bir lidere de ihtiyacımız var.

Şeyh Şerif Ahmet altından kalkabilir mi?

Türkler onun için bir şans. Türkler halk için burada. Halkımız bunu görüyor. Hükümetimiz de bunu böyle gördü ve Türkiye’nin varlığından büyük güç alıyor. Bu şansı iyi kullanırsa hem kendisi hem halk için bu bir çıkış olabilir. Savaş biterse dışarıdaki Somalililer ülkelerine kısa sürede dönerler ve ülkemiz hızla kalkınır. Somali 1980’lerde Afrika’nın hem askeri hem ekonomik açıdan güçlü bir ülkesiydi. Dünyaca ünlü fabrikalar vardı, Afrika’daki ilk petrol rafinerisi de bizdeydi. Bölgenin en gelişmiş ve en stratejik ülkesiydik. ABD gelip işleri karıştırdı…

5.20120215225303.jpg

Somali’de basın hakkında neler söylersiniz.

Şuan basit bir TV kanalımız var, bir de İngiltere’den yayın yapan kanal var. Bizimle alakalı 4-5 kanal daha var, ama yayını buradan yapmıyor. Gazeteye gelince, A4 sayfası ebadında 4 sayfalık bir gazete yayımlanıyor yıllardır Mogadişu’da. Gazetenin sahibi bir bayan ve haftada 3-4 kez haber ve para durumuna göre çıkıyor. Tabi matbaa olmadığı için fotokopiyle çoğaltılıyor gazete. Ama belki bin tane web sitemiz var. İnternette çok güçlü Somali medyası, sebebi de masrafsız ve kolay ulaşılıyor olması. Hiiran.com mesela en büyüklerinden.

Şebap ne diyor?

İlk başta halk Şebap’a inandı, ama büyük bir hata yaptılar ve Somali bayrağını siyah Kelime-i Tevhid bayrağı ile değiştirmeye kalkıştılar. Bu insanlar mavi zeminde beyaz yıldızlı Somali bayrağını seviyorlar. Ayrıca halkın çoğunun inandığı sufi görüşlere toptan karşı çıkıp tasavvufu reddettiler. Oysa halkımız tasavvufa büyük önem verir. Radikal İslamı savundukları için, halifelik sistemini geri getirmeyi planlıyorlar, ama inandırıcılıklarını kaybettiler. 

 

6.20120215225413.jpg

Somali halkı dindar mı?

Halkımız çok dindardır. Dinine bağlı yaşar. Nerede olurlarsa olsunlar, dinlerinin gereğini yerine getirirler. Taviz yoktur bizde. Burada kâfirlik yoktur. Herkes İslama inanır, ama aslında Türklere de benzer halkımız. Çok radikal değiller. Şebap’tan evvel kadınlarımız Türkler gibi giyinirdi. Kimisi açar, kimisi kapatırdı. Yani bir zorlama yoktu. Şebap zayıfladıkça haliyle kadınlarımız da rahatlayıp istedikleri gibi giyinecekler.

Kadınlar zorla mı örtünüyorlar?

Şebap son 5-6 yıldır kadınlara baskı yaptı ve tüm kadınlarımız kıyafetlerini tesettüre uygun hale getirip başlarını kapattı. Aslında 1993’te ABD gelince, savaş şiddetlendi ve canını sevenler kaçtı. Kalanlar daha çok dinine bağlı olanlar olduğu için dindarlık arttı haliyle. 

CIA’nın Mogadişu havaalanında bürosu varmış!

Şuanda burada kimin kim olduğu belli değil. havaalanını İngilizler işletiyor, buraya her giren çıkanı biliyorlar. Türkiye’den gelen yardımlar bile İngilizlerin defterine yazılıyor. Yani nasıl olmuş, niye olmuş bilinmiyor. Ortada bir gerçek var, havaalanını İngilizler işletiyor, muhtemeldir ki CIA’nın da bir bürosu olabilir.

7.20120215225524.jpg

Somali’de spor ne alemde, futbol, basketbol…

12 futbol takımı var. Zaman zaman maçlar yapılıyor. Bunlardan 6 tanesi kuvvetli takımlar. Basketbol ve voleybol da var, ama düzenli bir lig olmadığı toplanamıyorlar.  Sinema, tiyatro, sanatsal faaliyetler var mı? 20 yıl aradan sonra ilk kez yarın (5 Şubat 2012) bütün artistler, sinemacılar, tiyatrocular bir araya geliyorlar. Yaklaşık 200 kişinin toplanacağını sanıyorum. Bir durum değerlendirmesi yapılacak. 

 

Diğer şehirlerde durum nedir?  Hükümetin oralardan haberi var mı?

Maalesef yok. Hükümet sadece başkent hükümetidir. Diğer şehirlerde ne olup bittiğinden haberi yok ve hiçbir şey de bilmiyor. Oralar Şebap’ın kontrolünde. 

SOMALİ YAZI DİZİSİ -3-

Türkiye sihirli bir değnek olup Somali’ye dokunmuş!

Somali yazı dizimizin üçüncüsünde bugün, uçaktan indikten sonra görüp duyduklarımızı, yiyip içtiklerimizi ve yapıp ettiklerimizi anlatacağız…

Mogadişu Aden Abdullah Uluslararası Havaalanı belki de tarihinde gördüğü en büyük uçağa ev sahipliği yapıyordu. Diyanet Vakfı’nın THY’den kiraladığı 4 motorlu 270 kişilik Airbus tipi uçaktan inerken terminal binası önünde sabırsızlıkla bizi bekleyenleri gördük ilkin. Güler yüzle her birimize hoş geldiniz dendi ve VİP salonuna davet edildik. Somali her ne kadar fakru zaruret içinde olsa bile havaalanında işleyen bir sürü prosedürden dolayı salonda epeyce bekletildik. İHH’nın Somali’deki ofisinden Taner isimli bir arkadaş gelip bizi aldı neticede. Havaalanından çıkışımız beklememizle ters orantılı bir şekilde çok kolay oldu. Hemen kapı önündeki ciplere biniştik ve hızla ilerlemeye başladık. Afrika Birliği Ordusu’nun Ugandalı askerlerinin sert bakışları arasında havaalanı kampusunu terk ettik. Çıkışta bir kepçe büyükçe bir beton kütleyi her araç giriş çıkışında yola bırakıyor ve geçiş iznine göre yoldan çekiyordu. İçimizi ürperten bu manzara daha başlangıçtı ve silahlı pek çok askerin sanki savaş var da bir ara verilmişçesine beklediğini gördük.
 

1.20120214232835.jpg

Geçtiğimiz Ramazan ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ailesiyle birlikte Somaliye giderek Devlet Başkanı Şerif Şeyh Ahmet’e verdiği destek Somaliye yeniden ayakları üzerinde durabileceklerine dair büyük bir özgüven vermiş

Heyetimizi iki lüks cip taşıyordu, ama en önde içinde 6-7 silahlı koruma bulunan bir başka cip daha vardı. Yollar, 20 yılı geçkin bir zamandır devam eden kargaşadan nasibini almıştı, her taraf delik deşikti. Arabamız bir o tarafa bir bu tarafa yoldaki çukurlardan kurtulmaya çalışırken biz de meraklı gözlerle Mogadişu sokaklarına bakıyorduk. Çok geçmeden ilk doğru dürüst bina göründü ve tabelasında Türk Bayrağı vardı. Yardımeli Derneği iyi bir binada hizmet veriyordu. Önünden hızla geçtik ve bir başka yardım derneğimizin tabelası çarptı gözümüze. Kimse Yokmu Derneği ve Beşir Derneği derken seyahatimizde bize ev sahipliği yapan Zemzem Derneği’nin genel merkezine ulaştık. Bu dernek İHH-AYDER’in Somali’deki yardım faaliyetlerinde birlikte çalıştığı ve aşağı yukarı benzer faaliyetler yürüten bir dernekti…

 

2.20120214233031.jpg

Mogadişu’da Zemzem Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi’nde bize ikram edilen sabah kahvaltısı

Aç olduğumuz düşünülerek önümüze hemen bir kahvaltı kondu. Soğanla haşlanmış bol sulu et, soğan ve yumurtadan yapılma melemen, muz, meyve suları ve çay. Her birisinin biraz tadına baktık, en çok muz hoşumuza gitti doğrusu. Bu arada Somali’nin muz hususunda çok iddialı olduğunu öğrendik. Hem çok yetişiyormuş hem de mükemmel bir tadı vardı. Kahvaltıdan sonra fazla vakit kaybetmeden keçi dağıtım programına götürüldük. Konyalı yardımseverlerin bağışladığı paralarla yaklaşık 1300 tane keçi dağıtımı yapılacaktı. Biz sadece başkentin arka sokaklarında yaşayan 50 aileye dağıtacaktık keçileri. Kalanları ise oradaki dernek görevlileri başka bölgelerde ihtiyaç durumuna göre ilgililerine ulaştıracaklardı. Her bir aileye 3 dişi ve bir erkek olmak üzere 4’er keçi dağıttık. Dağıtım boyunca hiçbir kargaşa yaşanmadı, herkes sırasını bekledi. İHH yetkilisi arkadaş keçileri alanlara kısa bir konuşma yaptı ve “sakın bu hayvanları kesip yemeyin, az sabredin çoğalsınlar sütünden faydalanın” dedi. Bir bayan da mikrofonu istedi ve duygularını dile getirdi. Bizlere kalpten teşekkür ettiğini, Allah’ın olup biteni gördüğünü ve ecirini öbür tarafta vereceğini falan söyledi. Bu duygusal konuşmanın ardından oradaki kalabalıkla vedalaşıldı…

4.20120214233623.jpg

İHH-AYDER tarafından organize edilen ve Konyalı hayırseverler tarafından bağışlanan  paralarla 1300 keçi ihtiyaç sahibi Somalililere dağıtıldı

Cuma namazı çok yakın olduğu için dernekte abdestler alındı ve yine araçlara binilerek şehrin en büyük camisine gidildi. Bir zamanlar oldukça görkemli olduğu her halinden belli terk edilmiş parlamento binasının tam karşısındaki bu büyük camiye başkentteki bizler gibi yardım dağıtmaya gelen tüm Türkler geldi neredeyse. İmam efendi hutbesini tamamen fasih bir Arapça ile yaptı ki bunu beklemiyordum. Sonradan öğrendim ki bu insanların az çok eğitim alanları Arapçayı biliyorlardı. Hiç okumamışların dil bilmelerini beklemiyoruz tabi. Cami içinde bir yardım sandığı dolaştırıldı belki camiye belki de cami görevlilerine yardım maksatlı bu çağrıya uyarak bizler de bir miktar katkıda bulunduk. Namaz çıkışı çocuklar cami önünde büyüklerden para bekliyorlardı. Kimi durumu iyi olanlar çocuklara bir miktar para vererek gönüllerini aldılar…

Araçlarımıza binerek şehrin iyi denecek restoranlarından birine doğru sürdük araçlarımızı. Maalesef yemekleri bitmişti. Bize ikram edecekleri Pepsi’den başka da bişeyleri yoktu! Restoran dediğime bakmayın, otlarla üzeri kapatılmış, duvarları tahtalarla örülmüş derme çatma bir yer. Zemin kumlu olduğu için her müşteri değişiminde tırmıklarla zeminin toprağı eşeleniyor ve düzeltiliyordu. Burada bir miktar nefeslendikten sonra kalacağımız otele gitmeye niyetlendik. Yakın bir zamana kadar bir odayı 150 dolara veriyorlarmış, neyse ki biraz indirim yapılmış ve 90 dolara anlaşılmış. Kale gibi korunan, duvarlarından dışarısı görülmeyen ve kapısında silahlı korumaların bulunduğu bir yer. Şöyle bir dışarıyı gezmek istedik, salmadılar. Çok tehlikeli olabileceğini ve bir saldırı olabileceğini söylediler. Otel üç katlı ve bizdekilere benziyor, ama tabi bakımsız. Restoran kısmı bahçede ayrıca bir binada ve aşçıbaşı yemeklerini bize beğendirebilmek için epeyce uğraş verdi. İlk akşam sofraya deve etindin yapılmış köfte ile hamburger ve patates kızartması geldi. Yemeğin hemen ardından her seferinde meyve vermeyi ihmal etmediler. Kışın ortasında karpuz yiyeceğimizi düşünmemiştik, ama orada kış diye bir şey yok tabi. Ayrıca karpuzla birlikte tadı iyi olmayan garip bir kavun ve benim favori meyvem mango. Her seferinde ben karpuzumu Mehmet Gümrah’a verip onun beğenmediği mangosunu aldım ve seyahat boyunca bol bol mango yemiş oldum…

55.20120214233958.jpg

Mogadişu’da kaldığımız Safari Otelin bayrak direklerinin en önünde Türk Bayrağı dalgalanıyordu

Somali’de çok uzun zamandır elektrik santralleri çalışmıyor ve akşam oldu mu şehir karanlığa bürünüyor. Tabi bizim kaldığımız otel ve benzeri binalarda mazotla çalışan büyük jeneratörler var ve elektrik ihtiyacımızı oradan karşıladık. Cep telefonlarımızı ise elektrik sistemi İngiliz usulü olduğu için bir arkadaşımızdaki aleti sırayla kullanarak giderdik. Elektrik yoktu, ama internet vardı. Otelin internetinden cep telefonlarımız sayesinde faydalandık. Yeri gelmişken belirtmeliyim, küçük büyük tüm Somalililerin elinde birer telefon gördük. Üstelik çok sık konuşmaları da dikkatimizi çekti. Ucuz mu diye sorduğumuzda oldukça pahalı olduğunu öğrendik, ama bir şekilde kullanıyorlardı. Akşam yemeğinden sonra otelin bahçesine kurulan dev ekranda Afrika kupası maçlarını izledik çaylar eşliğinde…

Otelde bir başka Türk’ün daha olduğunu anlamamız geç olmadı. Selamlaştık, Halil Altuntaş’la. Aslen Malatyalı imiş, 16 yıl önce gezmek için Güney Afrika’ya gitmiş ve orada kalmış. Yıllarca halı ticareti yapmış ve Somalili bir arkadaşı vasıtasıyla Mogadişu’ya yatırım yapmak için gelmiş. Yani Halil Altuntaş, Somali’deki ilk Türk müteşebbis oluyor. Daha evvelde gelip gittiği için malumatı vardı Somali hakkında. Anlattığına göre 5-6 ay evvel başkentte; sokaklarda fazla insan dolaşmazmış. Araç ise akşama kadar 5-10 tane ancak geçermiş. Yakıt tüketimi 5-6 ay evvel günlük 2 bin 500 litreymiş, ama ocak ayı sonu itibariyle 25 bin litreye ulaşmış. Niye dememize fırsat vermeden sebebini de söyledi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın burayı ziyareti bu adamları o kadar çok onere etmiş ki, özgüvenlerini kazanmışlar tekrar. Türkiye bir sihirli değnek olmuş ve buraya dokunmuş yani. Türkiye’yi böyle kötü bir zamanda kendilerine sahip çıktığı için çok sevmişler.

Sokaklardaki araç sayısı her geçen gün artıyormuş, hatta Dubai’den gemilerle 5 bin araç bir iki ay içerisinde buraya gelecekmiş. Bu arada tüm İngiliz sömürgesi ülkelerde olduğu gibi burada da trafik soldan işliyor ve direksiyonlar sağda. Gerçi trafiğin nereden işlediği tam belli değil, arabanın lükslüğüne ve büyüklüğüne göre dahası kornaya sert basmaya göre yolda geçiş önceliği senin olabiliyor…

Savaştan dolayı sağa sola kaçışan Somalililer ticaretten çok anladıkları için gittikleri yerlerde çok başarılı olmuşlar ve bir Somali Diasporası oluşmuş. Ülkeye barış hakim oldukça yavaş yavaş bu insanların ülkelerine gelmeye başladıklarını söyledi Halil Bey. Halil Altuntaş’a petrolle niye bu kadar ilgilendiğini sorduğumda, Mogadişu’nun ilk petrol dağıtım lisansını daha o gün aldığını ve Cumhurbaşkanı Şerif Şeyh Ahmed’le bir görüşme yaptığını söyledi. Fotoğraf makinesini çıkararak çekindikleri resmi de gösterdi. Halil Bey petrol dağıtım işini almış, ayrıca istasyonlar kuracakmış başkente. Otel, restoran, inşaat ve güvenlik şirketleri de sırada bekliyor. Anlayacağınız Halil bey Somali’de büyük işlere imza atmanın arefesinde. Kendisine daha çok sorular sormak istediğimi söyleyince bana yarın akşam buraya senin için buraları çok iyi bilen BM ve uluslararası pek çok basın kuruluşunun da bilgi kaynağı birisini getireceğim. Soruları bizzat sor ben de senin için tercüme edeyim dedi…

SOMALİ YAZI DİZİSİ -2-

Somali’de aslında ne oluyor?

Somali yazı dizimize dün kısa bir giriş ve tarihi bilgilerle başlamıştık. Bugün de Somali hakkında bilinmesi gereken bazı bilgiler vereceğiz. Kısmetse yarın Somali’de yaşadıklarımıza sıra gelecek… Somali bir zamanlar 23 milyonluk bir nüfusa sahip, Afrika’nın en önemli ve güçlü ülkelerinden biriydi. Halkının tamamı Müslüman olduğu için Doğu Afrika’da İslamın kalesi olarak biliniyordu. Sömürgeci İngiliz ve İtalyanlar yıllarca sömürdükleri yetmezmiş gibi giderken de Somali’yi parçalayıp bir kısmını Kenya’ya, bir kısmını Cibuti’ye ve önemli bir kısmını da Etiyopya’ya bırakarak gitmişlerdi. Somali nüfusu bu bölünmelerin ardından 11 milyona düşmüş ve eski gücünü de kaybetmişti. Bu bölünmeler yetmezmiş gibi İngilizlerin ektiği ayrılık tohumları sayesinde kuzeyle güney arasında hiçbir etnik ya da dini fark olmamasına karşın ayrı devlet kurma girişimleri olmuş. Bugün Somali’nin Kuzeyinde İngilizlerin Somali topraklarını yönettikleri bölgede Somaliland adı verilen ayrı bir devlet kurulmuş ve bağımsızlığını da ilan etmiş. Yakın bir gelecekte ayrı bir ülke olarak tanınması kuvvetle muhtemel. Benzer bir ayrılık türküsü de Aden körfezi kıyılarını da içine alan Afrika’nın en doğu kısmı kuzey doğu Somali’de Puntland adı verilen başka bir devlet kurulmuş vaziyette.  

KUZEY GÜNEY

Kuzey Somali 26 Haziran 1960’da İngilizlerden bağımsızlığını almıştı. Güney Somali ise 1 Temmuz 1960’da İtalyanlardan aldı bağımsızlığını ve aynı gün birleşerek Somali Cumhuriyeti kurulmuştu. İşte bu 26 Haziran ile 1 Temmuz arasındaki 4 günlük fark yüzünden kuzeyliler biz güneyden daha evvel bağımsızlığımızı kazanmıştık diyorlar. Böyle bir bahaneyle ayrı bir devlet kurmak oldukça komik gelebilir, ama savaş lordları ve kabile reisleri bu gerekçeyle büyük bir İslam devleti yerine küçük, minik devletler olmasını istiyorlar ki bu bölgede batılı güçler menfaatlerini daha rahat bir şekilde sağlayabilsinler…

5.20120213232507.jpg

Somali’de büyük bir İslam devleti kurmak için mücadele ettiklerini söyleyen Şebap Örgütü, ABD ile müttefik olduğu için Türkiye’ye bile ‘batılı’ gözüyle bakıyor ve karşı çıkıyor.

Somali, 20 yıldır devam etmesine karşın son üç-dört senedir şekil değiştiren kuvvetli iç savaşla boğuşuyor. Bu savaşın bir cephesinde Afrika Birliği Ordusu tarafından desteklenen ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu uluslar arası toplum tarafından Somali Cumhurbaşkanı olarak tanınan Şerif Şeyh Ahmed Hükümeti, diğer cephesinde de Şebap denilen bir örgüt var. Başkent dışındaki kimi şehirler sık sık iki taraf arasında el değiştirmekte ve her seferinde olan yine masum Somali halkına olmakta… 

Şebap (Genç Mücahidler Hareketi) Tam adı ‘Genç Mücahidler Hareketi’ olan ve Arapça’da ‘gençler’ manasına gelen Şebap ismiyle tanınan hareket, Somali’nin 2/3’üne hakim şuanda. Somali hükümeti başkent Mogadişu’nun bile tamamına hakim değil. Başkentin bazı mahallelerinde kontrol noktaları var ve her an bir çatışmaya karşın hazırlıklı bekliyorlar. Başkentin havaalanı dahil pek çok stratejik bölgesini Afrika Birliği Ordusu koruyor. Bizim gördüğümüz askerlerin çoğu Ugandalı idi ve çok ciddi bir şekilde işlerini yapıyorlardı. Şebap ilk olarak Şeyh Ahmet Şerif’in bir zamanlar liderliğini yaptığı İslami Mahkemeler Birliği ile ismini duyurdu. Mahkemelerin askeri kanadını oluşturan Şebap’ın mensupları Şeyh Şerif’in Batılılarla işbirliği yapması üzerine mahkemelerden ayrılıp El Kaide’ye bağlandıklarını açıkladılar. Şeyh Şerif ise Batılılarla işbirliği yapması ve halkın İslam düşmanı olarak gördüğü Afrika Birliği Ordusu’nu Şebap’a karşı Somali’ye davet etmesi nedeniyle halkının gözünden düştü.   Şebap Liderleri Afganistan’da Eğitim Almış Liderlerinin çoğu daha önce Afganistan’da eğitim almış olan Şebap’ın bu denli hızla yükselmesi hâkim oldukları bölgelere emniyet ve güven gelmesine bağlanıyor. Halkın Şebap’ı desteklemesine neden olan bir başka sebep de Şebap’ın halka büyük bir İslam devleti kuracağını vaat etmesi. Şebap’ın en büyük açmazı ise hareketin lider kadrosunun halkın genelini kucaklayıcı bir zihne sahip olmaması. Örneğin Somali Halkı’nın dini kültüründe Tasavvufun büyük bir etkisi var. Şebap bu gerçeği bildiği halde hâkim olduğu bütün şehirlerde önce kabirleri ve dergâhları yıkıp, şeyhleri öldürmesi nedeniyle sufiler arasından kendine düşmanlar edinmiş. Somali’de büyük bir kitleye sahip olan sufiler artık Ehli Sünnet vel Cemaat Grubu isminde örgütlenip Şebap’a karşı silahlanıyorlar. Şebap’ın mavi zemine beyaz yıldızlı Somali bayrağını siyah zeminli Kelime-i Tevhid bayrağıyla değiştireceğini söylemesi de halktan tepki görüyor. Bu manzara, Somali’de Müslüman gruplar arasında gelecekte büyük bir iç savaş çıkacağına dair sinyaller veriyor.

 

1.20120213232716.jpg

 

 

Somali topraklarının bugünkü durumu:

Somali’de 1991 yılında diktatör Siyad Berri’nin ülkeyi terk etmesinin ardından merkezi bir hükümetin bir türlü kurulamamasından dolayı ülke fiilen üçe bölünmüş vaziyettedir. Günümüzde Somali topraklarında, dünyanın tanıdığı bir Somali devleti var fakat bunun yanında Somaliland ve Puntland da ayrı birer devlet olarak Somali’den bağımsızlığını almaya çalışmaktalar. Ülkenin kuzeybatısında nispeten istikrarı yakalayan ve bağımsızlığını ilan eden Somaliland, parlamentosu, bayrağı ve parasıyla ayrı bir ülke olduğunu dünyaya göstermektedir. Ülkenin kuzeydoğusunda yer alan ve bağımsızlığını ilan etmeye hazırlanan bir başka bölge ise Puntland’dır. Puntland’ın da ayrı bayrağı var.

 

3.20120213232755.jpg

 

Somaliland: Somaliland, uluslarası toplum tarafından Somali’ye bağlı özerk bir bölge olarak kabul edilmektedir. 18 Mayıs 1991 tarihinde Somaliland Cumhuriyeti adıyla bağımsızlığını ilan etmiştir. Cumhurbaşkanı Ahmed M. Mahmud Silanyo’dur. Toplam yüzölçümü 137.600 kilometrekare olup Somali topraklarının %21,5’ini kaplamaktadır. Aşağı yukarı eski İngiliz Somalilandı (1884-1960) olarak bilinen koloniyle aynı sınırlara sahiptir. Batıda Cibuti, güneyde Etiyopya, doğuda Punt- land ve kuzeyde Aden Körfezi ile çevrelidir. Başkenti Hargeisa’dır. 3,5 milyon kişinin yaşadığı Somaliland’ın resmi dilleri Somalice, Arapça ve İngilizce’dir.

2.20120213232822.jpg

 

Puntland: Aden Körfezi bölgesini içine alan Puntland, Somali’deki otorite boşluğundan yararlanarak 1998’de tek taraflı bağımsızlığını ilan etmesine rağmen, bu bağımsızlık şu ana kadar hiçbir devlet tarafından kabul görmemiştir. Ülke topraklarının kuzeydoğusunu oluşturan sınırları kesin olarak tespit edilemediğinden yüzölçümünün yaklaşık olarak 200 bin ile 250 bin km² arasında olduğu tahmin edilmektedir Puntland Özerk Bölgesi’nde yine kesin olmamakla birlikte 3,5 milyon kişinin yaşadığı sanılmaktadır. Bölgenin başkenti aynı zamanda Nugaal idari biriminin de başkenti olan Garoowe’dir. Devlet Başkanı Abdirahman Mohamud Farole’dir. Somalice ve Arapça resmi dillerdir.

9.20120213233006.jpg

Somali’nin güneyindeki Dadap  Kampında tahtalar üzerine yazarak eğitim görmeye çalışan çocuklar

Somali’de misyonerler başarılı olamadı

Somalililer İslâm’ın daha Medine’ye girmeden önce kendi ülkelerine girmiş olmasından dolayı kıvanç duyarlar. Somali halkı asırlar boyunca İslâmi kimliğini korudu. Bunda Somalililer arasındaki güzel bir geleneğin önemli etkisi oldu. Bu geleneğe göre her ailede, ailenin diğer fertlerine İslâm’ı öğretebilecek iyi yetişmiş ve Kur’an-ı Kerim’i ezbere bilen bir kişinin bulunması gerekirdi. Afrika’nın Avrupa ülkeleri tarafından sömürgeleştirildiği dönemde İngiltere ile İtalya arasında paylaşılan Somali’de yürütülen misyonerlik çalışmaları ile de bu ülke halkının İslâmi kimliği değiştirilemedi. Ancak sömürgecilerin baskıları İslâmi eğitim çalışmalarının zayıflamasına yol açtı ve yukarıda sözünü ettiğimiz geleneğin sürdürülmesini engelledi. Somali’nin 1960’da bağımsızlığına kavuşmasından sonra ülkede yönetimi ele alanlar liberal anlayışı benimsediklerinden İslâmi çalışmalara her hangi bir katkıları olmadı. 21 Ekim 1969 tarihinde gerçekleştirdiği darbeyle Somali’nin yönetimini ele alan Muhammed Siyad Berri bütün İslâmi çalışmaların önüne engel koydu. Berri’nin bütün baskılarına rağmen ilim adamlarının gayri İslâmi uygulamalara karşı mücadeleleri durmadı. İlim adamları 14 Temmuz 1989 tarihinde verdikleri ültimatomda yönetimi İslâm aleyhtarı uygulamalarına son vermeye çağırdılar. İlim adamlarının, diktatör Siyad Berri’nin Somali’den İslâm’ın izlerini silmeyi amaçlayan uygulamalarına karşı direnişlerinin yanı sıra İslâm’ı devlete hâkim kılmayı ve Somali halkının İslâmi kimliğini korumayı amaçlayan birtakım cemaatler de oluşturuldu.

Ogaden, Somalililer’in kanayan yarası

Ogaden çoğunlukla Somali asıllı Müslümanların yaşadığı bir bölge. Somali içlerine bir burun gibi uzanan bu bölgenin önemli bir kısmı, İngiliz işgalcilerin bölgeden çekilmeye başlamalarından sonra, Habeşistan’la İngiltere arasında 1954’te imzalanan bir anlaşma gereğince Habeşistan’a bırakıldı. İngilizlerin bu bölgeyi adı daha sonra Etyopya olarak değişen Habeşistan’a bırakmaktaki amaçları Somali’yle bu ülke arasında sürekli devam edecek anlaşmazlığa yol açacak bir problem ortaya çıkarmaktı. İngilizlerin istediği gerçekleşmiş ve Ogaden konusu Somali’yle Habeşistan (Etyopya) arasında sürekli bir problem vesilesi olmuştur. Bu mesele 1977 - 78’de iki ülke arasında bir savaşa da yol açtı. Savaşta Sovyetler Birliği’nin Etyopya’yı desteklemesi Somali’nin savaşı kaybetmesine sebep oldu. Somali yönetimi Sovyetler Birliği’yle ilişkilerini düzeltmek amacıyla 4 Nisan 1988’de Etyopya’yla bir anlaşma imzalayarak Ogaden bölgesi üzerinde Etyopya’nın hâkimiyetini resmen tanıdı. Ancak bu anlaşma meseleyi temelden çözmüş değildir. Ogadenli Müslümanları temsil eden Ogaden Kurtuluş Cephesi mücadelesini sürdürmektedir.

SOMALİ YAZI DİZİSİ -1-

Somali denilen Müslüman ülke

Doğu Afrika’da Somali diye bir ülkenin olduğunu çoğumuz duymuşuzdur. Fakat bize uzak bu coğrafyada olup bitenleri, burada yaşan insanların kimler olduğunu, açlığın, kuraklığın, iç çatışmaların, savaşların neden meydana geldiğini de yine çoğumuz bilmeyiz, dahası merak da etmeyiz… 2011 yılında bişey oldu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan birden bire Somali’yle ilgilenmeye başladı. Somali devlet başkanını önce Türkiye’de kabul etti, sonra da kalkıp ailesiyle birlikte Somali’ye gitti. Ülke genelinde yardım kampanyaları düzenlendi, başta Kızılay olmak üzere pek çok sivil toplum kuruluşumuz kalkıp Somali’nin yolunu tuttu… Bu Somali de nereden çıkmıştı? Somali denen yer neresiydi? Somalililer kimlerdi ve neden dünyanın en yardıma muhtaç insanları oluvermişlerdi?.. Kaygılı ve bir o kadar da gezgin olduğumdan dolayı Somali’ye keçi dağıtımına ve yapılan hizmetlerin yerinde incelenmesine yönelik seyahate gidip gidemeyeceğim sorulduğunda ‘evet’ dedim. Somali’ye gitmeliydim, görmeliydim aslında orada ne olup bittiğini…

AYDER (Anadolu İnsani Yardım Derneği) tarafından davet edilen; Eğitimci Mustafa Akgün, Konya Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof Dr Ahmet Taşğın, Selçuklu Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Gümrah ve Seydişehir gönüllülerinden judo antrenörü Hüsamettin Çelik’ten oluşan beş kişilik ekiple birlikte düştük yola… Ankara’dan; eksi 20 derece soğuktan sıcacık bir ülkeye gidecektik. Ekvatora yakın olduğu için sürekli yaz mevsimi yaşayan bu sıcak ülkede, sıcacık insanlarla karşılaşacağımızı tahmin ediyordum, ama daha da ötesi hem sıcak hem samimi hem de bizler gibi insanlarla karşılaştık. Gece 3 gibi kalkan uçağımız yaklaşık beş buçuk saatlik bir uçuştan sonra başkent Mogadişu’nun sahile paralel tek pistli havaalanına indi… Seyahatimizle ilgili bundan sonra yazacaklarımızı daha iyi anlayabilmeniz için sizlere evvela Somali tarihini anlatmak istiyorum. Somali’nin tarihini ve bu tarih boyunca yaşadıklarını okuduktan sonra seyahat notlarımız daha bir anlamlı hale gelecektir…

11.jpg

Heyetimiz, İHH-AYDER’in Somali’de ortak faaliyet yürüttüğü ZEMZEM Derneği yöneticileri ile dernek merkezi önünde

SOMALİ

22.jpg

Haritada sarı renk ile gösterilen bölge yüzde yüz Sünni Müslüman olan Somalililerin bugün itibariyle yaşadığı yerler. Somali halkının büyük çoğunluğu ülke topraklarının dışında yaşamakta

Somali halkı İslâm’la daha hicretten önce tanışmışlardır. O dönemde bugünkü Somali toprakları adaletiyle ünlü Habeşistan kralı Necaşi’nin yönetimi altındaydı. Mekke’de müşriklerin zulmünden kaçarak Resulullah (s.a.s.)’ın tavsiyesiyle Habeşistan’a hicret eden Müslümanlar da ilk olarak bugünkü Somali topraklarında bulunan Zeyla şehrine gitmişlerdi. Somalililer de İslâm’ı onların vasıtasıyla tanıdılar ve çok çabuk kabullendiler. Bu yüzden İslâm Somali halkı arasında hızlı bir şekilde yayıldı. Daha sonra Resulullah (a.s.)’ın İslâm’ı tebliğ etmeleri için Yemen’e gönderdiği Müslüman davetçiler oradan Somali’ye de geçtiler ve Somali’de de tebliğ çalışmalarında bulundular. Bu çalışmaların Somali halkı üzerinde büyük etkisi oldu ve daha birinci hicri yüzyılın yarısına gelinmeden bütün Somaliler Müslüman oldular.  

1555’TE OSMANLI’YA BAĞLANDI

Somali uzun bir süre Habeşistan krallığının yönetiminde kaldı. Sonraki dönemlerde değişik krallıklar ülkeye hükmetti. Somali, 1555 yılından itibaren Osmanlı Devleti’ne bağlı topraklardan sayılmaya başladı. Batılı sömürgecilerin Somali’ye saldırıları 19. yüzyılın ortalarından sonra başladı. 1884’te İngiltere Kuzey Somali’yi ele geçirdi. 1887’de de İtalyanlar Güney Somali’nin bir bölümünü ele geçirdiler. İtalyanlar 1927’ye kadar Güney Somali’nin kalan kısımlarını da işgal ettiler. Müslüman lider Mevla Muhammed bin Abdullah 1901’de başlattığı hareketle İngilizlerin işgal ettiği bölgeyi geri aldı. Ancak İngilizler 1920’de burayı yeniden işgal ettiler. İngilizlerin işgal ettiği bölge İngiliz Somalisi, İtalyanların işgal ettiği bölge İtalyan Somalisi olarak adlandırıldı. İtalyan Somalisi olarak adlandırılan bölgenin yüzölçümü 506.573 km2, İngiliz Somalisi olarak adlandırılan bölgenin yüzölçümü de 176.113 km2’ydi.  

1960’TA BAĞIMSIZLIK İLANI

 İtalyan Somali’si 26 Haziran 1960’ta, İngiliz Somalisi de aynı yılın 1 Temmuz tarihinde bağımsızlığını elde etti. İngiliz Somalisi’nin bağımsız olmasıyla birlikte iki Somali birleşerek bağımsız Somali Cumhuriyeti’ni kurdular. Kurulan bu cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanlığına Aden Abdullah getirildi. 1967’de de cumhurbaşkanlığına Abdurreşid Ali Şermarke geçti. 

33.jpg

20 yılı aşkındır iç karışıklıklar ve kuraklıkla mücadele eden Somalililer, bugün dünyanın en fazla yardıma muhtaç halklarından

İSLAM’A SAVAŞ AÇAN DİKTATÖR

Sosyalist anlayış sahibi Tümgeneral Muhammed Siyad Berri 21 Nisan 1969 tarihinde gerçekleştirdiği askeri darbeyle yönetimi ele aldı ve sivil cumhurbaşkanı Şermarke’yi de öldürdü. Muhammed Siyad Berri, İtalya’nın Güney Sudan’ı işgal altında tuttuğu dönemde İtalyanların kurduğu polis teşkilatında polis müfettişi olarak görev yapmıştı. Siyad Berri, yönetimi ele alır almaz parlamentoyu dağıttı, siyasi partileri kapattı ve anayasayı yürürlükten kaldırdı. Berri, ülkede sosyalist bir yapı oluşturma çabalarına girdi. Bu amaçla bankaları ve çeşitli ekonomik kuruluşları devletleştirdi. Bu arada kendisinin benimsediği bilimsel sosyalizmin en büyük düşmanı olduğunu ileri sürdüğü İslâm’a karşı da savaş açtı.  

ARAP ALFABESİ LATİNCEYE ÇEVRİLİYOR

Halkın Somali diliyle yazılmış İslâmi eserlerle bağını koparmak amacıyla Arap harfleriyle yazılan Somalice’yi latin harfleriyle yazdırtmaya başladı. Uygulamalarına karşı çıkan çok sayıda ilim adamını idam ettirdi. Bazı yerlerde kendisine karşı çıkan kalabalıkların üzerine ateş ettirerek onlarca insanı öldürttü. İktidarının ilk on yılında Sovyetler Birliği’yle arası iyi olan Siyad Berri, 1977-78 Ogaden Savaşı’nda Sovyetler’in Etiyopya’yı desteklemesi üzerine Sovyet yönetimiyle arası açıldı. 1979’da uygulamaya koyduğu anayasada kendine sınırsız yetkiler tanıdı. Bu yetkilerini sonuna kadar kullanarak Somali halkına her türlü zulmü yaptı. Onun zulmünden kaçan yüz binlerce Somalili, Etiyopya topraklarına sığındı.

DİKTATÖR ÜLKEDEN KAÇIYOR

Berri’ye karşı çeşitli dönemlerde muhalif eylemler düzenlendi. Ancak bu eylemler genellikle başarısız kaldı. Muhalefet 1990 sonlarına doğru iyice şiddetlendi ve bütün ülkeyi sardı. Berri’nin kurduğu diktatörlük rejimine karşı çıkan muhalif gruplar Aralık 1990’ın başlarından itibaren silahlı mücadeleye giriştiler. Silahlı çatışmalar Ocak 1991’de de devam etti. Sonunda yenilgiyi kabul etmek zorunda kalan Berri, Ocak 1991’de ülkesini terk etti. Ancak Berri’nin kaçmasından sonra ülke yönetimi konusunda aralarında anlaşamayan muhalif gruplar silahlarını birbirlerine çevirdiler ve iç savaş bu şekilde devam etti. 

 

44.jpg

Bir dönem televizyon ekranlarında ve gazete sayfalarında yer alan Somali haberlerinin değişmez öznesi olan Somalili korsanlar, aslında Puntland özerk cumhuriyeti vatandaşları

SOMALİ’DE MİSYONERLİK FAALİYETLERİ

Çıkan iç savaş ve iç savaşla aynı zamana denk gelen kuraklık ülkede büyük bir açlık faciasının ortaya çıkmasına sebep oldu. Uluslararası kuruluşların ilgisizlikleri ve yardım konusunda gösterilen gevşeklik ise faciayı daha da dramatik bir hale getirdi. Somali’deki açlığı bir fırsat olarak değerlendiren hıristiyan yardım kuruluşları da ülkeye girerek yoğun misyonerlik faaliyetlerinde bulundular. Hıristiyan yardım teşkilatları hem ülke içinde yardım dağıtımı ile birlikte Hıristiyanlık propagandası yapıyor hem de Somalili çocuklardan seçtiklerini Avrupa’daki kilise teşkilatlarına gönderiyorlardı.  

ABD’NİN SOMALİYİ İŞGALİ

ABD yönetimi Kasım sonlarına doğru yaptığı açıklamada Somali’ye 30 bin asker gönderme niyetinde olduğunu bildirdi. ABD’nin Somali’ye asker göndermekteki gerekçesi bu ülkede devam eden iç savaş yüzünden yapılan yardımların yerlerine ulaşmaması ve bundan dolayı açlıktan ölümlerin gittikçe artmasıydı. BM Güvenlik Konseyi de, 4 Aralık 1992 tarihinde çıkardığı kararla, Somali’ye ABD komutasında bir askeri harekatta bulunulması teklifini onayladı ve ardından “umut operasyonu” adı verilen askeri operasyon başlatıldı. Ancak gelişmeler operasyonun amacının Somali halkını kurtarmak değil, ABD’nin Afrika boynuzu üzerindeki çıkarlarını korumak amacıyla Somali’yi bir askeri üs haline getirmek olduğunu ortaya çıkardı.  

ABD SOMALİ’DEN KAÇIYOR

Bu durumu gören Somali halkı ve siyasi gruplar yabancı askerleri ülkelerinden çıkarmak için bir mücadele başlattılar. Operasyona katılan bazı ülkeler gelişmelerin aleyhlerine olduğunu görünce askerlerini çekme kararı aldılar ve 1993’ün sonlarına doğru geri çekilme işlemi başlatıldı. (ABD’nin uyduruk gerekçeleriyle Somali’ye üs kuran BM’nin emrindeki NATO birliklerinin komutanının Çevik Bir olduğunu da vurgulayalım.) Somali’de diktatör Siyad Berri’nin yönetimden uzaklaştırılmasından sonra ortaya çıkan siyasi istikrarsızlık ve iç çatışmaların sebeplerinden en önemlisi ülkedeki kabile yapısıdır. Aslında kabilecilik anlayışına dayanan bu iktidar kavgasının asıl sebebi geçmişte uygulanan cahilleştirme politikasıyla halkın önemli bir kısmının İslâmi bilgi ve şuurdan mahrum bırakılmasıdır.  

KABİLELER ARALARINDA ANLAŞAMIYOR

Siyad Berri döneminden sonra ortaya çıkan iç savaşın bir cephesinde Haviye kabilesinden olan ve Berri’nin ülkeyi terk etmesinden sonra geçici devlet başkanı ilan edilen Ali Mehdi Muhammed’in taraftarları, diğer cephesinde Habar kabilesinden Muhammed Farah Aydid’in liderliğindeki Somali Milli Birliği bulunmaktadır. (ABD yapımı ‘Kara Şahin Düştü’ filmini izleyenler Muhammed Farah Aydid ismini hatırlayacaklardır.) Somali’ye BM güçlerinin girmesinden sonra bu gruplar kendi aralarındaki savaşa kısmen ara vererek dış güçlere karşı mücadele etmeye başladılar. BM güçleri karşı- sında en etkili olan grup da Aydid’in grubu oldu. Ancak 1994 Mart’ında dış güçler tamamen çekildiyse de içerdeki iktidar meselesi kesin bir çözüme kavuşturulamadı. Ülkedeki iç savaş ve iktidar kavgası 1 milyondan fazla Somalilinin komşu ülkelere sığınmasına sebep oldu.

55.jpg

Mogadişu’da bir zamanların gösterişli binaları iç savaş nedeniyle bu hale gelmiş vaziyette